Bez bebek

Klavye ağır geliyor bugün bana.

Yazasım mı yok...

Haberin Devamı

Tuşlar mı bi ton yoksa.

*

G.A. diyoruz ona, kısaca.

Gözüne bant atıyoruz.

Ki, koruyoruz onu güya.

Henüz 15 yaşında.

*

Var anası babası aslında.

Bakmamışlar.

Geçinemiyoruz filan...

Çocuk Esirgeme’ye bırakmışlar.

Al demişler, sana yuva.

*

E madem yuva, uçmak istemiş o da... Kanat çırpmış, pırrrr, dolaşmış Adana’nın loş sokaklarında tek başına.

Sonra bakmış bir pencere, aralık...

Orası yuvaysa, burası da yuva.

*

Sonra?

*

“Yakalandı” diye yazıyor gazeteler... Yakalanmak için önce kaçmak lazım değil mi arkadaş? Halbuki, bahçede ağaç altında otururken buldular onu, kucağında bir bez bebek, uslu uslu.

*

Çünkü, bir teyp almış o evden.

Haberin Devamı

Bir saç kurutma makinesi.

Bir de bez bebek...

Kırmızı elbiseli.

Papuçları gibi.

Kocaman kara gözler.

Kıvır kıvır sarı saçlar.

İki yandan örgülü.

Dedim ya, 15 yaşında...

Dalmış oynamaya.

*

Ve, tabii düşünüyor insan... Kaç paraysa zekâtını verip, kurtulabilir miyiz günahlarımızdan? Yoksulluk denilen kavramı maddiyattan ibaret sanıp, fitrelerle hafifletebilir miyiz yüreğimizdeki ağırlığı? Ya da ne bileyim... Hayatı sadece para olarak gördükten sonra, bir ay oruç yerine, iki ay açlık grevi yapsak, artı faydası olur mu sevaplarımıza? Sevgi, şefkat denilen hadiseden, hiç yazmıyor mu 365 günlük kâr hanemizde?

*

Bakın bugün tatil, hava pırıl.

Çocuk Esirgeme hemen şurada.

Çıkaralım gözümüzdeki bantları...

Görmenin zamanıdır.

Yazarın Tüm Yazıları