Bir krizin perde arkası

Güncelleme Tarihi:

Bir krizin perde arkası
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2016 22:27

Anayasa Mahkemesi’nin 15 yaşından küçük çocukları hedef alan cinsel suçlara verilecek cezalara ilişkin hükmü iptal kararı Avrupa ile yeni bir krize yol açtı ama görünen o ki, neden tamamen bir ‘yanlış anlama’...

Haberin Devamı

TÜRKİYE’de Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 15 yaşından küçük çocukları hedef alan cinsel suçlara verilecek cezalara ilişkin hükmü iptal kararı, tüm Avrupa’da büyük tepki çekti.

Son olarak İsveç Başbakanı Stefan Lövfen de tartışmaya katılarak, bu kararı ‘endişe verici’ bulduklarını belirtti, AYM’yi diplomatik ve sert bir dille eleştirdi. Lövfen, “Çocuk çocuktur. Evlilik ve cinsel ilişki gibi konularda seçim yapabilme olanakları yoktur” sözleriyle, bu görüşlerinden geri adım atmalarının da mümkün olmadığını ekledi. Peki tüm bu kriz nasıl çıktı? İşte soru ve yanıtlarıyla, bir krizin perde arkası...


1-) Türkiye ile İsveç arasında Türkiye’de çocuklara yönelik istismara izin verildiği iddiaları üzerinden patlak veren kriz nasıl ortaya çıktı?
Bu kriz, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 26 Mayıs 2016 tarihinde aldığı, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 15 yaşından küçük çocukları hedef alan cinsel suçlara verilecek cezalara ilişkin hükmünü iptal kararının Avrupa’daki bazı çevrelerce yanlış anlaşılmasından kaynaklandı. Oysa AYM, bu iptal kararını alırken TBMM’den ilgili maddeyi yeniden düzenlemesini talep etmiş, bunun için altı aylık bir süre tanımış ve bu süre içinde yasal boşluk olmaması için iptal edilen fıkrayı yürürlükte bırakmıştı. Yani bu suçlar cezasız bırakılmış değil. Buna karşılık Avusturya’nın milliyetçi çizgideki “Kronen Zeitung ” gazetesi Viyana Havalimanı’ndaki bir haber panosuna “Türkiye’de 15 yaşından küçük çocuklara yönelik istismara izin verildiğine” dair bir yazı koydu. İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallstrom, bu haberi Twitter hesabından paylaşınca bu kez Türkiye ile İsveç arasında kriz patlak verdi.

2-) Kriz aşılabildi mi?
Tam olarak aşılamadı. Çünkü Dışişleri Bakanlığı’nın İsveç nezdinde diplomatik girişimde bulunup durumu açıklamasına karşılık, İsveç’in tutumunda değişiklik olmadı, eleştirel açıklamalar devam etti. Gerek Adalet Bakanı Bekir Bozdağ gerek Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Twitter hesaplarından sorunun yanlış bilgilendirmeden kaynaklandığını vurguladılar. Bozdağ, yasal bir boşluk olmadığını, AYM’nin öngördüğü süre dolmadan yasanın yeniden düzenleneceğini belirtti, “Cezasızlık asla söz konusu olmayacaktır” dedi. Buna karşılık İsveç Başbakanı Stefan Lofven, önceki gün bir açıklama yaparak AYM’nin kararını “endişe verici” bulduğunu belirtti, “Çocuk haklarının geriye doğru gitme riski var. Çocuk çocuktur” dedi.

3-) AYM’nin TCK’nın hangi hükmünü iptal etti?
TCK’da çocuklara dönük cinsel suçlar “Çocukların Cinsel İstismarı” başlığı altındaki 103’üncü maddede düzenleniyor. Bu maddenin 1’inci fıkrasında, 15 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış “cinsel istismar” sayılıyor. AYM, yasanın bu hükmüyle ilgili iptal kararı verdi ve bu kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe gireceğini belirtti. Karar Resmi Gazete’de 13 Temmuz 2016’da yayımlandığı için bu süre 13 Ocak 2017’de dolacak. AYM bu kararı 6 karşı oya karşılık 7 oyla aldı. Bu durum mahkemenin kararı alırken zorlandığını gösteriyor.

