Berna Yılmaz: Mutluyum ve gururluyum

Güncelleme Tarihi:

Berna Yılmaz: Mutluyum ve gururluyum
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 1997 00:00

Berna Yılmaz'la konutunda yaptığım sohbette arada sırada kapı açılıyor ve bir buket çiçekle evde çalışan yardımcısı içeri giriyordu... Berna Hanım, ‘‘Bizi tebrik etmek isteyenler çiçek yollamaları yerine Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na (Fak Fuk Fon) veya benzeri bir vakfa teberruda bulunmalarını rica etmiştik. Heryerde yazıldı ve çizildi... Yazık oluyor'' diyor... Berna Hanım'ın bu sözlerinden az sonra bembeyaz bir gül demeti geldi... Yollayan Berna Yılmaz'ın ablası İnci Hanım'dı... Yılmaz, ablasının buketine çok sevindi... Eşiniz yeniden Başbakan oldu. Neler hissediyorsunuz? - Mutlu ve gururluyum. Çünkü eşimin politikayı halka hizmet duygusuyla yaptığını biliyorum. 14 senedir bu hizmetin içinde. Bu süre içinde tek hedefi ahlaklı politika yapanların hakimiyeti ve bu hakimiyeti millet adına kullanmak oldu. Böyle bir kişi olduğunu en yakından bilen biri olarak onun Başbakanlığa ulaştığını görmek tabii ki gurur ve mutluluk veriyor bana. Kocanızın hangi hasletleri onu Başbakanlığa taşıdı? Bunda sabrının rolü ne? - Kocamın sabrı, aklı, dengesi ve devlet adamlığının onu Başbakanlığa taşıdığına inanıyorum. Belki sıralamada öncelikli olarak aklını sayabilirim. Şeytanlık ve kurnazlık için değil, dürüstlük için kullandığı aklını... Dengelidir, olaylar onu kolay kolay sarsıp tavır değişikliği yaptıramaz. Sabırlıdır, zamanlamayı bu sayede doğru yapar. En önemlisini sona bıraktım. Eşimin gerçek bir devlet adamı olduğuna inanıyorum. Güncel popülist politikalar değil devletin ve milletin geleceği onu ilgilendirir. Bence bunlar eşimi Başbakanlığa taşıdı. Sabrının rolü çok. Bu inkar edilemez. Daha huzurlu TürkiyeBu hükümetin kuruluşundan sonra Türkiye'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? - Ben yaşadığımız son bir yıldan daha huzurlu, insanları birbiri ile daha barışık bir Türkiye'de yaşayacağımıza inanıyorum.Mesut Bey geçmişte Tansu Hanım'ı eleştirdiğinde büyük bir çoğunluk da onu ‘‘Haksızlık ediyor. Mesut Bey'de Çiller saplantısı var. Önyargılı'' diye eleştiriyordu. Kamuoyuna Çiller'in yanlışlarını, kusurlarını, defolarını anlattığında mesajı çoğunlukla yerine ulaşmıyordu. Oysa sonradan toplumun büyük kesimi Mesut Bey'in noktasına geldi. Mesajının ulaşmadığı, anlaşılmadığı dönemde Mesut Bey ne hissediyordu? Haksızlığa uğradığını mı düşünüyordu? - Bunu yüksek sesle dile getirmiyordu ama insanız, mutlaka bunu hissetmiştir. Mesut, kendine çok hakim bir insandır. Doğrularını dile getirir, dile getireceği şeyleri ince eleyip sık dokur. Zaman zaman yavaş tempolu konuşuyor, duraklıyor diye kusur bulanlar olmuştur. Ama söyleyeceği her sözün kendisini bağlayacağını bildiği için her kelimeyi doğru seçmeye özen gösterir. Söylediklerinin doğruluğunun geç de olsa kabul görmesi yapılan haksızlıkları unutturuyor. Sizce Mesut Bey nasıl bir Başbakan olacak? - Herhalde çok çalışan, doğru kararlar vermek için uğraşan bir Başbakan olacaktır. Onun için doğrular çok önemlidir. Yılmaz'dan isteklerimBir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sizin Başbakan Mesut Yılmaz'dan beklentileriniz nelerdir? Sizce önce hangi konulara el atmalı? Türiye'nin en önemli sorunu sizce ne? - Sondan başlayayım isterseniz. Türkiye'nin en önemli tek bir sorunu değil, en önemli sorunları var bence. Gelir dağılımı adaletsizliği yüzünden yoksulluk sınırına gelmiş memur, işçi ve emeklilerin durumu, terörle mücadelede verilen şehitlerin sayısı, halk ile devlet arasındaki soğukluk, eğitimdeki karmaşa ilk anda sayabileceklerim. Bugün hemen her evde çocukların eğitim sorunu ve geçim derdi konuşuluyor. Pek çok anne gencecik evladını şehit veriyor. Sizin değilse bile aileden, köyden, mahalleden birisi için bu acıyı duyuyorsunuz. Bunlar olmasın istiyorum. Başbakan'dan vatandaş Berna olarak beklentim, yüzü gülen, birbiri ile ve dünya ile barışık bir Türk milleti için yapılması gereken herşeyi en zamanlı olarak yapması... Sizce Tansu Hanım niye bugünkü noktaya geldi? Bir kadın gözüyle baktığınızda nerede hata yaptı? - Bilirsiniz ben politikacılar ve politika hakkında yorum yapmam. