Beyoğlu Evsizler Evi’ne Dünya Bankası desteği

Güncelleme Tarihi:

Beyoğlu Evsizler Evi’ne Dünya Bankası desteği
Oluşturulma Tarihi: Şubat 24, 2005 01:04

Beyoğlu’ndaki Evsizler Evi, işi, başını sokacak bir yuvası, yiyecek bir tas çorbası olmayanlara kapısını açmayı sürdürüyor. Sessiz sedasız dertlere derman olmayı sürdüren bu sığınak, sonunda Dünya Bankası’nın dikkatini çekti ve banka hazırlanan projeye para vermeyi kabul etti.

2003’ün aralık ayında açılan Beyoğlu’ndaki Evsizler Evi’nde Türkiye’nin dört bir yanından gelip de, bu şehirde kaderin sillesini yemiş insanlar barınıyor.

Açılmasının üzerinden bir yıldan biraz fazla zaman geçmiş olmasına rağmen Evsizler Evi’nde yüzlerce sahipsiz, ihtiyaç sahibi barındı. İş buldu, yemek buldu, tedavi gördü.

Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından açılan ve sessiz sedasız dertlere derman olmayı sürdüren Evsizler Evi fikri, Beyoğlu Kaymakamı Kamil Başar tarafından ortaya atılmış.

‘Geçtiğimiz yıllarda ilçemizde, karların altında donarak ölen insanların istatistiğini istedim. Azımsanmayacak düzeydeydi’ diyen Başar, 2003’ün sonbaharında kış şartlarının çetin olacağını öğrenince harekete geçmiş.

HER YIL 60 BİN YTL

Önce Sokakta Çalıştırılan Çocuklar Evi olarak hizmet veren ve merkezin başka bir yere taşınmasıyla iki yıldır boş kalan binayı elden geçirmişler.

Beyoğlu Sel Sokak’ta bulunan binanın onarım ve yenileme giderleri Beyoğlu Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’ndan karşılanmış. Şimdi çok daha rahatlar. Dünya Bankası, geçen yıl Türkiye’deki sosyal hizmet kurumları üzerine bir araştırma yaptırınca Evsizler Evi’ndeki çalışmalar bankanın dikkatini çekmiş. Dünya Bankası, evdeki faaliyetler üzerine Kaymakamlıktan rapor istemiş.

Rapor bankadaki uzmanların eline geçtikten sonra Banka yönetimi, Sosyal Riski Azaltma Projesi kapsamında Evsizler Evi’ne her yıl düzenli olarak 60 bin YTL (60 milyar TL) vermekararı almış.

Geçtiğimiz yıl başlayan bu yardım sayesinde Evsizler Evi, biraz daha konforlu hale gelmiş ve daha çok insana hizmet verir olmuş.

Bu yaşımda Kibritçi Kız masalının içine düşmüştüm

54 yaşındaki Mehmet Şahin, Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde eğitime başlıyor. Son sınıftayken fakülteden ayrılıyor. Önce elektronik işlerinde, ardından bilgisayar alanında çalışıyor. Antalya’ya yerleşiyor, bir arkadaşıyla ortak bilgisayar ithalatı yapan bir firma kuruyor. Ekonomik kriz döneminde iflas edip, İstanbul’a dönüyor. Yapayalnız dolaşıp duruyor sokaklarda. İş arıyor:

‘Birkaç gün sokaklarda sabahladım. Bir gece uyandığımda üstümü bembeyaz, ipek gibi bir yorganın örttüğünü fark ettim. Beni örten kardı. Sokak lambasının sarı ışığının altında uçuşan kar, pamuktan kristaller gibi etrafa savruluyordu. Karların arasından rahmetli annemin yüzünü gördüm. Ona elimi uzattım. Donmak üzere olduğumu anladım. Allahım, bu yaşımda Kibritçi Kız masalının içine düşmüştüm. Ve tüm gücümü toplayıp üstümdeki karton kutuyu fırlatarak ayağa kalktım. Kendimi bir karakola attım. Ve işte buradayım. ’

Kapısı herkese açık

Kimliğim yok diyene kimlik, yeşil kartı olmayana yeşil kart çıkarılıyor. Kurumda üç öğün yemek veriliyor. Yemekler, Tepebaşı Rotary Çocuk Evi’nde pişiyor, buraya getiriliyor.

Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bekçiler üç vardiya halinde çalışarak, evin güvenliğini sağlıyor. Hastalar devlet hastanesine yatırılıyor, hastaların tüm işlemleri Evsizler Evi çalışanları tarafından takip ediliyor.

Evsizler Evi açıldıktan sonra Beyoğlu sokaklarında dilenenlerin sayısı azalmış. Çünkü, böyle bir istekle buraya başvuran herkese gideceği yere otobüs ya da tren bileti alınıyor ve ayrıca yol harçlığı veriliyor.

Evsizler Evi, geçici bir barınak. Kurulduğu tarihten bu yana tam 370 kişi sığınmış. Bunların büyük bir bölümü bir hafta ila bir ay arasında burada kalmış. Bir yıl boyunca kalanlar da olmuş.

Oyuncu olmak istiyor

74 yaşındaki Yakup Sarıçam, 1944’te yani ‘Alaman Harbi’ döneminde İstanbul’a gelmiş. Çocukluğundan beri resim yapıyor. 18 yaşından bu yana da tiyatroyla uğraşıyor. 28 yaşındayken zengin bir kadınla evlenmiş. Kadın sınıf açısından ondan yüksekteymiş, kültür açısından ise Yakup Bey’in karşısında yerlerde sürünüyormuş. ‘Zıtların birliği’ dediği bu evlilik üç yıl sürmüş. Ayrıldıktan birkaç sene sonra bir ‘Madama’ aşık olmuş. Sekiz yıl sürmüş.

Reşat Nuri Güntekin’in ‘Son Sığınak’ adlı romanından çıkmış gibi duran bu yaşlı sanatçı, çok oyun oynamış ama en çok Çehov’u sevmiş.

Yıllardır Beyoğlu Yeşilçam Sokak 17 numaralı evin en üst katında kiracı olarak oturuyormuş. Evi yanınca geçmişi, geleceği, her şeyi bu yangında kül olmuş.

Hastanedeki tedavinin ardından buraya gelmiş. Geleneksel tiyatronun aktörlerinden olduğu için çok güzel Yahudi, Ermeni, Kayserili, Kürt ve Laz taklitleri yapıyor... Şimdi beşparasız kaldığını, iş aradığını, reklam filmlerinde ve dizilerde oynayabileceğini söylüyor. Duyurulur...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!