Bir utanmazlık örneği

DÜN Ankara’da Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak’ın yani 8 Aralık 1994 tarihinde Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından, ‘PKK isimli yasadışı çete liderinden aldıkları emir ve talimatlar doğrultusunda ülke içinde ve dışında bölücü faaliyetlerde bulundukları’ gerekçesiyle 15’er yıl ağır hapse mahkûm edilen eski DEP (Demokrasi Partisi) milletvekillerinin duruşmaları vardı.

Aslında bu eski milletvekilleri 9 yılı aşkın süredir hapiste bulunuyorlar. O nedenle tahliyelerine zaten az kaldı.

Ama şimdi, kendileriyle ilgili yargılamanın haksız olduğu iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptıkları başvuru sonucu tekrar yargılanmalarına karar verildiği için, şimdi o dönemi yaşıyoruz.

Doğrusunu isterseniz bunlar neden bunca yıl içeride kaldılar, doğrusu insan merak ediyor. Ama diyelim ki orada Haluk Kırcı’nın hesabını yapanlar gibi birileri herhalde yok. O nedenle bekliyorlar.

Zaten bizim değineceğimiz konu bunun biraz dışında:

Geçenlerde bir dostumuz bize meşhur Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) ABD şubesi adına Directör William F.Schulz imzalı bir matbu mektup gönderdi. Mektup Leyla Zana’yı konu almış. Bay Schulz özetle diyor ki:

Leyla Zana birçok siyasi mahkûm gibi, işkence, tecrite atılma ve hatta, güçlü bir ihtimal olarak idam edilme ihtimalleriyle karşı karşıyadır. O nedenle sizden gelecek bir destek mektubu onun için önemlidir.

Leyla, dokuz yıldan beri, Türkiye’nin en katı disiplinli cezaevlerinden birinde küçücük bir hücrede tutulmaktadır.
(Unutmayalım ki) Bu ülke uygulanan işkencelerle, ağır dayak olaylarıyla, elektrik şoku yapılmasıyla, cinsel tacizle ve ölüm tehdidinin yaygınlığı ve bu suçları işleyenlerin ceza görmemesiyle şöhret sahibidir.’

Leyla’nın işlediği cürüm ise,
(PKK ile ilişkisi filan değilmiş) Parlamento’da, ‘Türk ve Kürt halklarının barış ve demokrasi içinde birlikte yaşamaları için sonuna kadar uğraşacağım’ demiş olmasıymış.

Sadece barış ve demokrasi istemek işte böyle... Türkiye’de cezalandırılma nedeniymiş.

Neresini düzelteceksiniz?

Sorduk, Leyla Zana’nın içinde bulunduğu koşullar ne diye? Meğer Zana, 20 metrekarelik bir odada kalıyormuş. Bir başka kadın mahkûmla 10 metrekarelik ortak alanı paylaşıyormuş. Ayrıca 10 metrekarelik bir havalandırma alanı varmış. Kaldığı yerde öteki kadın mahkûmla birlikte kullandıkları bir tuvalet ve banyo varmış. Haftada bir kere kapalı, ayda bir kere açık görüşme ve ayda bir kere 10 dakika süreyle istediği yerle telefonla görüşme hakkı varmış.

Ötekileri saymıyoruz. Çünkü yerimiz yok...

Buna rağmen yukarıdaki yalanları söyleyen Bay Schuz’un memleketinde idam var, ama onu görmüyor. Sadece Guantanamao’da değil ABD’de hukuka saygı kalmadı, dikkate almıyor.

Bu utanmazlığa üstelik Uluslararası Af Örgütü alet oluyor.
Yazarın Tüm Yazıları