Bir iktisat efsanesi

MODERN iktisat nedir diye bir soru sorulsa, birçok kişi gibi benim de cevabım “parasal iktisat” olur.

Haberin Devamı

Para, metal olmaktan çıkıp önce “kâğıt” sonra “kayıt” haline geldiğinden beri, iktisadi hayatın baş oyuncusu olmuştur. Para, ulusal veya Euro’da olduğu gibi uluslar arası bir merkez bankası tarafından “üretilen” sanal bir metadır. Paranın piyasa fiyatı yoktur. Çünkü “piyasa fiyatı” denilen şey, ancak üretimi ve tüketimi/kullanımı üstünde herhangi bir kısıt olmayan, mesela telefon, gömlek, pantolon, gözlük, tarak gibi mallar için geçerlidir. Hâlbuki para üretmek merkez bankalarının tekelindedir. Üretiminde tekel olan bir malın piyasa fiyatından bahsedilemez. Bunun için önce “piyasada gördüğün her fiyat, piyasa fiyatı değildir” kuralı hatırlanmalıdır.

* * *

Para (birimi yani TL, Dolar veya Euro v.s.)  alış veriş aracı olarak kullanılacaksa bir maldır. Yok, yatırım aracı olarak kullanılacaksa bir mülktür. Dolayısıyla paranın bir “fiyatı” bir de “kirası” vardır. Paranın fiyatı, onu diğer paralara değiştirme oranıdır. Buna “kambiyo kuru” veya kısaca “kur” denir. Para kirasının adı da “faiz”dir. Para, yatırım aracı olarak kullanılacaksa, bu mülkün amortismanı yani aşınma payı vardır. Buna “paranın satın alma gücünün azalması” veya kısaca enflasyon denir. Paranın net kirasına da (nominal faiz eksi enflasyon) “reel faiz” denir.  

* * *

Efsaneye göre paranın faizi yükselince, enflasyon düşermiş. Faizi belirleyen de onu piyasaya arz eden merkez bankasıdır. Bu sebeple efsanenin devamı şöyle gelir. Görevi fiyat istikrarını sağlamak (enflasyona izin vermemek veya yüksekse düşürmek) olan merkez bankaları, “enflasyonun başını, görüldüğü yerde ezmek için” faiz silahını çeker. Vay be!

* * *

Faizle enflasyon arasındaki ilişki bir “döngüdür”. Yani enflasyon arttıkça, faizler yükselir; faiz yükseldikçe enflasyon artar. Faizleri arttırarak enflasyonu düşürmek çok özel bir haldir. Yani genel teori değildir. Ampirik kanıtlar ise çoğu kez bunun tersini gösterir.  Mesela faizlerin uzun yıllardır çok düşük olduğu Japonya ve İsviçre’de enflasyon da düşüktür. Hatta Japonya’da eksidir. Bunun sebebi “düşük faiz, tüketimi arttır” önermesinin tamamen yanlış olmasıdır. Faizle ulusal tasarruf oranı arasında güvenilir bir korelâsyon yoktur. Olan da ters yöndedir. Yüksek faiz, tüketimi arttırır.

* * *

Türk ekonomisinin sağlığı, yani enflasyonun tekrar yükselmemesi ve makro dengelerin sürdürülebilir hale gelmesi için faizlerin daha düşük olması gereklidir. Hatta oranlar bir süre negatif reel faiz bandında dolaşabilir.

Son Söz: Kısır döngü kırılmışsa, yeniden başlatma.

Yazarın Tüm Yazıları