Bir müze hafızasını kaybederse...

Güncelleme Tarihi:

Bir müze hafızasını  kaybederse...
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2017 12:41

ba- Disiplinlerarası Sanat Topluluğu’ndan algı ayarlarımızla oynayan bir iş: Hafızasını Kaybeden Müzeden Bir Traktöre Mektuplar. Nilay Erdönmez’in mahir performansı eşliğinde bir müzedesiniz, gerisini çözmesi size kalmış!

Haberin Devamı

İnsanlar eşyalarını değil de eşyalar insanını kaybetse... Bir traktör mesela, ‘sahibini’ kaybettiğinde ne olur? Bir müze, içindekileri kaybetse, ıssızlaşmış olsa... Müzeyle traktörün yolları kesişir mi? Kayıplarının yaslarını birlikte tutup, el ele gezintiye çıkarlar mı?
ba- Disiplinlerarası Sanat Topluluğu, seyircinin karşısına zihinlerini zorlayacak bir işle çıkıyor: Hafızasını Kaybeden Müzeden Bir Traktöre Mektuplar. Alışılagelmiş bir oyun metni değil bu; tek kişilik bir performansı kapalı bir mekânda görsel ve işitsel malzemelerle birleştirip yas, kayıplar, hafıza, aile, geçmiş, aidiyet kavramları üzerinden cesurca kurgulanmış bir tasarım.
Mekânın bir müze olduğunu, sahne alanını kaplayan ve akla hemen Louvre Müzesi’ni getiren cam piramitle açıkça söylüyor oyun. Piramidin içindeki oyuncunun, Nilay Erdönmez’in kim ya da ne olduğunu çözmek ise seyirciye düşüyor. Ses kayıtları, mektuplar, fotoğraflar, birkaç eşya kalıntısı, bir valiz, mekanik hareketlerle kendini ifade eden bir beden ve kopuk cümleler var piramidin içinde. Bir ailenin üç kuşak hikâyesi, eve dönemeyen babalar, yangının silip süpürdüğü bir müze, terk edilmiş bir traktör, yalnız büyüyen çocuklar, gurbet, değişen bir ülke var piramidin içindeki ‘tuhaf’ anlatıda...

Bir müze hafızasını  kaybederse...


Metni oluşturan Ferdi Çetin ve konsept ile yönetimde imzası olan Yusuf Demirkol zorlu bir işe girişerek ‘dil’e yüklediğimiz ‘iletişimi sağlama’ görevinin ötesindeki anlamı kurcalamış. Dil bu oyunda başlı başına bir ‘şey’, bir madde. Oyuncu piramidin içinde dolanıp bize farklı kuşaklardan ses kayıtları (Üst ses Turan Özdemir’e ait) dinletir, sesleri kendi dilinin döndüğünce yinelerken sözcükleri de bir nevi ‘eşya’ olarak algılamamızın yolunu açıyorlar. Sadece sesi, dili değil, anları ve belleği de bozuyor, tersyüz ediyorlar. Nilay Erdönmez’in bedeni ve sesi de işin algımızda yaratmaya niyetlendiği bu ‘parçalama’ haline çok başarılı bir uyumla eşlik ediyor, bize ustaca bir ‘mekanik oyunculuk’ gösterisi sunuyor.
Gösteri boyunca seyircinin kafasında dolaşan sorular son sahne itibariyle yanıtlarını buluyor. Her anında zihninizi çalıştıracak bir deneyim.
7 Mart Salı 20.30’da garajistanbul’da izlenebilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!