BDP, her kararda Öcalan’ın icazetini mi bekleyecek?

ANAYASA Mahkemesi’nin DTP’yi kapatmasının yol açtığı sarsıntıyı ve bu kararın tetiklediği sonuçları aradan yaklaşık iki hafta geçtikten sonra değerlendirdiğimizde karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor? Önce tablonun olumlu tarafından başlayalım...

Haberin Devamı

* DTP’nin kapatılması, bu partinin terörle arasına mesafe koyma gereği açısından sergilediği bütün kötü sicile rağmen yine de kamuoyunun önemli bir kesiminde sorunun parlamento zemini içinde çözümü konusunda kuvvetli bir farkındalığın şekillenmesine neden oldu.

Kürt siyasal hareketinin TBMM’de temsil edilmesinin, edilmemesi halinde ortaya çıkacak büyük boşluk ve bu boşluğu doldurması muhtemel kargaşa ortamına kıyasla çok daha tercihe şayan olduğu galiba çarpıcı bir şekilde algılandı.


*
Bölge halkından, özellikle Güneydoğu’daki sivil toplum kuruluşlarından TBMM’nin dışlanmaması ve açılım sürecinin tehlikeye düşürülmemesi konusunda yapılan kuvvetli çağrıların değeri azımsanmamalıdır. Kürtlerin kendi aralarındaki durum değerlendirmesinde, gerilimi tırmandırmak yerine makul yolun tercih edilmesini savunanların ağırlık kazanması kuşkusuz önemlidir.

Haberin Devamı

ÖCALAN DENKLEMDEKİ KONUMUNU TESCİL ETTİRDİ

Ancak toz bulutu dağıldığında, karşımızda beliren tablonun oldukça düşündürücü bir yönü de var. Kapatılan DTP’nin Başkanı Ahmet Türk, parlamentodan çekilme kararından vazgeçmelerindeki en önemli faktör olarak Öcalan’ın kendilerine gönderdiği mesajı saymıştır. Yani, makul olan tercihi Öcalan da desteklemektedir.


*
Hepimizi biliyoruz ki, Öcalan, 1999 yılında hapse girdikten sonra da Kürt sorununda her zaman çok belirleyici bir faktör oldu. Güneydoğuda yapılan herhangi bir DTP gösterisinde çocukların ve yaşlı kadınların kendisine ifade ettikleri sevgiden Öcalan’ın Türkiye’deki Kürtlerin önemli bir kesimi üzerinde taşıdığı manevi ağırlığı okumamak mümkün değildi.

Öcalan, her zaman denklemin içindeydi. Türk’ün açıklaması, bu gerçeği en kuvvetli şekilde tescil etmiştir.


*
Kritik bir yol ayrımında ibreyi Meclis seçeneğine yönelten bu manevrayla, Öcalan, Kürt siyasal hareketinin başat aktörü olduğunu hem Türk kamuoyuna hem de dünyaya göstermiştir. Bu noktada PKK’nın Kandil’deki silahlı dağ kadrolarıyla ayrı düşmüş olmasının da altı çizilmelidir. Murat Karayılan parlamentodan çekilme yönünde sertlik çizgisini savunurken, Öcalan tam tersini savunmuş ve dediğini yaptırmıştır.

Haberin Devamı

KARAR ALMA SÜRECİNİN HÜCREDEKİ PAYDAŞI

Bütün bunlar şu paradoksu ortadan kaldırmıyor. Demokratik sürece dışarıdan müdahil olan, karar alma mekanizmasını yönlendirme yeteneğini sergileyebilen kişi, başlattığı silahlı kalkışma hareketiyle 35 bin kişinin ölümüne yolaçmış, bu nedenle müebbet hapse mahkum olmuş bir teröristtir.


*
Devlet, bu mahkumun bulunduğu fiziki ortamı kontrol etmekte, ama o tek kişilik hücresinden dışarıdaki Kürt hareketi üzerinde etki icra ederek, kendisini muhatap almayan ve alamayacak olan devlete “ben varım” diyebilmektedir. Ne kadar rahatsız edici olsa da bu bir gerçektir.

Böyle bir durumun örneğine herhalde dünya demokrasi tarihinde rastlanmamıştır. Bu, her hukuk devletinin kolayca taşıyabileceği bir durum değildir.

Haberin Devamı


*
Kürt siyasal hareketinin temsilcileri siyasi serüvenlerini bundan sonra BDP çatısı altında sürdürürken, her kritik kararda Öcalan’ın avukatlarının İmralı’dan getirecekleri talimatın beklenmesi bir alışkanlık haline gelirse, Türkiye’yi sıkıntılı bir dönemin beklediğini söyleyebiliriz.

Bu durum Öcalan’ın 1999 yılında Afrika’da yakalanmasından sonra geçen 10 yıl içinde nereden nereye geldiğimizi de gösteriyor. O dönemde, yakalanıp hapse konduktan sonra Öcalan’ın devletin kontrolü altında olmasının kendisinden yarar sağlanabileceği gibi bazı pragmatik tezlerin de seslendirilmesine yol açmıştı.


*
Gelinen noktada bu kehanetin doğru çıkmadığı gibi, tersi bir durumun yaşandığı bile ileri sürülebilir. 

Yazarın Tüm Yazıları