Bir kitap için dört bin kilometre

ARKEOLOJİ, polisiye kitap yazarları için dayanılmaz bir çekim alanıdır.

Ayşe Akdeniz de bu mıknatıstan kendini kurtaramamış.

Rüzgár, Kan ve Kelebek'teki romanın esas kahramanı Rüzgár, arkeolog bir kadın.

Ahmet Ümit'in Patasana'sı da bir kazı yerinde geçiyordu, seri cinayetlere o mekán bir gizem kazandırıyordu.

Rüzgár, Kan ve Kelebek'in geçtiği coğrafyayı sıralarsam, okuma heyecanınız artabilir.

Londra, Beyrut, Atina, İstanbul, Rodos.

Arkeolojiye kan bulaşması, Agatha Christie romanlarıyla başlar. Sanki yer altından çıkanların gizine, cinayetlerin çözümsüzlüğü karışır.

*

Kapaktaki açıklamalar; romanın coğrafyasının genişliğini göstermektedir.

Bir ucunda Pirî Reis'in haritaları, bir yanda Usame bin Ladin'in adamları.

Antik Ege uygarlığı, küçük Artemis'in sırrı.

Polisiye romanların içinde; cinayetlerin, ölümlerin, öldürülmelerin soğukluğunu gideren daima cinsellikte noktalanan sıcak aşklar vardır, bu kitapta da olduğu gibi.

Yazarların ön çalışmalarının eserlerine yansıma oranını bilmek imkánsızdır. Ayşe Akdeniz de, geçen yıl Türkiye'deki bütün eski kentleri, ören yerlerini gezmiş. Dört bin kilometre yol katetmiş.

Hiç kuşkusuz bütün bunlardan romanda izlere rastlayabilirsiniz.

Ayastefanos'tan çıkan arkeolog Rüzgár'ın meslek tutkusuyla ve aşka hazır kalbiyle yaşadığı serüvenler, okuyucuyu sürükleyecek yoğunlukta.

*

Prolog'ta Ayşe Akdeniz ile kahramanı Rüzgár Akdeniz'in kesişen hayat öyküsünden bölümler bulabilirsiniz:

‘‘Ben Ayastefanos'da doğdum...

Adım Rüzgár... Rüzgár Kızıldeniz. Evet. Ayastefanos'da doğdum. Bir zamanlar seçkin sıfatını gerçekten hak edenlerin, şimdilerdeyse her kesimden herkesin yaşadığı semtte, Yeşilköy'de.

Ben arkeoloji öğrenimi için İskoçya'ya gittim.

Öğrencilik yıllarımda Yorkshire'a trenle yaptığım her yolculuk, Bronte Kardeşler'in Uğultulu Tepeler'ini yaşamaya dönüşürdü. İnsanın yüreğine işleyen o güçlü öyküyü, esmer yakışıklısı deli-áşık seyisi hiç unutmadım.’’

Romancının tuzaklarıyla başbaşa bıraktım sizi bu prologda.

Eğlenmeye gittiğiniz bir yerde bir cinayet işleniyor ve birden kendinizi bir sorgulama kábusunun içinde buluyorsunuz.

*

Kişiler daha romanın başında merak duygusunu tahrik ediyor.

Áşık olmakla hoşça vakit geçirmek arasında hangi kompartımana koyacağınızı bilemediğiniz bir gazeteci, Zeyyat.

Yeşilköy'de eski bir Rum ailesinin evinde yaşarken ölümle burun buruna gelinen anlara kadar sürüklenen bir kadın, Rüzgár.

Komiser Nevzat dost muydu, Zeyyat'la ilişkisi neydi?

‘‘Komiser Nevzat dudaklarını büktü. Arkadaşının genç kadına olan ilgisini fark ettiğini belirten hafif alaycı bir tonla konuştu. Bunu sen söyledin, ben değil. Amacım kadının cinayetlerle bir bağlantısı olduğunu ima etmek değil, ama bu dünyada her şey mümkün, bilirsin.’’

Rüzgár, Kan ve Kelebek
'in olay örgüsü, temposu, okurun çabuk okumasını sağlayacak nitelikte.

Yazar kendi kendine düşünür zaman zaman, bu serüvenlere onu mesleği mi sürüklemiştir, yoksa mizacı mı?

‘‘Yıllar öncesine döndü, babası Muzaffer Bey'e arkeolog olmak istediğini söylediği günü anımsadı. Arkeolog olmasaydı bütün bunlar başına gelmeyecekti. Gelmeyecek miydi? Kendisi yine aynı Rüzgár olacağına göre, mesleği arkeolog ya da aşçı, her halükárda yaşayacaktı bunları. Aynısını değilse bile benzerlerini.

Hayatı boyunca gördüğü tüm güzel renklerin bedeli ve sonu, bir mağaranın karanlık dibiydi demek ki...’’

Polisiye roman sevenlere.


DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ


Ucello'nun Kuşları Memet Baydur İletişim

Arızalı Kalpler Özen Yula Doğan

Turuncu Kayık Vivet Kanetti Gendaş

İşkenceci Alev Alatlı Alfa

Psikiyatri Elkitabı Kaan Arslanoğlu Adam
Yazarın Tüm Yazıları