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. Bizim kapımıza ellerinde pankartlarla gelip ‘‘Mesut Bey Refahyol'la koalisyon yapmasın'', ‘‘Berna Hanım, kocanızı boşayın'' diye çırpınan hanımların Tansu Hanım'ın Refahyolu'na tavır koymamalarına başlangıçta çok şaşırmıştım. Ama Tansu Hanım'a oy veren hanımların suskun kalmalarına şaştım, sonra onun Refahyol'a ısrarla sarılması karşısında sükut-u hayale uğradıklarına inanıyorum. Türkiye'de Başbakanlara dönük eleştirilerden biri de aile yakınlarının devlet ve parti işlerine karışmalarıdır. Mesut Bey'in döneminde bu olacak mı? - Hayır, kesinlikle. Bunun hem Başbakana hem de devlete zarar verecek bir durum olduğuna kesinlikle inanıyorum. Siz ne kadar karışmam deseniz de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın eşisiniz. Eşinizin bariz bir hata yaptığını gördüğünüzde ‘‘Aman Mesut, hata yapıyorsun'' der misiniz? - Hangi eş bile bile hata yapılmasına göz yumabilir. O zaman eş olarak görevinizi yapmamış olursunuz. Bir şoförün eşi, onun çok hızlı araba kullandığını gördüğünde ‘‘Aman ne olur dikkatli ol! Kendini de bizi de yolcularını da düşün'' demez mi? İşte benim uyarım da ancak eşini seven iyi bir eşin yapması gereken dozda bir uyarı olur. Siz Boğaziçi Üniversitesi'nde sosyal demokrat eğilimli bir öğrenciydiniz. Sosyal demokratlıktan vazgeçtiniz mi? Yoksa ANAP dört eğilimi birleştirdiği için sosyal demokrat kimliğinizi bu şemsiye altında mı koruyorsunuz? - Bu, sosyal demokrat terimini hangi anlayışla kullandığınıza bağlı. Ben gelişmiş dünya ile boy ölçüşebilen insanlar ve mutlu bir Türkiye isteyen bir Türk vatandaşıyım. İnsanları etkilemenin yanlış olacağına inanıyorum. Ben herkes için mutluluk istiyorum ve bunu bağlı olduğum partinin yapacağına eminim. Sosyal demokratlıktan vazgeçtiyseniz eski bir sosyal demokrat olarak liberal eşinizin sosyal demokrat DSP ile kader ortaklığı yapmasını nasıl karşılıyorsunuz? Bu sizde dışa yansıtamadığınız gizli bir memnuniyet yaratıyor mu? - Yapılan bu koalisyonun Türk insanını birbiri ile uzlaştıran, parti programlarının ortak noktası olan hizmette birleştiren bir koalisyon olacağına inanıyorum. Ve olumlu sonuçlar almaları için dua ediyorum. Takdir milletin olacaktır. Kazanan Türkiye ve Türk milleti olacaktır. Buna inanıyorum. Geçen yaz Bodrum'da bir akşam yemeğinde bir gazeteci tanıdığınızla sosyal demokrasinin şerefine kadeh kaldırdığınız doğru mu? - Dost yemeklerinde hep iyi şeyler dilerim. Sağlık dilerim, mutluluk dilerim. Çocuklar için, ülke için, iş için konuşulur. Sonu hep iyi dileklerle gelir. Bu zaten biraz da dostlarla beraber olmanın sebebidir. Sohbet etmek, dertleşmek ve birbirine moral vermek...Endişe yaşadımKoalisyonu oluşturan partilerin liderleri arasında tam bir uyum sözkonusu. Bu uyumu lider eşleri düzeyinde de sağlayabilecek misiniz? Dilek Hanım'la ve Rahşan Hanım'la biraraya gelecek misiniz? - Rahşan Hanım da, Dilek Hanım da ‘‘örnek eş'' tanımına uyan hanımefendilerdir. Eşlerinin cefalı politik yaşamını kolaylaştırmak, onların başarılı olmasını sağlamak için büyük özveri gösterdiklerine inanıyorum. Zaman zaman biraraya gelmek bana zevk verir. İnşallah fırsat yaratabiliriz.Eşinizin Başbakan olmasını çocuklar nasıl karşıladı? - Çocuklarımız Başbakanlığın bir devlet görevi olduğunun farkındadırlar. Daha küçücük yaşlarında babaları bakan olduğunda daha çok yorulacağını, onları daha az göreceğini öğrendiler. Hele Yavuz... O artık genç bir adam. Bir yandan babasının başarısı ile mutlu olurken, diğer yandan bu başarının sürekli olması için neler yapılması gerektiğini düşünüyordur mutlaka. Yani kısacası onlar için başbakanlık yeni mekanlar ve şatafat değil, yeni sorumluluklar demektir. Refahlı hükümet döneminde laik cumhuriyet için çok kaygılandığınız anlar oldu mu? Askeri bir müdahale olacağından endişe ettiniz mi? - Evet, bu kaygıyı duydum. Daha da önemlisi halkın dindar ve laik diye ayrım içine sokulduğu endişesini yaşadım
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!