Beli kırılan ithalat değil büyüme

CARİ açık rakamlarındaki artışın hızı kesilmeye başladı.

Haberin Devamı

Tabi ki cari açığın önce artış hızının sonra kendisinin azalması olumlu bir gelişme. Ancak ne adına, ne pahasına oluyor, onu da görmek gerekiyor.
Cari açığın artış hızı yavaşlıyor ama aynı dönemde kurlar da hiç olmadığı biçimde yükseldi. Neredeyse yüzde 30’luk devalüasyon yaşadık ama dalgalı kur sisteminde olduğumuz için, TL’deki bu erime, devalüasyon olarak lanse edilmedi.
Çünkü önceki gün açıklanan cari açık rakamlarının detayları bize gösterdi ki; cari açık azalsa da, sıcak para girişi durduğu için, bu açığın finansmanını döviz rezevlerinden karşılamlak zorunda kaldık. Son dönemde sık sık vurguladığımız gibi; eğer faiz indirimi yapılmasaydı, kurlar bu kadar yükselmeyecekti, dolayısıyla kuru durdurmak için bu kadar döviz rezervi eritmemize gerek olmayacaktı. Rezervlerin ne kadar kuvvetli olduğu da ortada...
Para politikasını, “faiz artırmama” hatta “faiz indirme” üzerine kuruyor, Merkez Bankası yönetiminiz hükümeti kızdıracağım diye faizlerle yukarı yönlü oynayamıyorsa, yaşanan bu gelişmeler karşılığında rezerv eritme bedeline katlanmak zorunda kalmanız kaçınılmaz.
Bir düşünün; cari açık artışı hız kesmeseydi, sıcak para girişi olmadığı için, kimbilir kurlardaki artış daha ne kadar fazla olacaktı? Ya da, kurları durdurmak için, daha ne kadar fazla döviz rezervi ertitmek zorunda kalacaktık?
Kurlardaki artış ithal maliyetleri artırdığı için cari açığın azalmasına neden oluyor, cari açık artışındaki hızın kesilmesi, kurların biraz daha dengelenmesini sağlıyor. Dalgalı kur dediğimiz de zaten bu...
Son iki-üç ay içinde ithalatın azalması ve buna bağlı cari açık artışındaki hızın kesilmesini bazı bakanlar “büyük başarı” olarak lanse etmeye çalıştılar. Sanki bu durum kendiliğinden oluyormuş gibi… Geçen gün CNN Türk’te soruları yanıtlayan eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bakanların bu demeçlerine dikkat çekerek, “İthalatın beli kırıldı diyorlar, beli kırılan büyüme, bunu söylemiyorlar” dedi. Haklı değil mi?

Haberin Devamı

GECİKEN YAPISAL REFORMLAR

Çünkü sizin üretim yapınız bu: Yüzde 5’in üzerinde büyüdüğünüz zaman, ithalata bağımlı üretim yapınız nedeniyle, dış ticaret açığınız da, cari açık rakamınız da büyümeye, daha doğrusu tehlikeli olmaya başlıyor.
Sürekli sıcak para akışıyla yüksek büyümenin sürdürülemediği de ortada. Sıcak para girişi azalınca kurlarınız yükselmeye başlıyor, bu cari açığınızı daraltıyor ama sonuç olarak büyümeniz azalıyor. Bu da daha az kişiye iş vermek, sosyal sorunların büyümesi demek...
Hükümet, kendisinden önceki Hükümetin finans kesiminde konsolıdasyonu başarıp bankacılık sistemini sağlamlaştırdığı bir yapıda, küresel ekonomideki canlılığın da etkisiyle, 2008 yılına kadar yüksek büyümeyi sağladı. Ancak yapıyı değiştirmediği için, sıcak para girişi ile büyümenin yarattığı yüksek cari açığı finanse edebildiği için fazla sorun olmadı. Ama işler şimdi değişti. Yani üzerinde yürünen eski yol haritası değişti...
Eğer kendi başınıza, yani cari açık sorunu yaratmadan daha yüksek büyüme sağlamak istiyorsanız, bu üretim yapınızı değiştirmeniz şart. IMF ile anlaşmanın bitmesinden bu yana yapısal tedbir alınmıyor diye yakınıyor, 2007 yılından sonra başta teşvik sistemi olmak üzere yanlış kararlar alınıyor diyorduk ya, işte gereken yapılmadığı için bu noktaya geldik… Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yapısal reformların önümüzdeki dönemin temel önceliği olduğunu, mali açıdan sıkı durmaya devam edeceklerini söylemiş. Ekonomi yönetiminin mevcut tabloyu rasyonel değerlendirdiğini görüyoruz.
Daha önce alınmayan yapısal tedbirler umarız artık alınır...

Yazarın Tüm Yazıları