Ben size "böyle olacak..." demiştim

Bugün özür dileyerek “Böyle olacağını söylemiştim. Neden ciddiye almadınız?” sorusunu sormak istiyorum. Şimdi daha dikkatli olalım. Eski tutumlar devam ederse birgün “MHP koalisyondan ayrılsın” baskıları da başlar ve sonunda yine piyasalar kazanır.

Gözle görünen köy klavuz istemez.

Hepimiz bağırdık.

“Yapmayın, etmeyin, programla mücadele etmeyin. Piyasalara karşı efelik gösterisi yapmayın. Bunun faturası ağır olur ve toplum öder” dedik.

Dinletemedik.

Hala “deneme-düzeltme” yöntemiyle hareket ediliyor.

Enis Öksüz ve MHP’nin tutumu sayesinde az daha 3 üncü krizin içine düşüyorduk. Oysa Türkiye’nin böylesine amatörce yaklaşımları kaldıracak hali yok.

5 Temmuz günkü yazımızda bakın ne demiştik:

“... Enis Öksüz “IMF beni de mi değiştirecek?” diye tepki göstermiş. Bu şekilde devam edilirse, onu da görebiliriz. ABD; Enis Öksüz’ün istifasını da isteyebilir. “

Diğer bir uyarımızıda 3 Temmuz tarihli yazımızda yansıtmıştık:

“Atın şu Kemal Derviş’i de rahatlayalım” başlıklı yazımızda da, Derviş ile kavga etmenin nelere mal olabileceğini anlatmış ve kredilerin duracağının, piyasaların panikleyeceğinin, doların fırlayacağının uyarısını yapmıştık. Bundan dolayı “bırakın bu mücadeleyi. Debelenmeyin ve IMF ile anlaşmada ne varsa, Kemal Derviş ne diyorsa onu yapın” çağrısında bulunmuştuk.

Bu yazılarımıza da yüzlerce e-mail mesajı almıştık. Bir bölümü bizi “teslimiyetçi” olarak nitelemiş, önemli bir bölümü ise desteklemişti.

İnatlaşmanın faturası ağır oldu.

MHP, Enis Öksüz’ü istifa ettirmeyerek ve kabine revizyonunu engelleyerek, krizin büyümesine neden oldu. Rezervlerimizden yüzmilyonlarca dolarımızı harcamak zorunda kaldık. Faizler yükseldi ve daha da borçlandık.

Bugünkü manzara bize hak verdirmiyor mu?

Enis Öksüz piyasalar tarafından cezalandırıldı. Bu zorunlu istifa , ülke’nin yönetiminde kimin daha etkin olduğunu ortaya çıkardı.

IMF ile kavga etmek, Kemal Derviş’i kabine dışına atmaya çalışmanın faturası sadece topluma çıkmadı. Siyasilerimize de çıktı. MHP cezalandırıldı. IMF ve ABD, piyasalar aracılığı ile Öksüz’ün istifasını sağladılar. Kemal Derviş’in dokunulmazlığını perçinlediler.

Eğer Bahçeli direnmese ve geçtiğimiz haftalarda kabine revizyonu yapılsaydı.

Eğer Derviş ile kavga inatla sürdürülmeyip, aile içinde sessizce çözümlenseydi, ne bunca kabya uğranılır, ne krizin siyasi faturası MHP’ye çıkar, ne de halk böylesine fakirleşme noktasına gelirdi.

Yazık olmadı mı?

Şimdi, “kardeşim bugüne kadar neredeydiniz?” diye soranlar haklı değiller mi?

“Herşey yolunda gidiyor. Oysa bazı çevreler işleri bozuyor” demenin hiç bir anlamı olmadığı ortaya çıkmadı mı?

“Güven” oluşturmanın çelişik demeçler değil, somut adımlarla gerçekleştirilebileceğini anlamak bu kadar güç müydü?

“Bazı çevrelerden “ kimlerin kastedildiği belli değil ancak, bu çevrelerin devletten daha güçlü oldukları bir defa daha anlaşıldı.

BUNDAN SONRA DAHA DİKKATLİ OLALIM...

Olanlardan ders alıp şimdi ileriye bakalım.

IMF, yani piyasalarla yaşamayı öğrenelim.

Artık direnmeyi bırakalım.

Eğer aynı senaryolar tekrar devreye sokulur, daha da derin bir uçuruma düşer ve çıkışımız çok daha uzun süre alır.

Bugünkü ekonomik krizi gereken önlemleri zamamında almayan ve tetikleyerek patlatanlar koalişsyon ortaklarıdır. Bundan dolayı da sorumludurlar. Öyleyse sorumluluklarını bilip, ona göre hareket etmelilerdir.

Eğer MHP eski tutumunu sürdürürse, bu defa Enis Öksüz’ün başına gelenler partinin de başına gelir ve birgün “MHP koalisyondan ayrılsın” baskıları başlar.

Bu gerçekleri görüp hareket etme zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir.

“Biz demiştik” yazısı yazmak istemiyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları