Beyniniz şekersiz yapamaz

Şeker yaşamsal bir madde. Hiçbir hücre şekersiz yapamaz.

Haberin Devamı

Hiçbir hücre enerji kaynağı şekerden yoksun kaldığında görevini yerine getiremez. Beyin hücreleri söz konusu olduğundaysa şekere ihtiyaç daha bir yaşamsal, daha bir önemlidir.

Şeker yaşamsal bir madde. Hiçbir hücre şekersiz yapamaz. Hiçbir hücre enerji kaynağı şekerden yoksun kaldığında görevini yerine getiremez.
Üretmesi gereken enerjiyi üretemez, içindeki küçük organcıkların çalışmasını düzenleyemez.
Beyin hücreleri söz konusu olduğundaysa şekere ihtiyaç daha bir yaşamsal, daha bir önemlidir. Vücut ağırlığımızın yalnızca yüzde 2’sini oluşturmasına rağmen beynimiz, vücudumuzdaki şekerin dörtte birini –yüzde 25’ini- kullanır.
Beyin-şeker ilişkisi çok önemli olduğu için de beynimize bazı özel imtiyazlar tanınmıştır. Mesela vücudumuzun diğer hücreleri şekeri sadece insülinin varlığı halinde kullanabilirlerken beynimiz insüline ihtiyaç duymadan da şekeri kullanabilir.
Kısacası hiçbir şey şansa ya da rastlantıya bırakılmamış, her organdan önce beynin enerji ihtiyacı garantiye alınmıştır.

KANDA ŞEKER AZALINCA NE OLUYOR?

Peki, beynimiz şekersiz kalınca, daha doğrusu ihtiyacı kadar şekeri bulamayınca neler oluyor? Burada –neticeyi belirleyen- iki temel parametre var. Şeker kaybının derecesi (yani şeker yoksunluğunun şiddeti) ve kan şekerindeki düşmenin hızı.
Kan şekerindeki düşmenin hızı ne kadar hızlı ve kan şekerindeki düşüş ne kadar belirginse yaşanabilecek sorunlar o denli şiddetli oluyor.
Yavaş yavaş gelişen ve beynin duruma intibak etmesine fırsat tanıyan kan şekeri düşmelerinde –hipoglisemi hallerinde- ise beyin zannedildiği ölçüde ciddi problemler yaratmıyor.
Eğer kan şekeri ellili rakamlar gibi kritik noktalara ulaşmamış ve bu düşme birdenbire değil de zaman içinde yavaş yavaş oluşmuşsa halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, isteksizlik, uyku hali, takatsizlik, odaklanamama, unutkanlık, sinirlilik gibi belirtiler ön planda oluyor.
Eğer kan şekerindeki düşme birdenbire ortaya çıkmışsa ve hele bir de rakamlar altmışlara, hatta ellilere ulaşmışsa sinirsel tepkiler, öfke atakları, uyku bölünmeleri, baş ağrıları, baygınlığa kadar giden şuur bulanmaları, hatta tam şuur kaybı hali ortaya çıkabiliyor.

ŞAŞIRTICI BELİRTİLERİ VAR

Beynin kansız kalmasının gerçekten şaşırtıcı olabilen işaretleri de var. Bunlar bazen o kadar beklenmedik şeyler olabiliyor ki tecrübeli hekimlerin bile işin içinden çıkması kolay olmuyor.
Örneğin panik atakla psikiyatriste giden bir hastada sorun iyice araştırılırsa arka planda gözden kaçmış bir hipoglisemi saptanabiliyor.
Uyku bozukluklarıyla uyku laboratuvarlarına başvuranların bazılarının da sorunlarının hipoglisemiyle ilişkili olduğunu görmek şaşırtıcı olmuyor.
Yemeklerden sonra gelişen uyku hali, tatlı ve unlu gıdalara karşı aşırı istekli olma, kontrol edilemeyen yeme atakları, izah edilemeyen kilo kazanımları, sabah yorgun kalkmalar, mutsuz uyanmalar, bir türlü izah edilemeyen üşümeler, ellerde titreme, kronik bulantı hali, sürekli soğuk ve terli bir görünüm sergileme, tekrarlayıp duran kalp çarpıntıları, cinsel istekte azalma gibi şikâyetlerin de dikkatli bir araştırma yapıldığında arkasında gözden kaçmış bir hipogliseminin bulunması şaşırtıcı olmuyor.

Haberin Devamı

NE YAPMALI

Haberin Devamı

Hipoglisemi teşhisi nasıl konuyor

Beynin kandaki şeker seviyesiyle şekerle ilişkisi son derece önemli ve üzerinde dikkatle durulması gereken bir durumdur. Hipogliseminin sıradan bir sorun sayılmaması, ciddiye alınıp izlenmesi, eğer varsa üzerinde hassasiyetle durulması ve tedavisi de çok ama çok önemli bir konudur.
Eğer yukarıdaki belirtilerden bazılarını siz de yaşıyorsanız ve bunlar özellikle aç kalınca, öğün atlayınca, tatlısı, unu, nişastası bol bir yemekler veya bol şekerli bir içecekleri –meyve suyu, meşrubat- veya alkol içtikten sonra gelişiyorsa kan şekerinizde hipoglisemik ani düşmelerin olabileceği aklınızda olsun.
Teşhis için şeker yükleme testi de yaptırmayın! Aç karna kan şekerinizin ölçülmesi ve güçlü bir kahvaltıyı takip eden saatlerde kan şeker ve insülin seviyelerinizin ölçülmesi yeterli olur. Bu işi tabiî ki bir doktor kontrolü altında yetkili bir laboratuvarda yaptırmalısınız.

Haberin Devamı

Tansiyon hastasıyım içki içebilir miyim?

Dâhiliye ve kardiyoloji uzmanları tansiyon hastalarının alkol kullanmalarını pek doğru bulmuyor. Çünkü klinik gözlemler alkolü azaltan ya da bırakanlarda kan basıncının düştüğünü gösteriyor. Özellikle erkeklerde alkol kullanımı kan basıncı ayarını güçleştiriyor. Hangi yaşta olursanız olun alkolden uzak durun. Özellikle hipertansiyonunuz varsa bunu bir ilke haline getirin. İlaç kullanan bir tansiyon hastası iseniz bu konuda daha da dikkatli olmanızı öneririm.

BİR BİLGİ

Tat duyusu dilde mi gözde mi?

Bana sorarsanız burunda! Şaka bir yana tat duyusunu oluşturan belirleyen temel faktör yalnızca dil-beyin bağlantısı değildir. Tat algısı “güzel bir şey yemek” ile ilgili bir durumdur ve bu algının oluşmasında dil kadar göz-burun hatta kulaklarınız bile etkilidir. Yani aslında beyniniz sadece bir kimya laboratuvarı değil, aynı zamanda bir duygu laboratuvarı gibi çalışır, tattığınız şeyin kokusu, görüntüsü, hatta o esnada duyduğunuz sesler bile bu laboratuvarı etkiler.
Uzmanlar yemek yediğiniz tabağın, kurduğunuz sofranın, dinlediğiniz müziğin, içinizden geçen duyguların, aklınızdan geçen düşüncelerin, servisin ve servis esnasında kullanılan malzemelerin ve daha pek çok şeyin tat duyusunu etkilediğini söylüyor.

Yazarın Tüm Yazıları