Benim favorim Yılmaz Vural...

AYLARDIR bekliyoruz...

Fatih Terim’in ardından A Milli Takımımız resmen başı boş...

Potansiyel milli oyuncularda da milli takıma seçilme seçilmeme gibi bir kaygı yok...

Peki federasyonumuz bu başı boşluğa hazırlıksız mı yakalandı?

Fatih Terim’le yollar ayrılırken biraz duygusal mı davranıldı, alternatif isimler henüz yok muydu?

Peki şimdi var olan isimler neden federasyon tarafından açıklanmıyor, neden “Şu hocalarla görüşüyoruz” ya da “Şu kadar süre sonra yeni hocamızın ismini açıklayacağız” denemiyor?

Milli Takım Teknik Direktörlüğü koltuğu biraz da kamusal bir koltuktur... Her ne kadar yeni hocamızı TFF belirleyecek olsa da ahalinin olurunu da almak zorunda... E kolay mı kimilerimiz “Hoş geldin” derken, kimilerimiz “Bu mudur?” diyeceğiz... Kimilerimiz kariyer çıtasıyla ilgili eleştiri yaparken, kimilerimiz aldığı ücretle ilgili eleştiriler yapacağız... Fakat hala bütün bunlardan mahrumuz(!), çünkü şöyle ağız tadıyla sallayabileceğimiz bir hocamız yok...

Şehir efsaneleri artıyor


Hoca belli olmayınca da şehir efsaneleri artıyor, adaylar çoğalıyor haliyle...

Baştan söyleyeyim; benim adayım Yılmaz Vural... Almanya’larda benim diyen teknik direktörlerin bitirdiği akademileri bitirmiş, sonra da yurdumun arka sokaklarından yetişmiş bir futbol fenomeni...

Ama nedense bu gibi görevler Yılmaz Vural’a pek yakıştırılmıyor (!)... Hatta minik ama aşağılayan tebessümler görüyorum konu Yılmaz Vural olunca... Belki
arkasından ittirecek siyasi bir güç yok ama Türkiye kadar büyük bir isteği ve coşkusu var hocanın...

Şimdi biri dese ki; “Bir teknik direktör var; renkli, heyecanlı, oyuncuları çok iyi tanır ve sevilir, maç esnasında 12’nci adam gibi oynar, inanır inandırır.”

“Süper” demez miyiz? Peki bu özellikler Yılmaz Vural’da yok mu? Fazlası var eksiği yok... Ama konu Yılmaz Vural olunca yine o(!) gülümseyen surat ifadeleri gözümün önüne geliyor...

TFF Başkanı Mahmut Özgener ve arkadaşlarının, “Bizi tefe koyarlar” dediğini duyar gibi oluyorum... Para bulunsa, okkalı bir sponsor “Ben veriyorum parasını” dese Hiddink kapıda!... Nasıl olsa sponsor verdi, diyerek parasal çıtayı aşarız... Kariyer desen zaten Hiddink’te...

İşte mesele de bu zaten... Teknik direktör seçerken cesurca sorumluluk alınamıyorsa, ‘o ne der, bu nasılsa itiraz eder’ telaşlarına düşülürse, buradan sağlıklı bir sonuç çıkması mucize olur...

Bırakın paralar cebimizde kalsın... Heyecanı bitmiş, “Ben oldum” diyen, milli oyuncuyla aynı dili bile konuşamayan birine bu koltuğu teslim etmeyin... Bu sefer de benim hatırım (!) için böyle olsun...
Yazarın Tüm Yazıları