Bir Hıristiyan’ın Müslüman mezarındaki vefa duası

KAMERALARDAN uzakta...

Haberin Devamı

Manşetlere ve antenlere aldırmadan.

Törensiz, nutuksuz, sessiz ve ıssız bir mahremiyetle;

Her 17 Nisan’da o “ufuk açıcı” adamın mezarına;

Görünmez bir vefayla sokulup dua ediyor...

Patrik Bartholomeos...

Peki bir Hıristiyan bir Müslüman’ın mezarı başında dua ederse ne olur?

“Kalp duasıdır bu!”

Bütün dinlerin ortak kimyası olan;

Tertemiz ve kalpten gelen bir duadır;

Patrik Bartholomeos’un duası.

Öylesine etkileniyorum ki...

Fener Patrikhanesi’ndeki odasında;

Özal’ın her ölüm yıldönümünde gidip mezarına nasıl dua ettiğini anlatıyor.

-Niye?

Cevap Bartholomeos’un huzur yüklü sesinden:

-Fatih Bey, biz 1700 yıldır bu topraklardayız. Şimdi içinde bulunduğumuz bu patrikhane 1941 yılında yandı. Biz de yenilemek istedik. Ama izin verilmedi.

-Kim vermedi?

-O günkü hükümetler. (Bartholomeos bunu anlatırken yüzüne öyle bir ifade yerleşiyor ki... Çaresizlik acıya dökülüyor.)

Soruyorum:

-Ne kadar süreyle?

Haberin Devamı

-Yıllarca izin verilmedi. Kime gittiysek geri döndük. 40 yıl uğraştık. Her defasında kapılar yüzümüze kapandı.

-Peki nasıl açıldı?

-İşte dualarımın nedeni de budur. 1989 yılıydı Allah rahmet eylesin Turgut Özal izin verdi de öyle yenileyip açabildik patrikhaneyi... Eğer rahmetli olmasa bugün biz burada oturamazdık. Özal çok büyük bir adamdı. Vizyon sahibiydi... Her 17 Nisan’da gider mezarı başında ona dua ederim. Nur içinde yatsın.

Bartholomeos bunu anlatırken sayısını bile hatırlamadığım anılar;

Özal’lı yıllardan çıkıp odaya doluştu.

Gerçekten de büyük adamdı rahmetli Özal.

PATRİK ADAYLARINI KİM ÇİZİYORDU

Sohbetimiz nedense Özal’a yoğunlaştı.

Patrik devam ediyordu:

-Fatih Bey, 1989’da Özal’ın iznine kadar patrikhanemizi yapamadığımız gibi, patrik seçimlerinde de ambargo vardı...

-Nasıl?

-Bir patrik seçileceği zaman adayların listesini Ankara’ya gönderiyorduk. Bazı isimler çiziliyordu. Geri kalanlar içinden seçebiliyorduk. Rahmetli Özal bunu da kaldırdı. Hiçbir ismi çizdirmedi. Dedim ya, büyük bir demokrattı. Sonra ben patrik seçilince ziyaretine gittim. Şükranlarımı sundum. Bana, “Patrik Hazretleri, verdiğim karar yüzünden çok eleştirdiler beni. Ama olsun, hayatta doğru bildiğini yapmak erdemdir” dedi. Sarıldım Sayın Cumhurbaşkanımıza..

Haberin Devamı

Evet, geriye doğru bakınca demokrasi tarihimizin ne kadar yaralı bereli olduğunu anlıyoruz.

Hataları, saplantıları, korkuya ayarlı yasakları ne kadar net görüyoruz.

 Ve ister istemez soruyoruz:

-Onu yasakladın, bunu sansürledin, kitapları topladın, düşünceyi suç saydın da ne oldu?

Cevabı en yüksek sesle verelim:

-Kendi tarihinden koptun. Dünyadan uzaklaştın. Serpilip gelişemedin. Üzerindeki insan zenginliğini, kültür ve inanç renklerini, özgür düşünceyi, mizahı kuruttun hepsi bu...

Tarihten bir ders çıkartmak istiyorsak eğer;

Tarihin geçmişte kalmış birtakım olaylar zinciri değil;

Tam tersine, geleceğe doğru yaşayan bir ders olduğunu kavramak gerekiyor.

Haberin Devamı

İKİNCİ YAZI:

Kıtalararası Uludere fırtınası

ULUDERE katliamı üzerinde kıtalararası bir fırtına koptu.

Önce bir gazete iddiayı ortaya attı.

Dedi ki:

“Uludere katliamının ilk görüntülerini Pentagon verdi.”

Obama yönetimini zor durumda bırakacak bir haberdi bu...

Seçim öncesi “derin bir sızdırma”ydı bu...

Beyaz Saray net bir açıklama yapamadı.

Şimdi “Acaba” diyorum;

“ABD seçimlerine az bir süre kala muhalefet bu katliamı Obama yönetimine karşı kullanabilir mi?”

Böyle bir kuşku mu var?

-Yani?

-Yani muhalefet Obama yönetimine, sen masum insanları öldürtüyorsun diye bir soru sorsa, araştırma istese... Ya da buna hazırlansa. Obama yönetiminin yapacağı şey ne olurdu?

Haberin Devamı

Söz konusu gazete muhafazakâr ve Cumhuriyetçilere yakın. Bu anlamda sızdırılan haber Obama’yı sıkıştırdı.

Beyaz Saray ise;

“Görüntüler bizden gitmiş olabilir ama analizi biz yapmadık” diyerek bombalamayla bir ilgisi olmadığı türünden mesajlar veriyor.

Bunun ötesinde;

Elbette Türk Genelkurmayı’nın açıklamasına güveneceğiz. Ama diyelim ki benzeri görüntüler sonradan Pentagon’dan da geldi... Ne fark eder.

İlk görüntü kimden gelirse gelsin, zaten bunun adı “istihbarat paylaşımı” değil mi?

Önemli olan o görüntülerin analizini kimin yaptığı ve bombalama kararını verdiğidir.

Meselenin aslı gitti, görüntüleri ilk kimin verdiği tartışılıyor.

ÜÇÜNCÜ YAZI:

Haberin Devamı

19 Mayıs’tan bana kalan o fotoğraf

BAKIN bu fotoğrafa;/images/100/0x0/55ea601af018fbb8f87bded9

Ne çok şey anlatıyor...

İçine yuvarlandığımız kamplaşmaların enerjimizi nasıl tükettiğini anlatıyor.

Türbanlı, başörtülü, başörtüsüz. Laik-antilaik.

-Terörle mücadelede, iki bacağı kopmuş oğlunu GATA’da ziyarete giden annenin başörtülü diye içeri alınmadığı o günler acılı değil miydi?

-Kapıdan dönen o anneyi hissettik mi?

Peki ne oldu şimdi. Orduevlerinde o yasak kalktı...

Bu fotoğrafın bir mesajı var.

Dini ve Mustafa Kemal’i siyaset için kullanarak karşı karşıya getiren kurnazlara  karşı o fotoğraf diyor ki:

“Biz gençlik olarak artık bunu yemiyoruz. Ne dini siyaset için kullananı, ne de Mustafa Kemal’i kendi partisinin amblemi gibi gösterenleri artık yemiyoruz.”

Kimse diğerinden korkmasın.

Kimse diğerinin inancı ve düşüncesi üzerinde mahkeme kurmasın.

Ve artık çok iyi biliyoruz ki;

Özgürlük aşkla doğar, saygıyla büyür...

Yazarın Tüm Yazıları