Bir sanat dalı olarak sahtekârlık (!)

Güncelleme Tarihi:

Bir sanat dalı olarak sahtekârlık ()
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 2017 12:45

Beyaz Müzayede’nin son etkinliğinde satışa çıkan bir Nejad Melih Devrim eserinin sahte olduğu iddiası sanat camiasını karıştırdı. Galeri Nev’in kurucularından Haldun Dostoğlu’nun Twitter hesabından paylaştığı iddia üzerine 225 bine alıcı bulan eserin satışı durduruldu. Olayın taraflarıyla konuştuk. Uzmanlar, Türkiye’de sanat sahteciliğinin geldiği noktayı anlattı.

Haberin Devamı

Bir sanat dalı olarak sahtekârlık ()

NE OLMUŞTU?

225 BİN LİRAYA SATILDI, SATIŞ DURDURULDU

Galeri Nev’in kurucularından Haldun Dostoğlu, 29 Mayıs’ta bir tweet attı: “Bu Nejad Devrim tablosu ile ilgili içim rahat değil.” Dostoğlu tweet’ine tablonun bir de fotoğrafını iliştirdi. 3 Haziran’da aynı resimle ilgili bir tweet daha attı: “Gerçek olmayan bir Nejad Devrim pazar günü müzayedede satışa çıkıyor.” Dostoğlu’nun sözünü ettiği, 40’ıncı Beyaz Çağdaş ve Modern Sanat Müzayedesi’ydi. Beyaz Müzayede’nin 4 Haziran’da gerçekleşen etkinliğinde; Nejad Melih Devrim imzalı, ‘Mémoire de Chartres’ isminde, 97x130 boyutlarında, 1957 tarihli, tuval üzerine yağlıboya bir resim satışa çıktı. Bu, Dostoğlu’nun bahsettiği resimdi. Eser, 225 bin liraya satıldı (kimin aldığı açıklanmadı). Beyaz Art’ın sahibi Aziz Karadeniz, müzayededen birkaç gün sonra satışı durdurduğunu açıkladı.

Haberin Devamı

Beyaz Art’ın sahibi Aziz Karadeniz:

EŞİ ‘GERÇEK’ DİYORSA BANA ‘GERÇEK DEĞİL’ DEMEK DÜŞMEZ

Bir sanat dalı olarak sahtekârlık ()

◊ Bu eser bize sanatçının eşi Maria Devrim’in ıslak imzalı sertifikasıyla geldi. Daha önce Amerika’da müzayedeye çıkmış, oradan Türkiye’ye gelmiş. Bizde daha önce de satışa çıkmıştı. O zaman sertifikası sunulmamış, biz de basmamışız. Bu kez sertifikasıyla beraber geldi. Eğer sanatçının eşi “Gerçek” diyorsa, bana “Gerçek değil” demek düşmez. Dünyanın her yerinde birinci derecede eksper olarak aile kabul edilir. Ama sanatçının eşi, “Hata yaptım” diyorsa, orada da zaten biz suçlanamayız. Yine de bu eserin satışını iptal edeceğiz ama tabii bunun bir hukuki süreci de olacaktır. Biz Türkiye’nin çağdaş sanatta öncü müzayedeeviyiz. O galeri sahibinin iddiasını doğrudan bize iletmesi gerekirdi. Böyle yapmayarak piyasaya çok zarar verdi. Sanatseverlerde kuşku yaratırsanız, bundan herkes zarar görür. Hata doğaldır. Önemli olan kasıttır. Amaç; gerçekten bir sahtecilik varsa bunu önlemek olmalı.

Haberin Devamı

Bir sanat dalı olarak sahtekârlık ()

Nejad Melih Devrim (1923-1995) Paris Okulu sanatçılarındandır. Eserleri,
‘Türkiye soyut resminde zirve’ kabul edilir.

◊ O kişi bunu müzayede şirketlerine tepki olarak yapmış olabilir. Galeriler ve müzayedeevleri arasında her zaman bir gerilim vardır. Müzayedelerde fiyatlar talebe göre belirlendiği için galeri fiyatlarının çok altında kalabiliyor. Galeri sahipleri de kendi sanatçılarının eserlerinin müzayedeye çıkmasından rahatsız olabiliyor.

