Bir pazar nostaljisi mi?

TÜRK Müziğinin Ustaları (Masters of Turkish Music) CD’sinin ilkini yurtdışından almıştım. 1900’lerden bugüne beste, ses ve saz dünyamızın büyük ustalarını dinlemek benim için sadece nostalji değil, müzik tarihini öğrenmekti. Sonra aynı dizinin ikinci, üçüncü CD’leri de çıktı.

’in hazırladığı CD’leri dinlerken, her kuşağın aldığı zevk farklı olacak.Eski kuşaklar bu şarkılarda, özellikle gazellerde geçmişlerini anımsayacak, genç kuşaklar ise müzik tarihimizi uygulamalı bir şekilde öğreneceklerdir.Kişisel tarihim ile ses tarihim arasında ne çok paralellik vardır. Sıkça yazmışımdır. Türk sanat müziğinin, klásik Batı müziğinin birçok parçası bendeki anılarla, çağrışımlarla örtüşür.Birinci CD’nin içindeki iki sayfalık bilgide, üç tür müzikten söz ediliyor; Osmanlı saray müziği, Anadolu halk müziği, şehirlerdeki eğlence müziği.Türk sanat müziği, ilk dönemlerde sadece sarayın içinde yankılanan bir müzikti ama sonradan en azından büyük kentlerde yaşayanların ortak müziği oldu. 1903’ten sonra başlayan plak yapımı Türk müziğinin kaydedilmesini, yayılmasını sağladı.* * *ESKİ İstanbul’u, hatta bugünü o sesleri dinlemeden anlamak mümkün değildir. Bir şehrin ses haritasını bilmeden, söyleyeceğiniz her şey, yapacağınız her saptama eksiktir.Ece Ayhan, Sahibinin Sesi’nden çıkan ince melankoli’yi dizeleştirirken, müzikle yaşam arasındaki duygusal bağlantıya değinmişti.Sabri Esat Siyavuşgil, Erenköy’de bir köşkten gelen ut sesini şiire getirdiğinde, bir dönemin müzik-insan birlikteliğini anlatmıştı.Üçüncü CD’deki küçük kitapçıkta, Fikret Karakaya’nın yazdıklarına katılıyorum. Özellikle Mustafa Zeki Çağlarman’ı öne çıkarmalarını isabetli buluyorum.Hiç kuşkusuz, bu ses hazinemizi dinlerken, Türk müziğinin icraları konusunda onları bugünle karşılaştırmalısınız.Münir Nurettin Selçuk’un ilk plaklarındaki üslubu ile sonraki icraları arasındaki olumlu farkı hemen hissedeceksiniz.Konservatuvara Türk müziği eğitiminin girişinin, devlet korolarının kurulmasının, Türk müziğini nasıl belli bir düzeye yükselttiğini her müziksever kabul edecektir.Sorulacak sorulardan biri, günümüzün kaç ses sanatçısının bu perdeden okuyabileceğidir.Ben, bu CD’leri dinlerken, taş plaklarım, hálá kütüphanemde duran gramofonlarım, çok kurmaktan kırılan zemberekler yüzünden gittiğim gramofon tamircileri siyah-beyaz bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.* * *TÜRKİYE’DE yaşayan herkesin -hiç kuşkusuz yabancılar dahil- bunları dinlemesini isterim.
Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları