Bir başka olan memleketimden erkek manzaraları...

Bektaşi-vari bir Temel fıkrası vardır sürekli anlatılan.

Haberin Devamı

Ramazan’da bir İngiliz turist grubu, Karadeniz kıyısındaki kahveye gelmiş. Çaylarını içerken sigaralarını tüttürmeye başlamışlar.

Sigarasızlıktan ve çaysızlıktan başı dönen oruçlu Temel bunların yanına gitmiş, “Dininizin kıymetini bilin” demiş.

Ben de başta “artık burada yaşanılmaz” diyen tüm mutsuzlara 2007’nin son gününde “Ülkenizin kıymetini bilin”demek istiyorum.

Çünkü gerçekten “bir başkadır benim memleketim” diye düşünüyorum.

Yıllar önce Kore’nin devlet radyo ve televizyon kurumunun genel müdürü ile Seul’de sohbet ediyordum. Adam övünerek şöyle dedi:

-Amerikan dizilerini o kadar güzel Koreceleştiriyoruz ki, bunlar orijinallerinden daha iyi oluyor!

Dün AB Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz Demiralp’in Orhan Pamuk’un aldığı Nobel hakkındaki görüşlerini gazetelerde okurken, bu Koreli televizyon yöneticisini hatırladım.

 

Haberin Devamı

Nobeli çevirmen mi almalıydı?

 

Özetle şöyle demiş Demiralp:

-Türkçesi kötü Orhan Pamuk'un. Teknik bir değerlendirme yaparsam, Nobel verenler İngilizce yerine Türkçe’sini okusalardı ne düşünürlerdi bilmiyorum.

Bir başka deyişle “Nobel aslında Orhan Pamuk kitaplarını çevirenin hakkıydı” mı demek istemiş acaba bu seçkin diplomatımız?

“Bütün kadınların doğum günlerini hatırlayan ama doğum yıllarını hatırlamayan kişiye diplomat denilir” diye bildiğimize göre, Sayın Demiralp’ın “Nobel çevirmene verilmeliydi”yi doğrudan söylemesinin mümkün olmadığını düşünmemiz gerekiyor.

Neyse… Bizim diplomatlarımız neden Kıbrıs’a herhangi bir dilde 30 yıldır çözüm üretemediklerini araştırmak yerine, Nobel’li tek Türk’ün başarısına takıldıkları için de bir başkadır benim memleketim.

Dün gazetelerde, Beylikdüzü'ndeki bir caminin imamının “çalışan kadınlar” üzerine verdiği vaazdan alıntılar da vardı. Bu imam da özetle şöyle demiş cemaate:

-Ben diyorum ki, karılarınızı çalıştırmayın. Çalıştırırsanız günaha girersiniz. Erkeğin tek nefsi var ve buna hâkim olabiliyor. Halbuki kadının dokuz nefsi var, hangisine hâkim olsun? Çalışan kadın işyerinde nefsine hâkim olamaz.

 

Haberin Devamı

Kadının kaç nefsi var?

 

Kadınların nefislerinin sayısı üzerine sayısız çeşitlemeler yapıldığını biliriz.

Bunlar din adına yapıldığında gerçekten çok rahatsız edici oluyor.

Oysa kadınları din adamları yerine “dünya adamları” irdelediğinde, bunu olgunlukla karşılayabiliyoruz. Çünkü dünya adamlarının cennetleri de cehennemleri de bu dünyadadır.

Örneğin ünlü dünya adamlarımızdan Reha Muhtar dün Vatan’daki köşesinde kadınları “erkeklerle yönelik tavırları”na göre beş bölümde kategorize etmişti. Bunlar sırasıyla şöyleydi:

-O sırada sevgilisi ya da eşi olmayan kadınlar/Sevgilisi ya da eşi olup, mutlu olmayan kadınlar/Evlenmeye hazır hisseden kadınlar/Bir ilişkiden yeni çıkmış kadınlar/Takılmak için takılan kadınlar…

Haberin Devamı

Akıllarını kadınlara takmış erkekler isterse din adamı isterse dünya adamı olsunlar, kadına bakışlarının özünde ne olduğunu Reha Muhtar’ın “Takılmak için takılan kadınlar” hakkındaki düşüncelerinden anlayabilirsiniz… Özetleyelim:

 

Reha Muhtar’ın kadını

 

-Her erkeğin rüyası “hoş vakit geçirmek için takılan kadın”dır.. Erkek her kadına “özgür olmak lazım, hayatı yaşamak lazım” gevezelikleriyle yaklaşır... Böyle kadınları buldu mu mutludur... Genelde barlarda, müzikle sound edilmiş alkollü ortamlarda, bu kadıncıklar belirir... Boktan bir gece geçirilir... Esas berbat tarafı sonrasıdır... Ertesi hafta aynı kadıncığı başka erkeğin yanında yine fazla samimi görürsün... “Ulan benimle olduğu gibi bununla da yatıyor, kesin bu” dersin... Sonraki hafta başkalarıyla görürsün... Bir sonraki hafta, bir sonraki hafta... Turnike sistemini hissedersin...

Mülkiyet hakkı mı?

Haberin Devamı

Görüldüğü gibi kimse “erkeğin kaç nefsi var” sorusunun cevabını içtenlikle aramaz. Sadece erkeğin kadın üzerindeki mülkiyet hakkı ve erkeğin onuru düşünülür.

Acaba hoş vakit geçirmek için takılan erkekleri başka kadınlarla gören hoş vakit geçirmek için takılan kadınlar da, “Ulan benimle olduğu gibi bununla da yatıyor, kesin bu” diye düşünmezler mi?

Bir atasözümüzü hatırlatarak kadına bakış açımızı vurgulayalım mı?

-Erken kalkmayan avrat, söz dinlemeyen evlat ve mahmuzla gitmeyen at kapında varsa kaldır at.

Yılın son gününde siz sayın okurlarımın kadın-erkek eşitliğine inandığınız düşünerek, hepinize mutluluklar diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları