Bekir Coşkun: Bayram...

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Yarın bizim bayramımız...

Basın Bayramı...

‘‘Bayram’’ diye keyiflenip, odamın dört duvarı arasında tek ayağımın üzerinde döne döne zıplayasım gelir...

Ama duvarlardan utanırım...

Cam kenarındaki biblolardan...

Duvarlardaki resimlerden sıkılırım... Kalorifer peteğinin üzerindeki miki-tavşana karşı ayıp olacağını düşünürüm...

Ben de adam gibi oturup suratımı asarım...

Çünkü; dört duvar, biblo miki-tavşan dahi bilirler ki bugün ‘‘Bayram’’ değil...

*

Aslında her sene bugün, biz kendi halimize yanarız...

Papağan gibi; öldürülen, ama katilleri asla bulunamayan arkadaşlarımızın adlarını sıralarız:

Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy, daha niceleri...

İçimiz yanar...

Her sene ‘‘Bayram’’ oldu mu, Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a gidip, arkadaşlarımızın katillerinin bulunmasını isteriz... Zaten onlar da her ‘‘Bayram’’ gidip katillerin bulunmasını isteyeceğimizi bilirler...

Herkes herkesi bilir...

Sonra hapistekiler...

Sonra içimizdeki sansür...

Sonra sermayenin altında eziliş...

Diyeceksiniz ki:

‘‘Peki, bu nasıl bayram?...’’

*

Ama en çok ayakta kendi ölüşümüze yanarız...

Bodrum'da kıçını gösteren mankenlerin densizlikleri tam sayfa, emekçilerin açlık savaşı tek sütuna yer aldığında vuruluruz... Ciguli birinci sayfada üç sutunayken, yırtınan bilim adamının pul kadar kafasının yarısı içerde, yaralar bizi...

Yalakalıkla kan kaybederiz...

Etik değerlerimizi yitirerek yavaş yavaş tükenir, içimizdeki sansürle can çekişiriz...

Yaranmak öldürür bizi...

*

Yarın bizim bayramımız...

‘‘Bayram’’ diye kapımı kapatıp, dört duvar arasında parmaklarımı şıkırdatıp, döne döne zıplayasım gelir...

Ama duvarlardan utanırım...

Duvarlardan...



Yazarın Tüm Yazıları