Benim itirazım var

Haberin Devamı

 

Değerli dostlar, değerli okurlar, değerli İzmirliler...
Siz hiç İzmir’de, Ege’nin herhangi bir kentinde; bir İzmirli’den, bir Egeli’den “İzmir barış istemiyor” diye bir şey duydunuz mu?
“Madem Diyarbakır böyle diyor, İzmir de şöyle istiyor...” diye bir cümle işittiniz mi?
Hadi; daha da açık olalım.
Zaman zaman yükselen “Ayrılma, federasyon...” gibi seslere bile İzmir’den bir cevap duydunuz mu?
Örneğin “Asıl federasyon isteyen Ege’dir” diye bir yorum da kulağınıza çalındı mı, herhangi bir yerde buna benzer satırlar okudunuz mu?
Şahsen ben duymadım.
Duymadığım gibi İzmir’de hep demokrasi nutukları atılmıştır, barış çağrıları yapılmıştır, diyalog girişimleri olmuştur, birlikte hareket etme ve güçbirliği oluşturma mesajları verilmiştir.
Çünkü bu iklim, bu coğrafya, bu bölge birlikte yaşamaya alışıktır, beraber başarabilmenin tadını tatmıştır, dostluğun ve kardeşliğin kıymetini bilmiştir, başını her zaman batıya çevirmiştir.
Daha devam edeyim mi?

Ben Saint Joseph’te okudum. Sınıfımızı hatırlıyorum. Fransız da vardı, İtalyan da, Rum da, Ermeni de...
İzmir doğumlu da vardı, Diyarbakır da, Trabzon da...
Arkadaşlarımızın isminin David, Kevin, İsac, Beatrice...
Ya da Deniz, Sefer, Mehmet, Osman olması değil...
Samimi, içten, dost olmalarıyla ilgilendik.
Bir gün bile aklımıza “Arkadaş sen nerelisin, kökenin nedir, ailen İzmir’e ne zaman, nasıl gelmiştir” diye sormak aklımıza gelmedi.
Zaten bir önemi de yoktu.
Kim nereden gelirse gelsin, bizim için önemli değil ki...
Güneydoğulu ya da Egeli, fark eder mi?
Yeter ki insan olsun, yeter ki adam gibi adam olsun...
Beraber okuduk, beraber büyüdük, beraber yaşlanacağız...
Eminim sizler de öylesinizdir; yani bu yazdıklarım bana özel değil biliyorum.
İzmir Türk Koleji’nde okuyan da, lisem İzmir Tevfik Fikret Lisesi’nde okuyan da, İzmir Kız Lisesi’nde okuyan da, İzmir Namık Kemal’de okuyan da, Atatürk Lisesi’nde okuyan da yanındaki sıra arkadaşının hangi kökenden olduğunu merak bile etmemiştir.
Etmeyecektir de...
Çünkü bir önemi yoktur...

Şanar Yurdatapan’ı bilir, severim.
Diyor ki...
“İzmir küçük Millet Meclisi (İkMM), ‘İzmir barış istemiyor’ algısını silmek için bir çalışma başlattı. Diyarbakır ve İstanbul küçük Millet Meclisi de ona katıldı. 1 Mart 2013 Cuma günü, İzmir’e Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’i davet ediyorlar, ev sahipliğini de İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na öneriyorlar. 2 Mart Cumartesi günü de Diyarbakır toplantısı var. Bu toplantıya da aynı şekilde Aziz Kocaoğlu’nu davet ediyor ve ev sahipliğini Baydemir’e öneriyorlar. Amaç toplantılarda, il temsilcileri kendi illerinin duyarlılıklarını dile getirsin, kuşkularını anlatsın ve başkanlar da sorulacak soruları yanıtlasın... Böylece ‘İzmir barış istemiyor’ ya da ‘Diyarbakır bölünmek istiyor’ şeklindeki algıların gerçekliği yerinde test edilsin...”

Tamam; bir süreç var. Herkes üzerine düşeni yapsın, elini taşın altına soksun, daha çok demokrasi, daha çok diyalog çağrısı yapsın.
Hiç itirazımız yok.
Hatta gönülleri öyle istemiş; İzmir’in Başkanı Diyarbakır’a, Diyarbakır’ın Başkanı İzmir’e gitsin.
Böyle de bir fotoğraf versinler. Gönüller bir olsun, istekler yerine gelsin.
Buna da itirazım yok.
İtirazım “İzmir barış istemiyor algısını silmek” cümlesine...
Böyle bir algıyı ortaya atmak İzmir’i, İzmirlileri bilmemektir, tanımamaktır...

 

Yazarın Tüm Yazıları