Galeri Nev’in kurucularından Haldun Dostoğlu:

ARTIK ULUSLARARASI ÇALIŞAN BİR SANAT MAFYASI VAR

Bir sanat dalı olarak sahtekârlık ()

Haberin Devamı

◊ 15-20 yıl önceki sahteler merdiven altı üretimdi. Ama artık uluslararası çalışan bir sanat mafyası var. Son yıllarda yaşanan üç olay sahteciliğin artık daha organize şekilde yapıldığını gösteriyor. 2014’te Sotheby’s’de bir Nejad Devrim eseri satışa çıkmıştı. Müzayede şirketinden görüşümü sordular; açtım Nejad Devrim kitabını, sayfa sayfa bakıyorum. O resmin bir parçasının bir resimden, başka bir parçasının başka bir resimden alındığını fark ettim. Eser müzayededen çekildi. Adı illegal işlere karışmış bir müzayedeevi var; Faam. Orada da aynı teknikle üretilmiş sahte Mübin Orhon’lar, Erol Akyavaş’lar, Nejad Devrim’ler satışa çıktı. 2016’da Artam Müzayede kendilerine gelen bir Nejad Devrim eserini bana gösterdi. “Bu resim orijinal değil” dedim, müzayedeye koymadılar. Fakat o resim daha sonra Beyaz Müzayede’de çıktı. Bu üç olay bunun organize bir üretim olduğunu düşündürüyor. Üç resmin de yolu Miami’den geçmiş. Fransa’da, tek elden üretildiğini tahmin ediyorum.

Haberin Devamı

◊ 30 küsur yıldır bu işin içindeyim. Bu yıllar içinde üç sanatçıyla ilgili kapsamlı bilgiye sahip oldum: Mübin Orhan, Erol Akyavaş ve Nejad Devrim. Ama ben bu sanatçıların eserleriyle ilgili bilgileri hissiyatımla veriyorum. Argümanlarım bilimsel değil. Alanımızdaki en büyük açık bu. Bu işi bilimsel olarak yapan kurumlar olmalı. Yurtdışındaki gibi laboratuvarlar olmalı. Olmadığı için bu iş bizlere kalıyor. Benden sonra benim bildiğim bu üç sanatçının sahte resimleri piyasaya çıkacak ve yapacak hiçbir şey olmayacak.

7 MADDEYLE TÜRKİYE’DE SANAT SAHTECİLİĞİ

Kim, kimdir?

Aziz Karadeniz: Beyaz Art’ın sahibi.

Cengiz Akıncı: Telif hakları avukatı. İstanbul Resim Heykel Müzesi Yönetmeliği’nin müellifi. Koleksiyoner. Ressam Naile Akıncı’nın oğlu.

Haberin Devamı

Haldun Dostoğlu: Galeri Nev’in kurucusu.

Mustafa Ergül: Sanat tarihi ve adli bilimler uzmanı.

Yahşi Baraz: Galeri Baraz’ın sahibi.

Doç. Dr. Yiğit Aral: MSGSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Bölüm Başkanı.

Bir sanat dalı olarak sahtekârlık ()

(Soldaki gerçek, sağdaki sahte)

Bir sanat dalı olarak sahtekârlık ()

(Soldaki gerçek, sağdaki sahte)

Haldun Dostoğlu’nun yıllar içinde fotoğrafını çekip arşivlediği sahte Nejad Melih Devrim eserlerinden örnekler...

1- Türkiye’de sorun ne boyutta?

 Mustafa Ergül: Sorunun boyutları hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değil. Suç yeterince istatistiğe yansımadığı için nitelikli veri oluşmuyor. Ama kendi arşiv çalışmalarımdan şunu söyleyebilirim; 1990 sonrası tablo sahteciliğiyle ilgili haberlerde büyük artış görüldü. Demeçlerde taraflar birbirlerine karşı çok sert bir üslup kullanıyorlardı. Eksperleri suçlayan müzayedeevleri, müzayedeevlerini suçlayan eksperler... 2000’lerden sonra olaylar devam etse de bu sert ton biraz hafifledi.

Yahşi Baraz: Tam rakamları bilmiyoruz çünkü bu iş bizde örtbas ediliyor. Bir işadamı, aldığı eserin sahte çıktığı duyulursa enayi olarak görüleceğini biliyor. O yüzden gidiyor aldığı yere, başka resimle değiştiriyor, olay kapanıyor. Türkiye’deki dolandırıcılar henüz Batı’dakiler kadar profesyonel değil. Ama yakında bu iş büyüyecek. Çünkü zenginlerimiz yurtdışından eser almaya başladı. Yurtdışında çok profesyonelce yapılmış sahte eserler var. Bizim işadamları paralarını ‘fazla dikkatli harcar’. Eğer yurtdışında önemli galerilerden almayıp ucuzunu arıyorlarsa aldanabilirler.

2- Kim yapıyor sahte eserleri?

Mustafa Ergül: Sahte resim yapmak resim kabiliyetine ve iyi bir sanat tarihi bilgisine sahip olmayı gerektiriyor. Sahtecinin yurtiçinde mi yurtdışında mı olduğu farklılık gösterebilir. Sanatçının öğrencisi de olabilir, dönem arkadaşları da, hiç tanımadığı biri de... Sovyetler’in dağılmasından sonra, bu coğrafyadan Türkiye’ye gelen, akademik resim eğitimi almış kişilerin sahte resim ürettiğine dair yaygın bir görüş vardır. Ama artık çok farklı bir dönemdeyiz. Artık sahteciliğin üç boyutlu yazıcılar tarafından yapılıp yapılamayacağını tartışıyoruz.

