Bir mısra boyu

AHMED Arif, 20 yıl önce 2 Haziran’da öldü.

Ankara’da tek başına yaşadığı evinde, kalp krizinden... (“Usulca bir ah, ölüyorum eyvah” diyebilmiş midir acaba?)
Önce ve her zaman Edip Cansever ile sarılırım da şiire, Metin Altıok, Ece Ayhan peşisıra gelir. Bestelenmiş şiirleriyle “mahur” Attila İlhan ve bir çok şairden dizeler de, gelir elbet. Bazı şairler şiir kitabı yazar. Bazısının bir dizesi, kitap...

Ahmed Arif’in yeri ise ayrıdır hep. Yükte hafif, pahada ağır incecik bir kitabı (Hasretinden Prangalar Eskittim) olduğu için mi sadece... Yoksa “Benim yaşadığım şiirdi, bu kadardı, bitti” demesi mi...
Edip Cansever, “menekşe rengi papyonlu Ruhi Bey”in bazen uzak, bazen yakın ahbabıysa bana göre, Metin Altıok “taş bir ağılsa bozkır”da, “kostak”sa Ece Ayhan’ın şiiri, Ahmed Arif 41 yaşında kitabı yayınlandığında façalı delikanlıdır, şark çıbanıyla... (Ki, Filinta’dır oğlunun adı)
Hani “Aslolan şairin hayatıdır, yazmak sonra gelir” der ya İlhan Berk, oydu işte. Yazar incecik kitabını, içindedir hayatının, şiirinin ipucu: “Nasıl da yılları buldu, Bir mısra boyu maceram...”

“Ahmed Arif 1969’da kara Ankara’dan, (...) deniz kıyısı İstanbul’a inmiştir, Gazanfer Bilge ucuz otobüsleriyle günübirlik. E, onu karısı ve oğlu Filinta bekliyor çünkü.”
Bu satırlar, bu satırların yazarı Ece Ayhan, Ahmed Arif, Ankara’nın filinta günleri, Gazanfer Bilge otobüsleri, günübirlik İstanbul, haftasonu İstanbul, uzun uzun İstanbul da, bizim kuşağın hayatına dair dizelerdir belki. (Hayatla didişenler, şiirle iyi geçinirdi o zamanlar)
Ve gözler bir süre mavidir:
“Maviye, /Maviye çalar gözlerin, /Yangın mavisine.
Rüzgarda asi, /Körsem,/Senden gayrısına yoksam, /Bozuksam,
Can benim, düş benim, /Ellere nesi? /Hadi gel, /Ay karanlık...”

Sonra “her saat başı” kalkan Gazanfer Bilge otobüsleriyle, en ucuz ve en hızlı yoldan İstanbul.
Yıllar sonra, Antonioni’nin Yolcu filminde, Barselona’da rastladık aynı otobüse de, şaşırdık.
Gece yolculuğu; sigara dumanı, Bolu’da sis ve o sisli anons, alacakaranlıkta Düzce’de açılan radyodan Ege türküleri, vapurda çay...
“Şehirlerarası otobüslerde vazgeçtik, çocuk olmaktan”.
* * *
Gazanfer Bilge gitti, Arif, Cansever, Altıok, Ayhan, Süreya da; o günlerin Ankarası ile beraber.
Uzakta, gece otobüsleri...
Yaşamsa, hızlı tren.
Yazarın Tüm Yazıları