Belediye iflas etmemiş miydi?

BAŞKENTİMİZİN yeni gündemi ulaşımdaki kaos.

Kaos denilen de bir mahkemenin verdiği karar.
Bu karar doğrultusunda pazartesiden geçerli olmak üzere tam bilet 90, öğrenci bileti de 60 kuruştan satılacak.
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bağırıp duruyor.
EGO’nun zaten zarar ettiğinden, son kararla zararın daha da artacağından dem vuruyor.
Hem sefer sayılarını azaltacağını hem de transfer uygulamasını kaldıracağını açıkladı.
Sanki gelinen bu noktadan vatandaş sorumlu.
Oysa, gelinen noktanın tek sorumlusu var o da 16 senedir bu kenti yönete(meye)n Gökçek.
Sürekli kenti borç batağına batıran, doğalgaz paralarını BOTAŞ’a ödemeyen, metroyu tamamlayamayan, bırakın tamamlamamayı mevcut inşaatları çüremeye terk eden kim?
Ama Gökçek’in en başarılı olduğu konu, sorumluluğu başkalarına atıp, aradan sıyrılmak.
Ankara’da inşaatı yıllardır tamamlanamayan üç metro hattı var. Bu metro yapımlarını üstlenen firmalarla belediye davalık.
Çünkü süre uzadıkça maliyet artıyor.
Gökçek de bilet fiyatlarını düşüren mahkeme kararına isyan ettiği basın toplantısında bunu kabul ediyor:
“Metro çalışmaları belli noktaya geldi ancak şu anda mevcut işi yapan şirketler 10 yıl önceki fiyatlarla işi yapamayacaklarını söylediler. Kalan işlerin yapılması için mevcut şirketler tasfiye edilip yeni şirket kurulacak.”
Tamamlanamayan metro hatları, Gökçek yüzünden bu kentin sırtında kambur olarak duruyor.
Peki bu kamburun maddi sorumluluğu kime ait?
Tabi ki Gökçek’e.
Kentin uğradığı milyonlarca liralık zararı kim karşılayacak?
Ya da bu zararın hesabı sorulmayacak mı?
Gökçek, bilet fiyatlarının indirilmesiyle ilgili “Bu karar belediyeyi iflasın eşiğine getirir” demiş.
İlginç.
Yukarıda anlattığım tabloya bakınca insan soramadan edemiyor.
Belediye zaten iflas etmemiş miydi?

Plaka fiyatları neden yüksek?

MAHKEMENİN son bilet kararının ardından özel halk otobüsçüler ve minibüsçüler de isyan halinde.
Pazartesi günü kontak kapatıyorlarmış.
Ankara Özel Halk Otobüsleri Odası Başkanı Mustafa Ali Şişman, yeni fiyatlarla günlük 350-400 TL zarar edeceklerini söylüyor.
Ankara’da hemen hergün otobüs veya dolmuş kullanan bir kişi olarak bu zararın nasıl oluşacağını merak etmiyor değilim.
Balık istifi insan taşıyan minibüslerdeki “ışıkta çökelim” repliği hala işitiliyor.
Belediye otobüsünü geçip, daha fazla yolcu alma çabasındaki özel halk otobüslerinin trafik kurallarını hiçe sayan tehlikeli durumları da malum.
Ama bundan daha önemlisi, zararın eşiğinde olduğu söylenen bu otobüs ve minibüslerin plaka değerlerinin nasıl milyonlara vurduğunu da anlayabiliyor değilim.
Ya bu plakalar hakikaten değerli ve bizler klasik bir esnaf ağzıyla karşı karşıyayız.
Ya da birileri plakalar üzerinde ciddi spekülasyonlar yapıyor.
Karar sizin.
Yazarın Tüm Yazıları