Benim tanıdığım Kılıçdaroğlu küskünler ordusu yaratmaz

GEÇEN gün şöyle yazmıştım.

Haberin Devamı

“Siyaset sörf yapmaya benzer. Rüzgar arkanızdaysa; sörf tahtasına biner, karşı kıyıya geçersiniz. Rüzgar yoksa; yapacağınız bir şey de yoktur. Gidemezsiniz... Rüzgar esiyor, hem de Kemal Kılıçdaroğlu’nun lehine sert esiyor...”
Cumhuriyet Halk Partisi’nde Merkez Yönetim Kurulu “Deniz Baykal” demesine rağmen partinin diğer mekanizmaları “Desteğimiz Kılıçdaroğlu’ndan yana” deyince Kurultay süreci netleşmiş oldu.
Kılıçdaroğlu artık CHP’nin yeni Genel Başkanı...
Medyaya yansıyan anketleri görüyorsunuz; bir değişim rüzgarı halkın gözünde nasıl bir sıçrama yapıyor.
Yıllardır bu konuyu işliyor ve yazıyoruz.
CHP, halkın beklentilerine uygun politikalar yapamadı, yüzde 20’lik oy oranını kendine yeterli gördü, iktidar yürüyüşü yakalayamadı.
Belki de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kullandığı seçim bildirilerinin çoğunu sosyal demokratların söylemesi gerekirdi.
Ancak, bu kavramları tartışmak AK Parti kadrolarına kaldı.
Deniz Baykal bu değişimi yapabilirdi, ancak cesaret edemedi.
Mevcut düzeni korumayı tercih etti, “dar kadro siyaseti yapıyor” tartışmalarından kurtulamadı.
Oysa küskünler ordusu yaratmak yerine kucaklayıcı olabilir, seçim meydanlarına sahneye çok geniş bir kadroyla çıkabilirdi.
Türkiye Deniz Bey’den hep bunu bekledi.
Son dönemde “Baykal’a rağmen ve son bir kez daha oy veriyorum” diyenlerin sayısında müthiş bir patlama yaşanmıştı.
Bazı araştırma şirketlerinin yaptığı anketlerde de bu net gözüküyordu.
Bu sorulara verilen cevaplar netken; Baykal ve çevresinin bunları görmezden gelmesi siyasi bir hataydı.
Şimdi Kılıçdaroğlu’ndan herkesin bir beklentisi var.
Türkiye’nin yetişmiş, genç, dinamik, geleceği gören, dünyayı tanıyan insanlarını siyasete sokması...
Ve geçmişte onuru, gururu kırılan, ama hala Türkiye ve partisi için çok şey yapabilecek insanları davet etmesidir.
Tanıdığım Kılıçdaroğlu da bunu yapacaktır.

Başka bir İzmir tarifi mi var?

Haberin Devamı

BENİM bildiğim İzmir...
Her zaman “demokrasi” demiştir, “özgürlükler” demiştir, “çağdaşlık” demiştir.
Benim bildiğim İzmir...
Herkes “Mersin’e giderken tersine gitmiştir”, Türkiye’nin gerçeklerine göre hareket etmiştir.
Benim bildiğim İzmir...
Aklı, bilimi, sağduyuyu kendine rehber etmiştir.
Benim bildiğim İzmir...
Siyasette “manevra”ya değil, dürüstlüğe, ilericiliğe, geleceğe prim vermiştir.
Benim bildiğim İzmir...
Türk demokrasinin en olgun, en cesur, en alkışlanacak adımlarına imza atmıştır.
Benim bildiğim İzmir...
Sonuçları ne olursa olsun, doğru bildiğini haykırmaktan ve meydan okumaktan çekinmemiştir.
Bunları neden mi yazıyorum.
CHP İl Başkanları’nın Kemal Kılıçdaroğlu’na verdikleri destek listesinde İzmir’i göremeyince çok ama çok şaşırdım.
Acaba benim bildiğim İzmir, değişti mi?
Değişmediyse...
Değişime direnenler neden değiştirilmez.

Haberin Devamı

İddiasının peşinde koşanlara selam olsun

HIRSLI olanlara hep mesafeli baktım, iddianın peşinde olanları da ilgiyle izledim.

Çünkü hırsına yenilen çok insan tanıdım.

Elindekilerle yetinmeyip, ama sonrasında elindekileri de kaybeden... Vazgeçmeyen,affetmeyen, dinlemeyen... Hep bir hesaplaşma içinde olan... Başkalarına haddini bildirmekten,kendini tanımaya bile vakit bulamayan...

Özeleştiri yapmayan, başkalarında hep suç arayan...

Çok insan gördüm.

Hırsı ve iddiayı birbirine karıştırmamalıyız. İddialarımızın peşinden koşmalıyız.

Hayatın her alanında da bunu yapmalıyız.
Ve öncelikle de siyasette...
Çünkü inanıyorum ki...
Türkiye’nin gelişmesinde, değişmesinde kişisel hırslar değil, toplumun iddiaları çok daha önemli olacak.
Galiba yeni bir dönem açılıyor.
İddiası olan ve bunun peşinde koşanlara selam olsun.

 

Yazarın Tüm Yazıları