Bekir Coşkun: Bakan ve kuş...

Bekir COŞKUN

ÖNCE televizyonda gördüm; Orman Bakanı doğaya sülün ve çil keklik salıyor.

Bakan, eline verilen kuşları havaya atıyor ki doğada kuş çoğalsın.

Oysa bu mevsimde doğaya üresin diye hiçbir hayvan salınmaz. Nitekim bizim Metin Sertoğlu yazdı; bu kış ortasında, tam kar başlarken doğaya atılan bu hayvanların yaşaması, soğuk ve açlıktan olanaksız.

Hemen hemen hepsi ölecek.

Ecevitler'in bakanı tabii ki kuş uçuracak, havaya tavşan atacak değildi.

Ama salınan sülünler, keklikler insana alışmışlar, atılan geri geldi. Bir koşu dönüp Bakan'ın arabasının altına, törene katılan bürokratların arkasına saklandılar.

Bakan ve bürokratları kovaladılar, onlar geri döndü. Bakan ‘‘Kiş kiş...’’ diye göndermek istediyse de boşuna.

*

Zaten avcılar hemen karşı tepenin arkasında yatmış bekliyorlardı.

Kimi avcıların 3.5 milyarlık bu devlet hediyesi kuşlar karşısında, tepenin arkasından kuş taklidi yapıp ‘‘Teşekkürler Sayın Bakan... Bizi ne güzel de doğaya saldınız. Şimdi biz burada çoğalıp büyüyeceğiz. Cik cik cik...’’ diye seslendikleri gelen söylentiler arasında.

Bakan Çağan buna sevindi, arkasında iki büklüm bekleyen bürokratlara mutlu bir şekilde dönerek müjde verdi:

‘‘Duydunuz mu?..’’

‘‘.......?’’

*

Dünyanın her tarafında sol partiler çevrecidir.

Sağ partiler ise tabii ki ırmaktan yana değil, ırmak kıyısındaki fabrikadan yana olacaklar. Sağ partiler için orman-ağaç önemli değildir, mobilya sanayii önemlidir.

Ama yeryüzünde çevre düşmanı tek sol partiler bizdekiler.

(Bu gece saat 22.30'da, TRT 2'de Hilkat Saydamer'in ‘‘Mucizenin Adı İnsan’’ programını lütfen izleyin.)

Dönüyorum; Orman Bakanı geri gelen kuşları kovaladı:

‘‘Kişe kişe...’’

Kuşlar geri gelip arabaların altına, bürokratların arkasına saklandılar.

Maksat toplumun gözünü boyamak.

Oysa o kuşların yaşama alanlarının tümünü mafyaya çaldırdılar. Ormanlar hiç bu kadar yok olmamıştı. Kaçak avcılık denetimi yok. Yaban hayvanlarının nesli hızla bitti. Eline silah alanın doğaya yönelmesi yetmiyormuş gibi, dışardan zengin avcıları getirip hayvanlarımızı vurduruyorlar.

Doğa çaresiz...

Biz çaresiz...