Bir ülkenin ‘harcı’nı yok etmek

AB parlamenterleri bilerek ve isteyerek Atatürk ilke ve devrimlerinden biri olan Milliyetçilik kavramını ırkçılık ve kafatasçılık olarak görmekte; yurdumuzda yaşayan farklı etnik kimliklere yönelik -en hafif terimle- kışkırtıcı bir politika izlenmektedir.

Haberin Devamı

Oysa Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ‘Gerçekçi bir kültür milliyetçiliği’ olarak nitelendirilebilir. Din ve ırk faktörünün Atatürk milliyetçiliğin de yeri yoktur. Atatürk; milli mücadeleden bahsederken bir kere bile Türk ırkından söz etmez. Milletten söz eder. Atatürk’ün ‘millet’ söyleminin temelini; tarih, kültür, çıkar birliği içindeki herkes, ‘milliyetçilik’ söyleminin temelini de ırk değil yurt milliyetçiliği oluşturur. “Tarih, kültür, çıkar birliği içerisinde bu yurtta yaşayan; dini ve ırkı ne olursa olsun herkesin genel adı Türk’tür.” İşte Atatürk milliyetçiliği budur. Zaten Atatürk gibi; kurtuluş mücadelesi verilirken, doğuda emperyalist ülkelerin kışkırtmalarına kapılan Ermeni ve Kürt unsurların varlığı kadar, bu mücadelede bizimle aynı saflarda düşmana mermi atan, göğüs göğse çarpışan Ermeni ve Kürtlerin olduğunu bilen birinden ırk milliyetçiliği yapması beklenemez.

Haberin Devamı

Bugün PKK terör örgütü mensup ve sempatizanlarını, herhangi bir AB üyesi parlamenter eşliğinde sunum veya basın açıklaması yaparken görebilmekteyiz.

AKP iktidarı; AB’nin kendilerine dayattığı, halkı kutuplaşmaya yönelten ‘Etnik köken’ ve ‘Azınlık’ gibi terimlere odaklanmak yerine, birlik ve beraberliğimizin sembolü olmuş kişileri öne çıkartsa, hem halktaki ayrışma ve birbirine yabancılaşmanın önüne geçer, hem de AB’ye ağzının payını vermiş olur.

Eruh saldırısının bugünkü yıldönümünde bunları hatırladım.

Şebnem ÖZBEK

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

“İktidar seçkinlerinin ağlama sahnelerinden bıktık artık. Ağlamanın haysiyetiyle oynamaktan vazgeçin ve bırakın başımıza açtığınız dertlerimize, acılarımıza adam gibi ağlayalım.”

(MHP Milletvekili Gürcan DAĞDAŞ)

 

Sembol isim Artin Penik

 

İŞTE bu; etnik kökeni ne olursa olsun bir Türk’ten daha Türk olduğunu hayatı pahasına gösterebilen ‘Sembol’ kişilerden biri de; 28 yıl önce bugün (15 Ağustos) kaybettiğimiz Artin Penik’tir. Ermeni kökenli vatandaşımız 1982’de ASALA’nın Esenboğa’da 8 kişinin ölümüne neden olan terör eylemine tüm dünyanın dikkatini çekebilmek için; Taksim’deki Atatürk Anıtı altında kendisini yakmıştı. Verdiği yaşam mücadelesini 5. gününde kaybeden Penik kendisiyle yapılan röportajda bakın ne demiş: “ASALA terörü, emperyalistlerin oyunudur. Emperyalistlerin gayesi Ermenileri rahatsız etmek ve Türkiye’yi bir harbe sokmak, dünya kamuoyunun önünde Türkiye’yi kötülemektir. Batılılar bu terbiyesizlere gereken cezayı zamanında vermiş olsalardı; bunlar bu hale gelemezdi. Aslında ben, Fransız Konsolosluğu önünde intihar edecektim. Ancak kararı mı bir saniyede değiştirdim ve çok sevdiğim Atatürk’ün huzurunda ve Atatürk uğrunda intihar edebilmek için Atatürk Anıtı önüne geldim. Biz millet olarak kardeşçe yaşıyoruz. Vatanım ve milletim uğrunabu eylemi gözümü kırpmadan yüz bin defa yine yaparım.

