Bir golün anatomisi

MARATON’daki “del piero”yu beklemeden, maç bittikten hemen sonra Galatasaray’ın attığı dördüncü golü yeniden seyrettim (kayıt özellikli dekoder sistemine şükranlarımı sunarım!)

Haberin Devamı

Maçı özetlerden seyredenler, Galatasaray’ın golünde Servet’in uzun topunu Arda’nın sol açıkta önüne indirmesini, rakip defans elemanını ekarte etmesini, topu Baros’a çıkartmasını ve Baros’un da golü bulmasını gördüler.
* * *
Ancak golden önceki olaylar, güzel futbol oyunu PES (Pro-Evolution Soccer) estetiğinde gelişti.
Akıllı cihaz “del piero ağbi” gol raporunu şöyle çıkardı: 10 pas, 45 saniye.
Ben de 10 temas saydım.
Şöyle: Kayserispor, duran top peşinde Galatasaray yarı sahasına çıkmış.
Top Leo Franco’da kalıyor. Ayakla, orta saha çizgisinin sağında bekleyen Aydın’a yolluyor topu.
Aydın kontrol edip uzun pasla sol açıktaki Arda’ya yolluyor.
Arda, Topal’ı görüyor ve top şu hatta geziyor: Topal-Sarp-Servet-Topal-Aydın-Sarp-Servet-Arda-Baros.
Elano’nun saatte 121 kilometre hızla giden şutunun gölgesinde kalmış gibi duran gol, Galatasaray’ın bu sezon yaşadığı olumlu değişimin pek çok işaretini taşıyordu. Özet görüntünün zararı da var; mesela bu işte...

Haberin Devamı

Futbolik için sabah reçetesi

ATİLLA Gökçe ve Öztürk Pekin, Lig TV’nin bu sezonki “Günaydın Futbol” ekibi. Öztürk Ağbi’nin sözlük ciltleriyle çıktığı dönemde de, Lig TV’nin tatlı hanımefendileri sunduğu dönemde de, Halil Özer’in çıktığı dönemde de “Günaydın Futbol” seyircisiydim.
Sabah 10.00’da, saat 07.00’den itibaren haber kanallarını gezmiş biri olarak “Günaydın Futbol”a dönmeyi, geçmiş ve yaşanacak günün genel hatlarını öğrenmeyi severim.
Bu seneki ekip, sağlam takipçisi olduğum programın çizgisini çok yükseltti.
Mütevazı insanlardır, (mesela yazının bu bölümünü okumazlar şimdi) sadece futbolu değil bütün sporları kucaklarlar.
Yani sabah sabah Atilla Gökçe ve Öztürk Pekin gibi iki deneyimli gazeteciden gündem almak büyük lükstür.
Liverpool’un meşhur “You’ll Never Walk Alone”unun Türkçe sözlerini okurken gözleri nemlenecek kadar tatlı insanlardan söz ediyorum burada.
Haberiniz yoksa da olsun.

Yılın hit şarkısı: Nevizade Geceleri

ORTASINDA bir yerde, coşmaya hazır seyirciyi “Şşşşşşş” diyerek sakinleştiren, tanıdık bir melodiye ve “romantik/isyankar” diyebileceğimiz tarzda sözlere sahip güzel bir beste bu yılın hit şarkısı Galatasaray tribünlerinde: Nevizade Geceleri.
Bir süredir icra ediliyordu fakat bu sene patladı.
Genellikle bu konularda “uyuz” tavrıyla tanınan Numaralı Tribün neredeyse Eski Açık’a not yollayıp “istek” yapacak.
O kadar tuttu.
Bu işin güzel tarafı G.Saray tribününde.
Kötü taraf ise yaklaşan Beşiktaş derbisi öncesinde yapılan o “musalla taşlı” çirkin tezahürat.
Öncelikle ayıp.
Sonra ne gerek var?
3-1 öndesin, 4-1 ufukta belirmiş.
Güzel ve gerilimden uzak oynayan takımını geriyorsun öncelikle.
Bir daha sorayım: Ne gerek var, ayıp olmuyor mu?
Taraftarın sorumlulukları başkan Adnan Polat’ın çok haklı olarak vurguladığı resmi lisanslı ürünleri almakla, maça gelip gitmekle bitmiyor.
Elano’ya verilen parayı, Keita’nın primini öde diyen yok taraftara.
Ceza getirmesin, takıma gerilim yüklemesin yeter.
Her şey iyi giderken taraftar da taşın altına elini sokmalı.
İstek parçam belli, bu sebepten uzatmıyorum...

Yazarın Tüm Yazıları