Bir öğrenciyi değil, bir okulu tartışalım

Okulda porno çekilir, çekilmez tartışmasına takılı kaldık. Halbuki burada söz konusu olan bir öğrencinin değil, temizleme operasyonuna girişilen okulun özgürlüğü.

Konumuz, hafta sonundan beri ağzımızın suyu akarak konuştuğumuz şu “porno tezi”. Bir öğrencinin uçuş denemesi.
Kendi yere tosladığı yetmezmiş gibi, beraberinde iki-üç akademisyen de betona çakıldı.
Gereksiz yere.
Bir kere... Tanımlama yanlış.
Yönetmen Ümit Ünal sosyal medyada paylaştığı yazısında bu öğrencinin okulu bitirme projesine neden porno denemeyeceğini gayet güzel açıkladı:
“Tartışmanın temeli absürd. Kimse demiyor ki ‘ıçinde çıplaklık ya da cinsel birleşme olan her film porno değildir.’ Örneğin ‘Antichrist’ porno değil, ‘Intimacy’ porno değil, ‘Querelle’ porno değil.
Kimse demiyor ki ‘Pornonun özgürlükle alakası yok, porno kendi başına bir ticari dünya. Uyuşturucu kaçakçılığı ya da fuhuş gibi.’ Manalı bir seks sahnesi çekeceksen çek ama buna porno diyeceksen burada yerin yok.”
Ardından, Bilgi Üniversitesi mezunları yayımladıkları metinde benzer bir yorumda bulundular:
“ıçeriği müstehcen olan bir çalışmanın ‘porno film’ olarak değerlendirilebilmesi için izleyiciyi cinsel anlamda uyarmak amacıyla kurgulanmış olması, dolayısıyla bir izleyici kitlesini hedeflemesi, satılması, dağıtılması veya teşhir edilmesi gerekir. Görsel İletişim Tasarımı ile Fotoğraf ve Video programlarında bitirme projesi olarak gerçekleştirilen bir çalışmanın ise ancak pornografik filmlerin anlatımı, estetiği ve tekniğine ilişkin deneysel ya da eleştirel bir araştırma olması beklenebilir.”
şuursuzluğundan ya da marjinal takılmak istediğinden, “Çektiğim şey porno” diye ortalığa atılan bir öğrenciye takılı kaldık.
Oysa filmi hiçbirimiz izledik mi? Ne menem bir şey olduğu hakkında fikrimiz var mı?
Proje jürisindeki öğretim üyesi ve öğretim görevlileri neden aceleyle kovuldular? Burada başka bir hesap mı vardı?
Burada öğrencinin özgürlüğüne kafayı takarken, esas özgürlük meselesini gözden kaçırmıyor muyuz?
Yani bir öğrenciyi “Sus” deyip susturabilirsiniz.
Ama hocaları atıp yerlerine susmaya baştan koşullanmış yenilerini yerleştirince koca bir okulun ve onun yetiştirdiklerinin özgürlüğünden söz etmek mümkün mü?
Mezunların dediği gibi:
“Bizler bugün, sadece kurumlarına ve yüzlerce öğrenciye yıllardır emek vermiş akademisyenlerin kariyerlerini ve kişilik haklarını hiçe sayan değil, ‘bilgiye özgürlük’ ilkesiyle kurulmuş bir üniversitenin temel prensiplerini de ihlal eden bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.”
Yaşasaydı bu konu hakkında en güzel yorumu Ünsal Oskay yapardı kuşkusuz.
Ne derdi emin değilim ama... Büyük ihtimalle, tarafların hiçbirini dışlamadan her birine lafı sokan güzel bir espri patlatırdı.

Yale’de Seks Haftası

Bizde cinsellik eğitimi okul müfredatlarına bile giremezken bir öğrencinin müstehcen bitirme projesi sunması şok etkisi yaratıyor tabii. Oysa muhafazakâr Amerikalılar bile bu anlamda yaratıcı eğitimlere imza atıyor.
Yale Üniversitesi’nde 2003’ten beri “Sex Week at Yale” (Yale’de Seks Haftası) adlı, yüksek öğrenimdekilere hitap eden bir cinsellik eğitimi programı var.
Bir hafta boyunca düzenlenen seminerler, tartışmalar, workshop’lar, partiler ve sunumlarla öğrencileri cinsellik, aşk, yakınlık ve ilişkilerle ilgili farklı şekillerde düşünmeye sevk ediyorlar.
Bu seks haftasında terapistlerden tutun da profesörlere, şirket yöneticilerine ve porno yıldızlarına kadar birçok alandan farklı insan deneyimlerini ve fikirlerini paylaşıyor.
Bizde herhangi bir üniversitede bu bile yapılabilir mi? Bence bunu tartışalım.
Yazarın Tüm Yazıları