Haberin Devamı

ASALA’ya yazdığı mektupta ise isyanını “Patrikhane ve Türkiye’deki bütün Ermeniler namına sizi protesto edip kendimi yakıyorum. Size sesleniyorum ASALA canileri: Masum insanları arkadan kahpece öldürmekle bu işler hallolmaz. Fakat siz kahpece, günahsız insanları öldürmeye devam ederseniz, size yeminle söylüyorum kökünüz kazınacak. Sizi bir Ermeni olarak asla kabul etmiyorum, lanetliyorum. Zamanı gelirse Türk Ulusu sizin cezanızı verecek” diye dile getirmiş.

Kendisini rahmetle andığımız Artin Penik 1980’lerde başımıza musallat olan ASALA terör örgütüne yönelik eylemi ile bugünkü Türkiye’ye ve emperyalistlere de mesaj vermektedir.

Açılım’, ‘Özerklik’, ‘Federasyon’, ‘İki milletli devlet yapısı’, ‘Anayasal güvence’ gibi kavramlarla sonu olmayan tartışmalar değil midir?

Haberin Devamı

 

Atatürk’ü ağlarken hiç gördünüz mü

 

BU ağlama modası, gözyaşı ile kendini acındırarak dilencinin para koparması olayına döndü. Milletin yufka yüreğine gözyaşı ile girip yapamadıklarını, milletin izin vermediğini yapmaya çalışıyorlar. ‘Ağlamayan bebeğe meme verilmez’i kafalarına takmışlar. Ağlayarak istediklerini alacaklar. Bu gözyaşları bunların ne kadar çocuk, oturaklaşmamış, olgunlaşmamış olduklarını gösteriyor. Mustafa Kemal’i ağlarken gördünüz mü? Osmanlı’nın dünyayı dize getiren padişahlarının birinin gözyaşı hikâyesi var mı? Yok. Bunlar belki de iktidardan düşersek vay halimize diyerek de ağlıyorlardır. Bunu da unutmayalım
diyorum.             Osman AKGÜN

Haberin Devamı

 

3 gazeteciden 3 kitap

 

ERGENEKON davası dosyasında bugüne kadar birçok belge, bilgi çıktı da, Fethullah Gülen ile ilgili raporlar ortada yoktu. Yandaş medya birçok kişi ve kurum hakkındaki belgeleri manşet yaptı ama nedense Fethullah Gülen ile ilgili resmi raporları görmezden geldi. Gazeteci Nedim Şener, 700 klasörü bulan ekler arasında Gülen ve cemaati ile ilgili MİT, Genelkurmay ve Emniyet raporlarını bir araya getirip ‘Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen’ (Güncel Yayıncılık) ismiyle kitaplaştırdı.

Kitap Tuncay Güney isimli kişinin polis ifadesindeki Gülen ile ilişkilerini anlattığı ifade ile başlıyor, MİT, Emniyet raporlarıyla devam ediyor. Genelkurmay raporlarıyla bitiyor. Gülen cemaati ile devlet arasındaki bilek güreşini anlamaya çalışanlar için yol gösterici bir kitap...

Haberin Devamı

* DENİZ Feneri e.V. skandalı ile ilgili olarak Almanya’da gazetecilik yapan Ali Gülen ve Vedat Ali Aydın ‘Polis Dosyası’nda Çifte Başbakan’ (Cadde Yayınları) adlı bir kitap yayınladılar. Kitapta “Almanya; tarikat-siyaset-ticaret üçgenini böyle çözdü. Polis raporlarına göre Erbakan’la başlayıp Erdoğan’la devam eden siyasal İslam’ın para kaynakları, yüzyılın yardım dolandırıcılığını” belgelerle anlatıyorlar.

* GAZETECİ-yazar Arslan Tekin, Öcalan’ın İmralı’daki yargılamasını, idam cezası aldıktan sonra gelişen olayları anlattığı arşiv, belge ve gözlem harmanı ‘İmralı’daki Konuk’un (Bilgeoğuz) 3. baskısı çıktı.

 

MESAJ PANOSU

 

* DÜZELTME Dünkü ‘Ataköy’ün rantsal dönüşüm projesi’ başlıklı yazımızda bir teknik hata olarak Ataköy’de satışa sunulan arsanın miktarını 100.000 kilometrekare olduğunu yazmışız. TOKİ’nin de bize ilettiği gibi satışa sunulan arsa 94 dönümdür. Düzeltir, özür dileriz.

* DENİZ Baykal, bugün Çatalca ve Silivri gezilerinden sonra Değirmenköy’deki (Eski belde) Domates Festivali’ne katılacak.

* ATAKÖY’lülerin, TOKİ’ye karşı 9 Ağustosta başlattıkları eylemin yarınki programında ‘Ataköy Plajı’ndan denize girme olacak.

 

Yazarın Tüm Yazıları