Bir istifanın tirajı ve reytingi

AŞAĞIDA vereceğim bilgiyi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve bütün MHP'lilerin okumasında yarar var. Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün istifa ettiği günün ertesi sabah yayınlanan gazetelerin tirajlarında çok ilginç bir gelişme gözlendi.

18 Temmuz Çarşamba günü yayınlanan büyük gazetelerin tirajında 10 binle 25 bin arasında bir artış oldu.

MİLLİ PİYANGO GİBİ

Bu artışın tek nedeni, Öksüz'ün istifasına duyulan ilgiydi.

O gün Hürriyet'in telefonları susmadı.

Arayanların büyük bölümü, ‘‘Niye Öksüz'e tepki gösteren, onun gidişini alkışlayan’’ bir manşet atmadığımızı sorup eleştiriyordu.

Öksüz'ün istifa haberinin televizyon haberlerinde de reytingi yükselttiğine eminim.

Aynı şekilde internet sitelerinde de, haberin verildiği anda girişlerin arttığını sanıyorum.

Gazete tirajlarında bu ölçüde artış, ancak çok önemli olaylarda gerçekleşir.

Mesela, Galatasaray'ın Avrupa Şampiyonluğu, Fenerbahçe'nin lig şampiyonluğu ve Öcalan'ın yakalanması olaylarında da buna benzer tiraj artışları yaşandı.

Bir de Milli Piyango çekiliş sonuçlarının yayınlandığı günlerde artış olur.

Bütün bunlar şunu gösteriyor:

Halk bu istifa olayını çok yakından izlemiştir.

Bu istifa da halkı rahatlatmıştır.

O nedenle, Devlet Bahçeli Ulaştırma Bakanı'nın istifasını istemekle doğru olanı yapmıştır.

Hem Türkiye açısından, hem de partisi MHP açısından doğru olan davranış buydu.

Hatta geç bile kalmış bir karardı.

KARAR DOĞRUYDU

Bundan hiç kompleks duymamak gerekir.

MHP kanadından aldığım bilgiler, Bahçeli ve çevresinde, ‘‘bu kararın basının baskısıyla alındığı’’ düşüncesiyle bir burukluk yaşanıyormuş.

Hayır, olaya böyle bakmamak gerekir.

Sonunda basın, kamuoyunda oluşan bir tepkiyi sayfalarına yansıtıyor.

Öksüz'e karşı oluşan tepki, sadece basının değil, kamuoyunun baskısıdır.

Tirajlardaki artış da bunu açıkça gösteriyor.

Anayasa Mahkemesi, affın ekonomik suçlara yaygınlaştırılmasını reddederken, hukuktan çok‘‘kamu vicdanının’’ sesine kulak verdiğini açıklamıştır.

DÖNEMSEL DUYGU

Hukuki alanda bile bu duygu varsa, halkın oyu ile iktidara gelen siyasi partilerin kamuoyunun arzularına kulak vermesi çok normaldir.

Öksüz'ün istifasının tirajı ve reytingi, MHP için daha önce de yazdığım bir yazının gerekçesi olarak kabul edilebilir.

MHP'lilere iktidara geldikleri günden beri şunu anlatmaya çalışıyorum:

Aldıkları oyların yüzde 12-13'ünün ülkücülükle ilgisi yoktur.

Onlar, MHP'ye dürüst ve denenmemiş bir parti olduğu için oy verdiler.

Klasik ülkücü sloganlar ve semboller onlar için fazla bir şey ifade etmiyor.

Onlar, hayat tarzlarının ve seviyelerinin korunması, yolsuzlukların üzerine gidilmesi gibi konularda çok daha fazla hassaslar.

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde radikal çekirdek etrafında kurulan partiler, yüzde 10 üzerinde oy potansiyeline sahip olamazlar.

Bu oyu alıyorlarsa, mutlaka dönemsel bir duygu dalgasının üzerine oturmuşlar demektir.

Ama bu duygu dalgası dönemseldir.

Radikal çekirdek partisi, eğer merkezden gelen bu oyları korumak için gerekli dönüşümleri yapmazsa, bir seçim sonra yine eski bunkerine döner.

İşte Fransa'daki Le Pen'in partisi...

Oysa MHP bunları hak eden bir parti değildir.

Kadrolarında çok nitelikli insanlar mevcuttur.

O nedenle Öksüzvari davranışlar ona yarar değil, zarar verir.

MHP, icraatı ile bu yüzde 12 oyu pekiştirmeye, kalıcı hale getirmeye çalışmalıdır.

ÜLKÜCÜ BUNKER

Devlet Bahçeli
sık sık şunu söylerdi:

Ülke menfaati, parti menfaatinin üstündedir.

Eğer bu sözlerinde samimi ise aldığı karar çok yerindedir. Hatta başka kararlar daha alması gerekir.

MHP'yi, geldiği ülkücü bunkere döndürmeyecek politika ancak bu olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları