Bir de bizim Mardin’e bakın

KRİZ, yoksul insanları öyle bir noktaya getirdi ki, bölgemizde 7 yaşındaki kız çocukları önce evlatlık alınıyor, 13-14 yaşına gelince de evlatlık alan aile onu oğluyla imam nikáhı ile evlendiriyor.

Bu örf ve ádetlerimizden kaynaklanan bir olay değildir. Krizin ve yoksulluğun, halkın kendi öz çocuğuna bakamayacak derecede olduğunun bir kanıtıdır.

Bu krizin bir yüzü... Daha önemli boyutu ise sağlık sorunu.

10 ilçesi, 583 köyü ve 1 milyona yakın nüfusu olan Mardin'de bir tek anestezi uzmanı yoktur. Bu nedenle ilimizde çok önemli ve hayati tehlike arz eden ameliyatlar yapılamıyor. 230 tane ambulans satın alıp Ankara sokaklarında gövde gösterisi yapan Sağlık Bakanlığı ne yazık ki, Mardin'e bir tane anestezi uzmanı gönderemiyor.

Sorunlarımız anlatmakla bitmez. Göç olanca hızıyla sürüyor. İşsizlik gençleri bunalımlara sürüklüyor; intiharların, cinnetlerin ardı arkası kesilmiyor. Zaten can çekişen hayvancılık sizlere ömür. Köyde açlıktan öleceğime büyük şehirde boğulurum düşüncesi gittikçe ağırlık kazanıyor. Hani köykent projesiyle köylerimize dönecektik? Birbirimizi kandırmayalım, kimse köye falan dönmez. Neden mi? Size bir örnek vereyim:

Mardin Derik'e bağlı bazı köylerimizde yol yok, su yok; insanlar ‘‘Duvar dibinde umut’’ arıyor. Kendi imkánlarıyla yaptıkları gölete yağan yağmur sularından su içiyorlar. Köylü; bu göletten biz içiyoruz, hayvanlarımız içiyor. Bu manzarayı izlerken insanlığımızdan utanıyoruz, diyor.

Başbakan Ecevit ise sürekli, Atatürk'ün ‘‘köylü milletin efendisidir’’ sözünü hatırlatıyor. Kalkınmanın köylerden başlatılması gerektiğini savunuyor. Köykent projelerinden bahsediyor. Diğer taraftan da milletin efendisi olması gereken köylüyü hayvanlarla aynı tastan sudan içerken göremiyor.

Allah aşkına, siz olsanız köyünüze geri döner misiniz?

Muharrem DOĞAN-MARDİN

Varlıklılar ve varlıksızlar


‘‘Bulanık zamanı bir daha ele geçmez fırsat sayan, eski batakçı, çiftlik ağası ve elinden gelse teneffüs ettiğimiz havayı ticaret metaı yapmaya yeltenen gözü doymaz vurguncu tüccar ve bütün bu sıkıntıları politik itiraflar için büyük fırsat sayan, hangi yabancı milletin hesabına çalıştığı belli olmayan birkaç politikacı, büyük bir milletin hayatına küstah bir surette kundak koymaya çalışmaktadır.’’

(Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün 1942'de Varlık Vergisi'yle ilgili kanunun Resmi Gazete'de yayımından 11 gün önce yaptığı konuşmadan.)


Don!



MHP İzmir Milletvekili Yusuf Kırkpınar (Kendisi aslen Erzurum-Aşkalelidir), ‘‘Hacca gidenler ihram içine don giyemiyor’’ dedi. Böylelikle yeni bir tartışma konusu yarattı. Ve biz de tartışıyoruz. Güler misin ağlar mısın? Ekonomi dibe vurmuş, sistem çökmüş, binlerce kişi işsiz kalmış, kime ne? Hele ki milletvekilini bunlar ne ilgilendirir! Sayın Kırkpınar, merak ettiği ve çok önemli bulduğu ‘‘don’’ konusu için hiç endişelenmesin. Çünkü yakında ülke olarak giyecek donumuz bile kalmayacak, böylece ‘‘don’’ sorunu da kendiliğinden çözülmüş olacak. Hepimiz mutlu ve sorunsuz vatansever vatandaş olarak yaşayacağız.

E.Emre DOĞAN-ANKARA


Neyi inkár ediyorsunuz?



YASALARA aykırı olduğu için ilaç firmaları reklam yapmıyorlar, durum böyle olunca saman altından doktora küçük (!) hediyeler dağıtılıyor. Bunların hepsi yıllardan beri bilinir; alan da satan da memnun olduğundan sorun çıkmaz.

Buradan firmalara çağrıda bulunuyorum: Tüm ilaç firmaları ortaklaşa olarak bir web sitesi hazırlasa, her firmanın ilaçları, tanımları, yan etkileri bu siteye kaydedilse, insanlar doktorun yazdığı reçetedeki ilacın ismini web sitesine yazdığında muadil ilaçların fiyatları, yan etki bilgilerini görebilse... Firmaların doktorlara verdiği haraç ve rüşvet, ilaçlara indirim olarak yansıtılsa... Hatta isteyenler online olarak kredi kartıyla ilaç alabilse... Bence çok güzel olur. Böylece doktorlar aracılık yerine şerefleriyle mesleklerini yapabilirler.