4-) AYM neden böyle bir karar aldı?
AYM, bu kararını Bafra’daki bir yerel mahkemenin başvurusu üzerine aldı. Bafra’daki mahkeme, 15 yaşından küçük iki çocuğun cinsel ilişki kurması nedeniyle açılan bir dava çerçevesinde TCK’da bu suçlar için getirilen cezanın orantılı olmadığı görüşüyle AYM’ye başvurmuştu. Yerel mahkeme, başvuruda kendisini koruyamayacak durumda olan mağdurlarla cinsel haz alma çağına gelmiş ve kendi iradesiyle cinsel ilişki yaşamayı tercih etmiş ve yasaya göre mağdur sıfatına sahip olan çocuklara karşı gerçekleştirilen eylemlerin cezalarının TCK’da aynı şekilde düzenlendiğine dikkat çekmişti. Mahkemeye göre bu durum “suç ve cezada korunmak istenen hukuki yarar ile müeyyide arasındaki orantıyı bozuyordu”. Yerel mahkeme ayrıca TCK’nın geçmişte bu suçlarda çocukların bulundukları yaş aralığına göre farklı yaptırımlar düzenlediğini dikkat çekti ve bu yönüyle mevcut yasanın Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla iptalini istedi.

5-) AYM kararı hangi gerekçeye dayanıyor?
AYM, TCK 103/1-a fıkrasındaki “tamamlamamış” (on beş yaşını) ibaresini “ölçüsüz bir yaptırım öngördüğü gerekçesiyle “hukuk devleti ilkesine aykırı” diye iptal etti. AYM kararında şöyle denildi: “Çocuğun cinsel yönden istismar edilmesinin ağır bir yaptırıma bağlanmasının, çocuğun etkin bir şekilde korunması amacını gerçekleştirmeye yönelik olduğuna şüphe yoktur... İtiraz konusu kural da aynı şekilde bazı durumlarda somut olayın özellikleriyle bağdaşmayacak ve suçla yaptırım arasında bulunması gereken adil dengeyi ortadan kaldıracak ölçüde ağır cezaların verilmesi sonucunu ortaya çıkarabilecek bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle kural, ölçüsüz bir yaptırım öngördüğünden hukuk devleti ilkesine aykırıdır.” 

6-) Yeni düzenleme hangi kriterlere dayanacak?
Hükümet, önümüzdeki altı ay içinde TCK’nın iptal edilen hükmünü yeniden düzenleyen bir yasa değişikliğini TBMM’den geçirecek. Adalet Bakanlığı’nda bu konudaki çalışmalar başlatılmış bulunuyor. Yeni düzenlemede AYM’nin beklediği şekilde cezaların kademeli bir şekilde tanımlanacağı anlaşılıyor. Bakanlıkta çalışmaya göre, “failin de mağdur gibi küçük olması”, “birlikteliğin rıza ile gerçekleşmesi” ve “fiili birlikteliğin resmi evliliğe dönüşmesi” kriterleri dikkate alınacak. Cinsel istismar suçuna verilecek cezalar gerek faillerin gerek mağdurların yaşı yönünden bir farklılaşmaya tabi tutulacak.

7-) Ara dönemde yaşanan herhangi bir sorun var mı?
Evet var. Eski madde yenisi çıkana kadar yürürlükte kalacağı için ilk bakışta bir yasal boşluk yok. Ancak AYM kararının kaçınılmaz bir sonucu, bu suçlarla ilgili davalara bakmakta olan mahkemelerin önlerine gelen dosyaları yasanın ilgili maddesi yeniden düzenleneceği için askıya almaları oldu. Gelen bilgiler, mahkemelerin karar vermek yerine yeni yasayı bekleme eğilimine girdiğini gösteriyor. Bu durumda çocukları hedef alan cinsel suçlarla ilgili davalarının bir bekleme dönemine gireceği söylenebilir.

8-) Ortaya çıkan yanlış anlamalar önlenemez miydi?
AYM kararının açıklanmasında ciddi bir iletişim sorununun yaşandığı aşikâr. Kararda yasal bir boşluk bırakılmamasına rağmen bu durumun iyi anlatılmaması, son derece teknik bir hukuk diliyle yazılmış olan metnin farklı bir şekilde algılanmasına yol açtı. Karar alındığında AYM tarafından ya da hükümet tarafından etkili bir iletişiminin yapılması ortaya çıkan yanlış anlamaları giderebilirdi. AYM bu konudaki açıklamasını geçen pazartesi günü yaptığında iş işten geçmişti. Böyle de olsa Avrupa’da ortaya çıkan algının büyük ölçüde yanlış bilgilenmeye dayalı olduğunu söylemek hata olmaz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!