Bir nevi işkenceymiş eski eğlenceler

Geçen hafta sahaflarda turlarken, gözüme "Niyet Kuyusu: Sayıların Dili" adlı minik bir kitap ilişti. 1948 yılında "Fenni Aile Eğlenceleri" serisinin ikinci kitabı olarak basılmış.

Televizyonun olmadığı, radyonun bile hálá lüks sayıldığı yıllar.

"İnternet yerine güvercin kullanılıyor o yıllarda..." diyeyim, çocuklar da anlasın durumu...

Akşam misafir geldi diyelim, ne yapacaksın? Aslında yanlış oldu, düzelteyim: Akşam misafir GELMEDİ diyelim, o zaman ne yapacaksın?

Gece uzun ve komşuda kavga filan kopmazsa bir eğlence de yok...

*

İşte o zaman 32 sayfalık "Niyet Kuyusu" kitabı devreye giriyor. Kitapta 1’den 50’ye kadar numaralar ve bu numaraları seçen kişiye ait karakter tahliline yer verilmiş.

Ancak 1’den 50’ye kadar hangi rakamı seçerseniz seçin muhakkak süper bir insan olarak değerlendiriliyorsunuz.

Deneme amacıyla kitabı alıp Riko’ya gittim.

"1’den 50’ye kadar bir rakam öksür bakalım afacan!" dedim.

Doğal olarak "Niye, hasta mısın?" dedi.

"Sen söyle be usta!" dedim.

"49" dedi.

Kitapta 49’u buldum ve okumaya başladım:

"Tatlı bir neşe, samimi bir açıklık sizin en mükemmel vasıflarınızı teşkil ediyor..."

"Ben ve tatlı neşe?.."

"Evet abi, ama kitap böyle yazıyor... Dur devam ediyorum: Vefakar, fedakar bir arkadaşsınız. İzzetinefsinizi kıskançlıkla korumasını biliyorsunuz. İyilik için yaratılmış bir karaktere maliksiniz. Yaratıcı bir ruhunuz var. Artistlik kabiliyetiniz yüksektir..."

"Sensin artist, doğru konuş!"

"Kitap böyle yazıyor. Hem sakin olalım biraz canım kardeşim, nerede kaldı o iyilik dolu karakter? Hani tatlı neşe?.."

"Başka ne diyor?.."

"Hastası oldun di mi?.. Şöyle devam ediyor: Nefis sanatlarda kolaylıkla temayüz edebilirsiniz. Aşk talihiniz açık, kısmetiniz boldur..."

"Bu ben miyim usta şimdi sence, ben bile inanmadım..."

"Öyle deme 49 numara, bir de benim hadiseye yanaş bakalım..."

"Sen kaç numarasın?"

"32 demiş bulundum... Bak ne yazıyor, dinle: Güzel ve sevimlisiniz. Tabiatınız da iyi huylarla bezenmiş. Hem güzel konuşmasını, hem de güzel ve zevkli giyinmesini biliyorsunuz..."

"Nı-ha-ha!"

"Ne güldün genç?..

"Üstünde Algida’nın Ronaldinho promosyon tişörtü var be! Çok zevkliymişsin!"

"Sana gelirken redingot mu giyecektim yani, meşe palamudu!"

"Ehe-ehe, güzel ve sevimli diyor sana..."

"Kıskandın di mi Kabasakal? Devamı da var, dur sen, duuur: Fakat çok mahcup ve çekingensiniz. Aşk talihiniz çok açık olmasına rağmen, bu sizin ürkekliğiniz, bu çekingenliğiniz, bu güzel talihinizi kapıyor. Şunu biliniz ki; aşk korkak, çekingen kimselerden hoşlanmaz..."

*

"Sıkıldım ben, kötü niyetle yazılmışı yok mu?"

"Var birkaç tane. Herhalde gıcık olunan komşuyu fitil etmek için filan okuyorlardı 13 numarayı. Zehir zemberek..."

"Nasılmış?.."

"Çok egoist ve tam manasiyle menfaatlerine düşkün bir yaratılışınız var. Sonra çok da kıskançsınız. Hemen herkesin muvaffakiyetlerini kıskanıyor, ’Niçin ben de onlar gibi muvaffak olamıyorum’ diye kendinizi yiyip bitiriyorsunuz. Fakat onların bu muvaffakiyetlerini devamlı çalışmaları sayesinde ve muazzam emekler sarfiyle elde ettiklerini hiç düşünmüyor, bütün bu nimetlere oturduğunuz yerde hazırcacık konmak istiyorsunuz. Oh, ne álá şey!.."

"13’e gıcık olmuşlar hakikaten. Peki bu kitapla oturup bir akşamı kurtardın diyelim, sonra ne olacak?.."

"Serinin diğer kitapları varmış: Kahve Falı, Ellerin Dili, Çiçeklerin Dili..."

"Ben darlandım iyice amiral, sahile inip bir çay mı içsek?"

"Olur, inelim..."
Yazarın Tüm Yazıları