Bilmece mi, hukuk mu, adalet mi?

EVET, hangisi? Vatandaş olarak Ağca olayında ne diyeceğimizi, ne yapacağımızı şaşırdık. Sadece bizler değil, bu ülkeyi yönetenler de şaşırdı. Adamı tahliye ettiler, Adalet Bakanı dahil hiç kimse neler olduğunu ve bundan sonra neler olacağını bilemiyor.

Tahliye neye göre yapıldı? Hukukçu değiliz ama hukukçular bile anlaşamıyor, her kafadan ayrı ses çıkıyor.

Avukatlar, hákimler, savcılar, herkes şaşkın!

Ortada bir tahliye işlemi var, hiç kimse süre konusunda uzlaşamıyor.

Ağca’ya kıyak mı yapıldı?

Biz bunun örneklerini geçmişte de yaşadık. Nice şahıslar cezaevlerinden kaçırıldı, hatta "yanlışlıkla" tahliye edildi. Tahliye kararı verenler daha sonra "pardon" dediler ama iş işten geçmişti.

"Yanlışlıkla" tahliye edilenlerin bazıları ortalıktan kayboldu, bazıları ise yeniden yakalanıp içeri atıldı.

***

Karşımızda adalet ve hukuk değil, adeta bir bilmece var.

Bilmeceyi çözecek bir babayiğit aranıyor, bulunamıyor!

Elimde Saygı Öztürk’ün kitabı: "5-6-2 Tamam Reis. Kırcı, Ağca ve Bir Dönemin Cinayetleri." (Ümit Yayıncılık)

Kitabın sonunda çeşitli cinayetler işleyen ve cezaevinde bulunan bazı ülkücülerin tahliye tarihleri yer alıyor:

"Mehmet Ali Ağca: Kartal özel tip cezaevinde yatıyor. 11 Ocak 2014’te çıkacak."

Dün bu bölümü okuyunca Saygı’ya sordum: "Sen bu hesabı kime yaptırıp kitabında yazmıştın?"

Yanıtı: "Şimdi Yargıtay üyesi olan Suat Ertosun benim dostumdur. O zaman Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürü idi. Kendisinden rica etmiştim, hesapları savcılara ve Yargıtay’daki ilgili uzmanlara Ertosun yaptırmıştı. Ağca’nın bütün dosyalarını incelediler. Hatta bu işlem epeyce de zaman almıştı."

Şimdi Adalet Bakanı dosyayı yeniden Yargıtay’a gönderip soracakmış! "Biz bu adamı doğru mu tahliye ettik, yoksa yanlış mı yaptık?"

Eğer Yargıtay’dan "Yanlış yaptınız, daha şu kadar yatması gerekir" kararı çıkarsa, size şimdiden müjdeyi vermek isterim ki, Mehmet Ali Ağca’yı bir daha bulup cezaevine göndermek birazcık zor olabilir!..

Çünkü tam o aşamada beyefendi yurtdışında bir yerlerden hepimize seslenip el sallar ve "Ceeee, ben buradayım. Türkiye’ye en iyi dileklerimi gönderiyorum. Kendinize iyi bakın" diyebilir!

Bir "hukuk devleti ve adalet kavramı" düşünün ki, insanların cezaevinden tahliye tarihi bile kargaşa yaratıyor.

Bir "hukuk devleti" düşünün ki, yargı sistemine Adalet Bakanı bile güvenmiyor.

Çıkardıkları yasalar karmakarışık. Uygulamaların bir bölümü tümüyle yanlış. Bazen adamına göre muamele yapılıyor. Yargı mensupları bile çaresiz. Rahşan affı olmuş, bilmem ne affı çıkarılmış, herkesin kafası karışık.

Üstelik siyasi iktidarın eli ve gücü, yargının tam içinde ve göbeğinde!

Dahası, adam dün GATA’ya geldi ve bir saat içerisinde "askerlik yapamaz" raporu almayı başardı. Pazar günkü yazımda aynen şöyle demiştim:

"Yarın GATA bu katili muayene edecek ve askerliğe elverişli olup olmadığına ilişkin rapor verecekmiş. Askerliğe elverişli değildir raporu verilip tümüyle özgür kılınırsa hiç şaşmayın!"

Yani bir tek konu çıksa da, ben yanılmış olsam!

***

Türkiye’nin seçkin bir gazetecisi olan Abdi İpekçi’yi öldüreceksin, cezaevinden kaçacaksın, gasp yapacaksın, sonra toplam 5.5 yıl yatıp tahliye edileceksin! Vay anasını!..

Böyle bir adalet anlayışını, böyle bir hukuk sistemini hiç kimsenin aklı almaz. Bunu hiçbir vicdan kabul etmez.

Üstelik "askerlik yapamaz" raporunu da bir saat içerisinde eline verdiler. (Herhalde ciddi bir hastalığı vardır. Onu da derhal açıklamalarını bekleyeceğiz.)

Başına devlet kuşu kondu diye bunlara derler!

Adalet Bakanı dün akşam Bakanlar Kurulu sonrasında konuştu: Yargı bağımsızmış, tahliye kararını yargı vermiş, Ağca dosyası karmaşıkmış. Bakan bey tahliye hesabını Yargıtay yeniden incelesin diye bugün yazılı emir verecekmiş!

Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra!

Başarılar dilerim!
Yazarın Tüm Yazıları