Ayberk EKESAN-İSTANBUL

HEKİMLERE Nataşa ikramı doğrudur. Bu tam bir soygun ve sömürüdür. F...... adındaki pahalı bir ilacı yazan 80 doktoru eşleriyle birlikte geçtiğimiz yaz firma Uzakdoğu seyahatine götürdü. Firmanın kayıtlarını defterdarlık incelerse bu olay ortaya çıkacaktır.

Fevzi TÜRKEŞ-İSTANBUL


‘Seve seve’ fiş


TV'deki işadamı 'filanca tarihte % 30 indirim yapıyoruz, seve seve Türkiye' diye konuşuyor. Gerçekten öyle mi? Çok basit birkaç konuda örnek vereyim: Kimi ünlü restaurantlarda fiş isterseniz size üç önceki zorunlu Z raporu fişini verirler. Bağdat Caddesi'ndeki ünlü tatlıcı, fiş istediğinizde sizi gözleri ile döver. Çok basit, sinema biletleri bile anlaşılmaz durumda. Size gönderdiğim fişlere lütfen bakın; bir gün ara ile karşılıklı iki sinema bileti... Birinde bilet 2 milyon; bilgisayar çıkışında 6 milyon... Diğerinde 2 milyonluk bilet mühürle 6 milyon yapılmış; bilgisayar çıkışı gene 6 milyon... Fiş vereceklerin hali mi kalmadı? Medyaya görev düşüyor; dükkan sahibi için 'seve seve fiş verelim', tüketici için de 'alalım' kampanyası açılmasına ne dersiniz? Bülent DEMİRDURAK / İSTANBUL

Granitiniz noksan kalsın


ÜLKENİN içinde bulunduğu ve inkar edilmez kriz halen devam ederken devletin gereksiz harcamaları da sürüyor. Örnek; Bağdat Caddesi'ndeki 'Tarım ve Köy İşleri İstanbul İl Müdürlüğü'nün iki katlı binasına üç günden bu yana granit kaplanmaktadır. Bakan Prof. Hüsnü Yusuf Gökalp'in haberi var mıdır? Varsa, halkın tepkisini görmüyor mu? Gürel TANDOĞAN-CADDEBOSTAN

MESAJ



SÜLEYMAN Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi'nden bir grup öğrenci haykırıyor: Okulumuzda 7 bölümde 4 bin kadar öğrenci eğitim görüyor. Derslerimizin çoğunu Mehmetçik denilen blokta yapıyoruz. Bu binanın 3 kapısı var, fakat 2'si nedense sürekli kapalı. Binlerce öğrenci tek kapıdan girip tek kapıdan çıkmak zorunda kalıyor. Yarın bir deprem olsa, yangın çıksa bizler birbirimizi ezerek mi binadan kaçacağız? Binadaki iki kapının da açılmasını istiyoruz.

SOSYAL Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Erzurum İl Müdürlüğü ‘‘Bir örümcek ağını da sen temizle’’ adı altında bir kampanya başlattı. Kampanyanın amacı, kurumlarının yuvalarında kalan yetim ve öksüz çocuklara kitap sevgisini aşılamak. Siz de buna katkıda bulunabilirsiniz. Kitaplarınızı Erzurum Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Vilayet Konağı adresine gönderebilirsiniz. İrtibat için: (0442 234 15 41).

ÇORLU'da çok güzel bir Uğur Mumcu parkımız vardı. Belediye başkanı önce bu parka büfe adı altında çay ocağı izni verdi, bu yetmiyormuş gibi şimdi de yanına bir kahvehane yapılıyor. DSP'li bir belediye başkanının Uğur Mumcu'nun adını taşıyan bir parkı yok etmesi çok üzücü. Buna kim dur diyecek? Aydınlık yolda ışık tutan bir kişinin adını yaşatalım. Eğer yaşatmak istenmiyorsa parkın adını değiştirelim.

Ahmet ÜSTÜN-ÇORLU

DON!...MHP İzmir Milletvekili Yusuf Kırkpınar (Kendisi aslen Erzurum, Aşkalelidir), ‘‘Hacca gidenler ehram içine don giyemiyor’’ demiş. Güler misin, ağlar mısın? Milletvekilinin uğraştığı konuya bakın. Sayın Kırkpınar 'don' hiç endişelenmesin. Çünkü yakında ülke olarak giyecek donumuz bile kalmayacak, böylece 'don' sorunu da kendiliğinden çözülmüş olacak. Hepimiz mutlu ve sorunsuz vatansever vatandaş olarak yaşayacağız.

E.Emre DOĞAN-ANKARA

ERZURUM ÇEK
'in yetim ve öksüz çocukları, ‘‘Bir örümcek ağını da sen temizle’’ kampanyasıyla kitap bekliyor. 'Erzurum Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Vilayet Konağı-ERZURUM' adresi ile temas edebilirler. (0442-234 15 41)

İSTANBUL Şehir Hatları vapurlarında özellikle cam kenarlarında yağmur yağınca, yolcuların üzerine şakır şakır sular damlıyor. Bir önlem alınamaz mı?

Deniz PALA-İSTANBUL
Yazarın Tüm Yazıları