Bir memleket Matrix’i

Biri lise müdürüydü, diğeri akrabalardan biri, öteki mahalledeki marketin sahibi...

Haberin Devamı

Birbirleriyle alakaları yok gibi görünüyordu.
Ama ortak bir özellikleri vardı.
Gayet net: Karşısındakini küçümsemek, kendini üstün görmek...
Bu yüzden bana hep aynı insanmış gibi geldiler.
Belleğimde öyle kaldılar, bir türlü birini diğerinden ayırt edemedim. Hala da öyledir...
Matrix’teki Ajan Smith nasıl serinin üçüncü filminde peş peşe çoğalmaya başlıyordu, işte o hesap.
Bizim kuşağın Ajan Smith’leri çoktu yani.
Dediğim dedik, başkasının fikrine zerre önem vermeyen/anlamayan/dinlemeyen...
Geçmişi bir kurcalayın; mutlaka çıkacaktır böyle berbat bir Ajan Smith anısı sandıktan.
Yeni neslin ise Ajan Smith’leri yok.
Karşılaşmış olsalar bile takmıyorlar. Yürüyüp geçiyorlar.
Bu konuda temizler. Örselenmemişler.
O yüzden anlaşılamıyorlar ya!
“Bunlar ne ara politize oldu?”
denilmesi, “Vay be!” olunması hep bu yüzden.
Oysa mesele politize olup olmamak değil.
Mesele magma misali derinlerde!
Bu nesil, bu çocuklar için Ajan Smith sadece bir film karakteri.
Böyle bir karakterin gerçekliği mümkün değil!
İsyan etmeleri, ansızın sokağa dökülmeleri işte bu nedenle:
“Yoksa Matrix’te miyiz?” oldular, “Nedir bu küçümseme?”.
Şimdi Zion’da, yani bizim memleketteki adıyla Gezi’de yatıp kalkmaları bundan.
Ve hepsi birer Neo.
Henüz bir tek bunun farkında değiller...

Haberin Devamı

‘Taksim Adası’nda yaşamak

Siz gündüzleri şöyle bir uğruyorsunuz  ya da akşamları.
Ama sonra tıpış tıpış evlere dağılmaca...
Oysa ev bu civarda olunca dört bir yanı barikatlarla kapalı ‘Taksim Adası’nda yaşamak her gün her saniye ayrı bir iş, ayrı bir hissiyat oluyor. Şöyle ki:
ATM’lerin çoğu bozuk olduğu için para çekmek için epey yürümen gerekiyor. Aynı şekilde taksiye binmek için de... Gerçi iyi oluyor, bolca spor yapmış oluyorsun.
“Bugün duvar gazetesinde hangi slogan manşet olmuş?” diye diye tüm duvarlara göz atmadan geçemiyorsun..
Ve daha önce gündelik hayatta sıkça kullandığın, “Canım, haftaya görüşelim, bir kahve içeriz” şeklindeki samimiyetsiz cümlenin tarihe karıştığını görüyorsun.
Çünkü herkes neredeyse her gece Taksim’e uğruyor!
Bu kez de görüşmelere doyamıyorsun...

Haberin Devamı


Ve Tarkan ve Murat Boz

Geçen hafta cuma yazmıştım, “Tarkan Gezi Parkı’na gelmeliydi” diye.
İlerleyen günlerde yazılı bir açıklamayla destek verdi Tarkan. Önceki gün ise Gezi Parkı’na geldi.
Ah keşke daha hızlı davranabilseydi...
Murat Boz ise Greenpeace üyeliğini sadece kutuptaki buzullarla sınırlayan tuhaf bir açıklama yaptı.
Sonra bunu düzeltti ve parkı destekleyen onarıcı bir açıklama yayınladı.
Ah keşke en baştan bunu yapabilseydi...
Yabancı starların bile “Şiddete hayır” diye ışık hızıyla tepki verdiği bir ortamda bizim popüler şarkıcılarımızdan da aynı şeyi bekliyor insan.
Çok şey mi istiyorum?

Yazarın Tüm Yazıları