Bengü’den Gülşen olur mu

Bengü’yü tanırsınız. En başından beri, çıtı pıtılığı, hanımefendiliği ve güzelliğiyle evin küçük kızı olarak algılanmış ve sevilmiştir. Hani annelerin oğullarına almak isteyecekleri cinsten bir kız.

İyi şarkıları vardır olmasına da, bundan birkaç yıl önce "Sen bir çiçeksin, ben de suyun" diyerek geniş kitlelere ulaşmış, kulvarını belirginleştirmeyi başarmıştır.

En son katıldığı o jürili, koçlu yarışmalardan birinde dansı, başarma azmi ve kibarlığıyla kendini fark ettirmiş; tabir-i caizse yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiştir. Neyin kuyruğuna diyecek olursanız, bunca zamandır bozmadığı duruşunun, tutarlılığının, hanımefendiliğinin karşılığından söz ediyorum.

Bu, hikayenin benim tarafımdan gözüken versiyonu. Bir de Erol Köse versiyonu var. Gözlemlerim beni yanıltmıyorsa Erol Bey’in Bengü hakkındaki görüşü şöyle bir şey olmalı: "Kızım, sen harcıyorsun kendini. O senin şarkıların, hanımefendi kız görünüşünün modası çoktan geçti. Bunları istemiyor halk. Halk seksapel istiyor. Sen bana güven, eskiye bir sünger çek, üç ay içinde zirveye çıkmazsan bana da Erol demesinler."

RÜYAMDA GÖRDÜĞÜM SAHNE

"Bunu da nerden çıkardın, yanlarında mıydın" diye soracaksınız. Değildim elbet ama Bengü’nün yeni klibini izleyince rüyamda böyle bir sahne gördüm. Bengü de başını öne eğmiş "Haklısın abi, tamam abi, yapacağım abi" gibi laflar ediyordu; kan ter içinde uyanmışım.

İşin şakası bir yana öncelikle şunu not düşeyim. Seversiniz sevmezsiniz, yaptığı işleri onaylarsınız onaylamazsınız. Müzik bilgisine güvenirsiniz güvenmezsiniz, ama Erol Köse’nin ticari bir zekásı olduğu kesin. Sıfırdan şöhret yaptığı, kariyerine kariyer kattığı birçok isim var. Zor günler geçiren sektörün bir dönem imdadına yetiştiği bile söylenebilir. Gülşen’in şöhret olmasındaki payı büyüktür. Hande Yener’in marka olmasındaki katkısı da öyle. Bugün Hande Yener kariyerinin rol ayrımındayken, prodüktör olarak önünü kesmeyen, destekliyor mu bilmiyorum ama en azından köstek olmayan prodüktör yine Erol Köse’dir. Ancak Bengü’ye yaptığına ne demeli?

Serdar Ortaç’la düete, şarkıya falan bir şey demiyorum; kısa sürede ticari sonuçlar almayı hedefliyorsan böyle bir sound ve yaklaşımı tercih edebilirsin. Ama Bengü’ye seksi kız imajı biçmek bence faydadan çok zarar getirecek bir tercih olmuş. Çünkü ben Bengü’nün yapısı itibarıyla bu duruşu taşıyabileceğine inanmıyorum. Erol Köse’nin en büyük hatası Hande Yener’in, Gülşen’in, Nez’in elbiselerinin Bengü’ye de oturacağını düşünüyor olması.

Barda Filmi’nin müziklerini içeren albümü yazarken Üçnoktabir’den söz etmiştim. Yıllardan beri İstanbul Mojo Bar’da Spitney Bears adıyla dinleyip sevdiğimiz, daha sonra adını Üçnoktabir olarak değiştiren grup; basta Cenk Turanlı, gitarda Barış Ertunç, davulda Mehmet Demirdelen ve vokalde Melis Danişmend’den oluşuyor. Grubun sözlerini Melis yazıyor, şarkılar ise Üçnoktabir’e ait.

Barda’nın film müzikleri albümünde söyledikleri ve benim ısrarla üzerinde durduğum şarkı "Dediler ki"yi de albüme alarak çok doğru yapmışlar. Her ne kadar biz o şarkıya film sırasında klip de çektik artık üzerine oynayamayız diye düşünüyor olsalar da kendilerine "Mustafa Hakkında Her Şey" filmi müzikleri arasında yer alan Mor ve Ötesi hiti "Bir Derdim Var"ı hatırlatmak isterim. "Bir Derdim Var"a da film sırasında bir klip çekilmişti ancak kimse şarkının farkına varmadı. Ne zaman grup kendi albümüne koydu şarkıyı, yeni bir klip çekti, o zaman hit oldu.

Üçnoktabir’in "Sabaha Karşı" albümüne gelecek olursak... Benim baştan sona defalarca hem de çok uzun bir süredir dinlediğim bir albüm. Şarkı sözlerini ezbere biliyorum. Melis uzun zamandır tanıdığım gazeteci bir dostum. Cenk öyle, Barış öyle, Mehmet öyle. Albümün prodüktörü Selim Demirdelen hem yönetmen hem de müzisyen olarak çok sevdiğim, güvendiğim bir adam. Müzik direktörü Volkan Başaran desen, o da öyle...

Ancak "Değişmem", "Ölmeden Ünlü Olsam" gibi güçlü şarkılar içeriyor olsa da albümün, grubu büyük kitlelerle buluşturacak hit sıkıntısı çektiği kesin. Melis’in ses rengini çok beğeniyor olmakla birlikte bir rock vokal olmaktan çok, popa yakın bir üslubu olduğunu da belirtmem lazım. Bu bir dezavantaj mı? Bence avantaja bile dönüşebilir. Üçnoktabir’i daha yakından tanımak istiyorsanız pazartesi ya da cumartesi, Mojo’ya bir uğrayın derim. "Sabaha Karşı" albümünü de es geçmeyin lütfen.
Yazarın Tüm Yazıları