Benim yarim kara topraktır

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Aşık Veysel'in bu olağanüstü güfte ve bestesini hep çok sevmişimdir. Özellikle kendisi yorumladığı zaman. Ama aklıma, bu başlığın bana ‘‘arsa rantları’’ üzerine bir yazı yazdıracağı hiç gelmemişti. Sevgili okurlarım, aynı konuları temcit pilavı gibi, ısıtıp ısıtıp yazıya dökerek canınızı sıkmak istemiyorum. Fakat şu ‘‘arsayı kap, köşeyi dön’’ düsturunu bir daha ‘‘masaya yatırmak’’ istiyorum. Daha doğrusu, bu ilkenin iktisadi hayatımızın düzene girmesinde ciddi bir engel olduğunu gördüğüm için, sizi bazı tavırlar almaya ikna etmek istiyorum.

Önce, milli gelir muhasebesi ile ilgili bilgi aktarayım. Milli gelir, ‘‘bir milletin ürettiği mal hizmetlerin parasal toplamı’’dır. Burası kolay. Bu milli gelir denilen ‘‘toplam değer’’, o milleti teşkil eden kişilerin, gelirleri toplamı değildir. Burasını anlamak biraz zor. Milli gelir, bir milleti teşkil eden kişilerin (şirketler de kişidir) ‘‘yarattıkları katma değerler’’ toplamıdır. Peki, katma değer nedir? Kısaca şöyle tarif edebiliriz: Kişinin gelirinden, bu geliri yaratmak için kullandığı, başkalarının yarattığı katma değerleri düşersek, geriye ‘‘kişi’’nin yarattığı katma değer kalır. Katma değer, dört unsurdan oluşur. Ücret + faiz + amortisman (veya kira) + kâr. Bu açıklamaya kafayı takmayın, yolumuza devam edelim. Önemli mesajlar ‘‘azzs sonra!..’’

Kişiler, katma değer yaratmadan, yani ‘‘milli geliri artırmadan’’ da gelir elde edebilir. Buna da ‘‘apartılan katma değer’’ denir. (Bu deyim bana ait, kusuruna bakmayın). ‘‘Apartmak’’, iktisatçada ‘‘transfer’’dir. Halk arasında olması gereken karşılığı ise ‘‘çalmak’’tır. Şimdi şu soruyu sormanın tam sırasıdır. Hırsızlık gibi durmayan ve ceza kanunundaki hırsızlık tanımlarına girmeyen ‘‘çalma’’ yöntemleri var mıdır? El cevap: Vardır. Hem de âlası vardır. Açıklayalım:

1. En büyük soygunlar, en büyük servet neredeyse oradan yapılır. Mesela, büyük bir voli için soyulması gereken yer, Merkez Bankası'dır. Çünkü en çok para orada vardır. En büyük servet ‘‘kamu’’dadır. Dolayısıyla soyulması gereken ‘‘kişi’’ kamudur. Kamunun da en büyük serveti, sahip olduğu arazilerdir.

2. Soygun, riski en düşük şekilde yapılmalıdır. Bunun da çaresi ‘‘soygunu kitabına, yani kanuna uydurmaktır’’. Eğer yapılacak soygun, kitaba uymuyorsa çare tükenmiş değildir. Bu durumda da ‘‘kitap, soyguna uydurulur’’. Yani kanun, kararname, tebliğ vs. artık ne gerekiyorsa, soygunu meşrulaştıracak hale getirilir. Bu suretle soygun, kamuoyunun dikkatine gelince, ‘‘her şey yasalara uygun olduğu için’’ kimse bir şey yapamaz. Basın, istediği kadar poposunu yırtsın, ‘‘burası bir hukuk devletidir’’ denir ve iş kapanır.

Şimdi size bir önerim var. Gazeteleri okuyor ve TV'leri izliyorsunuz. Anlı şanlı işadamlarının, harika müteşebbislerin, büyük spor kulübü başkanlarının, odaların, derneklerin, vakıfların ürettikleri ‘‘proje’’leri inceleyin. İçinde bir tane, ‘‘hazine arsası’’nı lüplemeye veya imar durumu değişikliği ile ‘‘kamusal rantı’’ apartmaya dayanmayanını bulursanız, bana haber verin.

Bu yazıyı niye yazdığımı, son sözü okuyarak içimize sindirelim.

SON SÖZ: Milli geliri artıran gelir, kutsaldır.













Yazarın Tüm Yazıları