3- Hukuk ne diyor?

Cengiz Akıncı: Birine ait olmayan bir resmi, onun resmiymiş gösterdiğinizde sahtecilik yapmış olursunuz. Para cezası ve hapis cezası söz
konusu olur.

4- Bir eserin orijinal olup olmadığı konusunda söz söyleme yetkisi kimdedir?

Cengiz Akıncı: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ekspertiz yapmaya yetkili olan kurum konumundadır. Üniversite bu yetkiyi, Resmi Gazete’de yayınlanan MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Yönetmeliğinden alır.

Yiğit Aral: Sanatçı adına açılmış vakıflar ve bu vakıfların açtığı müzeler eserin orijinalliği konusunda hüküm verme yetkisine sahip olabilirler. Vakfın olmadığı durumlarda, belirli müzelerin ve üniversitelerin söz söyleme yetkisi vardır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, devletin yargı organlarının sanat eserleri üzerinde oluşan ihtilaflar ve adli vakalarda başvurduğu kurumdur. Şüpheye düşülen durumlarda üniversiteden bilirkişi heyeti talep edilebilir. Eğer bu süreç, eserin orijinalliği üzerinde bir sürüncemeye neden olursa adli bir vaka olarak laboratuvarda incelemeye alınması uygun bulunur.

5- Bir eserin orijinal olup olamadığı nasıl anlaşılır?

Yiğit Aral: Eğer sanatçısı yaşamıyorsa eserin soyağacı envanter kayıtlarında aranır. Bu envanterlerde eserin teknik özellikleri mevcuttur. Kimi envanterlerde eserin ne zaman restorasyon müdahalesi gördüğü de belirtilir. Gelen eserin, daha önce orijinalliği ve kimlikselliği (pigment, imza ve malzeme tutarlılığı) kanıtlanmış olan bir veya birçok eserle karşılaştırmalı incelemesi yapılır. Gerek görülüyorsa güncel teknik analizler yapılır. Kimi zaman eserden hiç parça almadan özel cihazlarla yüzey ve katman analizi yapılırken kimi zaman da parça analizine ihtiyaç duyulur. İmzasını incelemek gerekirse; mikroskobik, UV (mor ötesi ışın) ve IR (kızılötesi) incelemesi yapılır.

6- Şimdiye kadar yaşanan büyük skandallar neler?

Mustafa Ergül: Türkiye’den verilecek en önemli örnek; müzenin konumu ve önemi itibariyle Ankara Resim Heykel Müzesi’nde 46’ya yakın eserin sahteleriyle değiştirilmesidir.

Cengiz Akıncı: 1990’ların başında Beymen, bir Ayvazovski sergisi düzenlemeye karar vermişti. Türkiye’den Fethi Kayaalp ve Moskova’daki Tretyakov Galeri, Ayvazovski uzmanının yaptığı inceleme sonucunda, gelen 80-90 civarındaki eserden sadece 13 tanesinin orijinal olduğu tespit edildi. Bu tarihten sonra müzayedelerde satışa çıkan Ayvazovski’ lerin tamamı muammadır. Ve tabii ki, arşivimde bulunan Başsavcılık iddianamesinden de saptanacağı gibi, sanat ortamının anlı şanlı isimlerinin karıştığı Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi soygunu, kelimenin tam anlamıyla bir rezalettir.

Haldun Dostoğlu: Dünyanın hiçbir ülkesinde 20 tane sahte Picasso çıkmadı. Türkiye’de çıktı. Şöyle bir senaryo vardı: Irak ordusunun Kuveyt’i işgali sırasında, işgal edilen evlerdeki Picasso’lar Türkiye’ye getirilmiş. Cumhuriyet’ten Özgen Acar’ın araştırmasıyla ortaya çıktı ki; bunlar aslında, Irak’ta sokakta üretilmiş resimler.

7- Sahte eser sorununun piyasaya etkisi ne?

Yahşi Baraz: Pek çok tanıdığım sırf bu yüzden resim almayı bıraktı. En kıymetli ressamlarımızın piyasaları bitti. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için mutlaka kanun çıkarılması lazım. Kültür Bakanlığı’nda bu işle uğraşan kim var, 42 senelik galericiyim, ben bilmiyorum.

Bir sanat dalı olarak sahtekârlık ()

İlona Akyavaş (Erol Akyavaş’ın eşi):

Sahte olup olmadığını hemen anlıyorum

Bu sahtecilik olayları bizim de başımıza geldi. Ben böyle durumlarda kıyameti koparıyorum. Bir seferinde gidip galerinin duvarından indirmiştim. Dava açmak falan zor ama onu da yapmak gerekiyor tabii. Erol Bey’in eserlerine imza atmadığı olmuş. O yüzden çıkıyor böyle şeyler. Ama ben bütün resimlerini iyi biliyorum. Dokunuşundan, tekniğinden hemen anlıyorum sahte olup olmadığını.

 

BAKMADAN GEÇME!