Bir büyük hedef için...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Hani laikliğe karşı değillerdi? Hani Türkiye'de de İsviçre'deki gibi laiklik olsun istiyorlardı? Hani ‘‘Asıl laik olan biziz’’ diyorlardı? Hani kendilerini ‘‘laikliğin teminatı’’ diye takdim ediyorlardı?

Laik cumhuriyetin altına yerleştirdikleri dinamit lokumlarının sökülüp atılacağını anlayınca yüzlerindeki maskeyi indirmekten başka çare bulamadılar.

Önceki gün Beyazıt Camii'ndeki öğle namazından sonra, üzerinde Arapça sözler yazılı yeşil bayraklar açarak attıkları laiklik aleyhtarı sloganlar, asıl maksatlarını artık saklayamadıklarını ortaya koydu.

Aksi söz konusu olsa, yani laik cumhuriyetle kavgaları olmasaydı, ‘‘8 yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitim'' projesini desteklemezler miydi?

Nitekim manzara açık:

Bugün Türkiye'de imam hatip liseleri bünyesinde 601 adet ‘‘orta kısım'' var. Gürültü, daha doğrusu sekiz yıllık kesintisiz eğitime itiraz sadece bu kesimden çıkıyor. Öteki meslek liselerinin bünyesinde 432 adet, genel liselerden bazılarının bünyesinde ise 982 adet orta kısım var. Kısaca tam 1414 adet daha böyle okul mevcut. Ama hiçbirinden ‘‘sekiz yıllık temel eğitimin kesintisiz olması yanlıştır'' diye bir tek kelime çıkmıyor.

Çıkmıyor, çünkü o okullarda görev yapan öğretmenlerin, oralarda okutulan öğrencilerin veya o öğrencilerin velilerinin laik cumhuriyete karşı bir kötü niyetleri yok.

Dahası... Tüm ileri ülkelerde uygulanan eğitim sistemi şimdi hükümetin getirdiği tasarıdaki temel esası benimsiyor. Yani ister 8, ister 9, ister 11 veya 12 yıllık zorunlu temel eğitim uygulansın... Tüm ülkeler, zorunlu temel eğitim döneminde çocuklarına önce kendi anayasal sistemlerini ve rejimlerini benimseten bilgileri veriyorlar. O bittikten sonra da, ‘‘neye yeteneğin varsa, o konunun okuluna git'' diyerek çocuğun önünü açıyorlar.

Türkiye'de yapılmak istenen de aynı bu olduğu için hükümetin getirdiği proje, hayati derecede önemlidir.

Bundan daha önemli ve daha iyi olan husus, hükümetin bu projeyi ‘‘ortaokullar liselere mi bağlı kalsın yoksa ilkokulla mı bütünleşsin?'' gibi bir sorunun dar açısından değil, büyük bir eğitim reformunun bir parçası olarak ele almış olmasıdır.

Nitekim Ankara'dan gelen bilgiler, lüks tüketim maddeleri üzerine, geliri eğitim hamlesinde kullanılmak üzere vergi konarak bu büyük projenin gerektirdiği kaynağın yaratılacağını, bunun sonunda bütün öğrencilerin bilgisayarlı eğitim olanağına kavuşturulacağını, her öğrencinin laboratuvarlı dil öğrenimi yapabileceğini ve sınıflardaki öğrenci sayısının 25'e (uluslararası standatlara) indirileceğini ifade ediyor.

Bunların hepsi çok önemli hedefler.

Bu kadar büyük ve kapsamlı bir reform için bu ulus seve seve fedakârlık yapar. Nitekim Kurtuluş Savaşı'nın en umutsuz günlerinde tüm varlığının yüzde 40'ını götürüp gözünü kırpmadan devlete veren de bu ulustur.

Yazarın Tüm Yazıları