Bir tuhaf kader ortakları

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Hikmet Aydın, Frankfurt Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler doktorası yapmıştı. DSP büyükleri, belki de akademik kariyerinden etkilenerek 1995 seçimlerinde onu Çanakkale'den sırabaşı yaptılar. TBMM'ye girdikten sonra garip davranışlarıyla kısa zamanda dikkat çekti. Örneğin, DYP'ye geçeceği yolunda söylentiler çıkınca, Meclis kulisinde gazetecilere arkasını dönüp, kalçasına birkaç kez vurduktan sonra ‘‘Bakın, bende partimden ayrılacak şey var mı?’’ dedi.

İki gün sonra DSP'den ayrılıp DYP'ye geçti. DYP'den de ayrılıp ANAP'a transfer oldu. Bir süre sonra ANAP'tan da ayrılıp bağımsızlaştı. Sonra yeniden ANAP'a dönmek istediğinde, Mesut Yılmaz kendisini bağrına basmakta mahzur görmedi. Bu seçimde listeye giremeyince küstü. Zaten hep değerinin anlaşılmamasından yakınırdı.

* * *

Zerrin Yeniceli, kendi halinde halim selim bir hanımdı. İzmir'de eczacılıkla iştigal ederdi. 1995 seçimlerinde DSP'den başvurusu olumlu karşılandı ve İzmir milletvekili olarak TBMM'nin çatısı altına girdi, ardından kürsüye çıkarak milletvekili andını okudu. Daha sonra birkaç kez gündem dışı konuşmak üzere kürsüye çıktığı tespit edildi. Sessiz, sakin, ön plana çıkmaktan kaçınan, pek konuşkan olmayan, pastel renklerin hákim olduğu iddiasız giyimiyle temayüz eden bir milletvekili portresi çizdi. Bu çizginin tek istisnası, Meclis koridorlarında hep bir yere yetişecekmişçesine koşar adımlarla yürümesiydi. Bir de hanım olmasına karşılık çanta taşımaması hep dikkat çekerdi. Büyükleri onu bu kez aday listesine koymadılar. Kızdı ve küstü.

* * *

Ramazan Yenidede'nin sakallı milletvekilleri arasında özel bir yeri vardı. Çünkü, müftülükten siyasete transfer olan Yenidede, popçulara kafayı takmıştı. Hem de fena takmıştı. Refah Partisi'nin 1997 yılında Eyüp'te düzenlediği Çanakkale Şehitleri anma toplantısında bütün hıncını kustu ve ‘‘Şimdi bir salona bir pop şarkıcısı getirseler o salon insan almayacaktı. Sahneye bir sidikli çıkaracaklar, o da yatıp tepinecek, bunun adına da müzik denilecekti’’ diye konuştu. Aynı konuşmada hayat kadınlarına ‘‘şerefsiz’’, kendileri gibi olmayanlara da ‘‘cenabetler’’ diye seslendi. Nükhet Duru, buna çok kızdı ve ‘‘Refah'ın Atatürk'ten ne kadar uzak olduğu bir kez daha anlaşılmıştır’’ sözleriyle tepki gösterdi. Bu seçimde listeye konmayınca tepesi attı, küskünlerin saflarına katıldı.

* * *

Ahmet Güryüz Ketenci, Türk sol hareketinin önde gelen isimlerinden biri olarak sivrildi. Türkiye Milli Talebe Federasyonu ve Türk Devrim Ocakları başkanlıklarında bulundu. Türkiye'de emperyalizme karşı düzenlenen ilk mitingin organizatörüydü. ‘‘Yön hareketi’’ içinde yer aldı; oğlunun adını Devrim koydu. 12 Mart'ta Madanoğlu Cuntası davasında Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk ve İlhami Soysal'la birlikte yargılandı; 12 Mart zindanlarında hapis yattı. 12 Eylül sonrasında sıkıyönetim mahkemelerinde hemen hemen bütün solcu örgüt ve kuruluşların davalarında gönüllü avukatlık yaptı. Son seçimlerde CHP'den TBMM'ye girdi. Geçen ay İstanbul üçüncü bölgede yapılan önseçimde ancak 13. gelebildi. Ardından küskünlerin Meclis'i toplamak üzere kaleme aldığı önergeye imza attı.

Peki, bu dört insanı kader birliğine iten neydi?



Yazarın Tüm Yazıları