Bir genç kızın kader anı

İZMİR Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’la Konak Meydanı’na bakan odasında sohbet ediyoruz.

Haberin Devamı

Geniş pencereden güzel bir İzmir manzarası görünüyor.

Odanın her tarafına, görevini yapmış bir insanın psikolojisi yayılmış.

Zaten binadan girdiğiniz andan itibaren, İzmir Emniyeti’nin bütün personelinde aynı duyguyu seziyorsunuz.

Emniyet Müdürü, üç cinayetin belki de en dramatik ayrıntılarından birini anlatıyor.

Bir genç kızın kaderinin değiştiği anı.

Veya alın yazısının tecelli ettiği çok hüzünlü bir sahne gözünüzün önünden akıyor.

¡ ¡ ¡

İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencisi Ayşe Selen Ayla, o meşum akşam, okulun yakınındaki bir alışveriş merkezinde erkek arkadaşı ile buluşmak üzere randevulaşmış.

Gidip orada bir kafeye oturup beklemeye başlamış.

O sırada arkadaşı aramış ve anneannesinin bir sorunu nedeniyle gelemeyeceğini söylemiş.

Haberin Devamı

Bunun üzerine genç kız “Peki o zaman ben de beklemeyip gideyim” deyip dışarı çıkmış.

İşte alın yazısının değiştiği veya değişmediği an buydu.

Dışarı çıkıp tenha sokakta yürürken, arkasından yaklaşan o adam, silahı başına sıkar.

Düşünebiliyor musunuz, arkadaşının anneannesinin sorunu çıkmasa ve genç kızla buluşmaya gitse, belki de hayatının akışı tamamen değişecek.

Sizce bu nedir?

Alın yazısı mı?

Yoksa genç bir kızın alın yazısının silindiği an mı?

¡ ¡ ¡

Biz bunları konuşurken, özel kalemi haber veriyor.

O genç kızın okuduğu üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem Demirtaş, Rektörü Prof. Attila Sezgin ve Öğrenci Konseyi Başkanı Ahmet Gökhan Altun geliyor.

Arkadaşlarını öldürdüğü iddia edilen kişiyi bu kadar kısa sürede bulduğu için Emniyet Müdürü’ne teşekkür ediyorlar.

Dokunaklı bir sahneye tanık oluyorum.

Sonra gazetecilik tecessüsüm beni dürtüyor ve sorular başlıyor.

O özel güvenlik kamerasında sanığı nasıl teşhis ettiniz, görüntüde başka kimse yok muydu?

Hayır yoktu. O saatte o civarda başka kimse yoktu.

Kızdan aldığı eşyayı neden plastik torbaya koymuş?

“Onun çantasına koyarsam şüphe çekerim. Elimde kadın çantası ile şüphelenebilirlerdi” dedi.

İlk ipucunu nerede ele geçirdiniz?

Haberin Devamı

Çaldığı telefonu hemen bu binanın yakınındaki bir sokakta satmaya kalkmış. İlkinde dükkân sahibi kimlik kartını sormuş. Vermeyince o da telefonu satın almamış. Ancak ikinci dükkânın sahibine “Kimlik kartımı yarın getiririm, size cep telefon numaramı vereyim” deyip ikna etmiş. O da almış. Böylece ismini tespit ettik.

Bodrum’a gittiğini nasıl öğrendiniz?

Adını tespit edince iş kolaylaştı. Otobüs şirketlerinden nereye gittiğini tespit ettik.

(Bu arada yakalanmasını sağlayan çok önemli bir bilgiyi veriyor ama bunu yazmamamızı istiyor.)

Bodrum’da müdahale etmeniz için savcı kararı gecikmiş, neden?

Daha önce Bodrum’da bir vukuatı varmış. Silahı 21 Nisan günü orada bir restorandan çalmış. 25 tane de mermi çalmış. Aynı restorandan bir de laptop çalmış. Dolayısıyla Bodrum Savcılığı da arıyormuş. Onu hallettik. Yani özel bir gecikme söz konusu değil.

Haberin Devamı

Tabii bu olay İzmir açısından çok önemli bir gerçeği de ortaya çıkardı. İzmir’in henüz Mobesa sistemi yok.

Buna karşılık Bodrum’un varmış ve Bodrum’daki kayıtlar geriye yönelik incelendiğinde, sanığın orada yaptığı hırsızlık olayına ait görüntüler de ortaya çıkarılmış.

İzmir’de Mobesa yok, ama Emniyet iyi çalıştı ve anladığım kadarı ile Türkiye’nin her yerinden kutlama mesajları almışlar.

¡ ¡ ¡

Ortaya çıkan bir başka gerçek daha var.

İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün hemen arkasındaki sokakta, bir “ikinci el telefon pazarı” var.

Uyanık bir dükkân sahibi sanığın kimliğini görmediği için satın almamış.

Ama böyle olaylarda ikinci el satıcılarının Emniyet’le daha sıkı bir işbirliği yapmasında yarar var.

Haberin Devamı

Sanığa hakları okunurken doğal olarak, “Konuşmama hakkı bulunduğu” da söylenmiş.

Bunu işitince “konuşmayı” kesmiş.

Ne hâkimle, ne savcıyla ne de emniyet yetkilileri ile konuşuyormuş.

Ama eldeki deliller çok güçlü olduğu için endişeleri yok.

Neticede İzmir, 3 günlük bir kâbustan sonra normale dönmüş durumda.

Hayat bütün keyfiyle devam ediyor.

Sokaklar ve restoranlar yine doldu.

Yazarın Tüm Yazıları