Beyoğlu Soho'ya on basar

Güncelleme Tarihi:

Beyoğlu Sohoya on basar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

SİNEMA Günleri sona erdi. Aklı karışmış sinema seyircileri, İstiklal Caddesi'ni nihayet terk ediyor. Bu noktada bir Beyoğlu bıçkınına söz vermek gerekirse; ‘‘Zaten maytap bir kalabalıktı...’’

Çarşamba akşamüstü iki arkadaşla birlikte Pano'da vakit öldürüyoruz. Festivalde Fasulye'yi seyredeceğiz. Uzun bir süredir yeni bir geyik malzemesi bulmuşuz, sütünden, postundan, boynuzundan yararlandıkça yararlanıyoruz. Konu başlığı şu: ‘‘Beyoğlu Soho'ya 10 basar.’’

Bu güzel geyikten halkın da faydalanabilmesi için bir iki açıcı cümle verelim, derin ve manasız sessizlik anlarında belki size de bir yardımı dokunur...

1- Changa'da adam başı 50 milyona da karnını doyurursun, karşıya geçip Bambi'de iki milyona da... Var mı ağbi böyle bir yer daha dünya üzerinde.

2- Giriyorsun Küçük Parmakkapı'ya, caz bar, rock bar, türkü bar, pavyon, kitapçı, spor malzemecisi, öğrenci lokantası, vejetaryen lokantası, hatta kelleci... Bak bakalım Soho'da böyle ortam var mı?

3- Bu kadar insan sirkülasyonu nerede var sorarım size arkadaşlar... Günde kafadan iki milyon kişi geçiyordur buralardan. (En tartışmalı konu bu aslında. Saymaya kalkıp kullanılamaz hale gelen arkadaşlarımız bile oldu.)

Neyse işte, Pano'nun şarap listesi üstüne de birer küçük konuşma yapıp, Fasulye için yola koyuluyoruz.

Fasulye'yi tavsiye ederim

Şimdi burada vor vor film anlatmayacağım. Ama şu kadarını söyleyeyim, Fasulye izlenmesi ve izletilmesi gereken bir film. Bir kere yapanların hepsi genç arkadaşlar. Boşuna arkadaşlar demiyorum, biri bizzat arkadaşım. Yani burada sizi kandıracak değilim. Öncelikli beğenme nedenim içinde tanıdığım insanların oluşu. Ama bunu bir kenara bıraktığımda da -tabii elimden geldiğince- Fasulye'de çok eğlendim. Sizlere de göğsümü gere gere tavsiye ederim.

Bu Film Festivali ahalisi memleketin bütün bar ve kahvelerini işgal edince, delikanlı gibi ‘‘Oynasın çocuklar’’ deyip muhitimiz dahilinde safımızı biraz geriye çektik.

Böyle durumlar çok sık olmuyor tabii. Bir bu festival var. Bir de Beyoğlu'nu Güzelleştirme Derneği'nin geleneksel toplantı günleri. Onlar aslında Çiçek Pasajı'nı kapatıyorlar ve etrafa mümkün olduğunca zarar vermiyorlar. Haklarını yemeyelim. Ama yine de muhitin çocukları kıllanıyor. Haklı olarak da soruyorlar: ‘‘Baba yılda bir kere Çiçek Pasajı'nın kapısını da örtülerle kapatarak nası güzelleşecek bu ortamlar?’’ diye. Biz de efendi gibi susuyor, cevabı biliyormuş da söylemiyormuş gibi yaparak kafamızı sallıyoruz.

Nerede kalmıştık? Hah, saffı geri çektik. Ne yapılıyor o zaman, Süper'e gidiliyor. Aslında Süper'e her zaman gidilebiliyor da, böyle mini kaos dönemlerinde daha iyi geliyor.

Alt ve orta gelirli gazeteciler mekanı

Bu Süper'in yıldızı herhalde bir 5-6 yıl önce parladı. Bekar Sokak'a giriyorsun. 15-20 adım atıyorsun (Bacağının uzunluğuna göre değişiyor tabii), hoop duruyorsun. Sağda Sarı Kahve Pia, solda Süper birahanesi. Pia'da önlerindeki küçük defterlere sürekli yazılar yazan bir adam gördüğümden beri, o mekandan tırsıyorum. Zaten böyle lamba cini gibi bir şeydi, aman aman.

O zaman ne yapıyorum, küt Süper'e giriyorum. Süper, adı gibi süper bir mekan. Eskiden biraz döküntüydü. Galatasaray deplasmandaysa, biz de Beyoğlu'ndaysak, maç izlemek için gidiyorduk önceleri. Sonra, bir faça yapalım demişler herhalde; masalar değişti, bardaklar değişti, duvarlar boyandı falan filan. İşin güzel yanı müşteri hiç değişmedi.

Alt ve orta gelir düzeyindeki gazeteciler, İstanbul'da yaşayan yabancılar, sokağın sakinleri ve normal bizim gibi sıradan insanlar geliyor. Ucuz olması bir numaralı özelliği.

Ama esas güzel yanı, alt katı; Club Jackie... Gece belli bir saatten sonra alt kat gece kulübü oluyor. Bir kaç kez, gecenin finalinde alt kata da inmişliğimiz var, ayrı bir alem ayrı bir güzellik yani.

Parfüm kokusunu takip ettiğin anda Jackie'yi buluyorsun zaten. Böyle havada dönen aynalı toplar filan, rengarenk bir ortam.

Süper'e girince çıkmak kolay olmuyor yani. Her neyse olayı toplama zamanı geldi herhalde.

Yazıda bol bol andığımız arkadaşlarımızın bir dileğini ileterek konuyu kapatalım: ‘‘İstiklal Caddesi özel yönetilen bir bölge olsun. Yaz geliyor, trafiğe kapalı sokaklara masa atılabilsin. Hayat ferah feza, güzel bir şekilde geçsin...’’

Elçiye zeval olmaz!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!