BDP başkanlık modeline ‘Evet’ diyebilir mi?

ABDULLAH Öcalan ile diyalog sürecinin başlamasıyla birlikte siyasetin gündemine yerleşen bir tartışma, BDP’nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hedeflediği başkanlık modeline geçişi sağlayacak bir anayasa değişikliğine yeşil ışık yakıp yakmayacağı sorusu üzerinde odaklanıyor.

Haberin Devamı

BDP’nin TBMM’deki oy gücü, hepsini seferber edebildiğinde, kendi çizgisindeki bağımsızlarla birlikte 30 dolayında. BDP’nin Erdoğan’a bu yönde stratejik bir destek sağlaması, oy kullanabilecek 325 milletvekili olan AK Parti’nin -ciddi bir fire vermediği takdirde- genel kurulda 330 eşiğini aşıp anayasa değişikliğini referanduma götürebilmesinin kapısını açabilir.
Erdoğan’ın İmralı ile yürümekte olan müzakere süreci çerçevesinde yeni anayasada Kürt sorununun çözümü yönünde önemli esneklikler sergilemesi halinde, Kürt siyasi hareketi, aynı anayasa taslağında güçlü bir başkanlık yönetiminin getirilmesine ‘evet’ diyebilir mi?

* * *

Önceki akşam bazı meslektaşımızla birlikte bir araya geldiğimiz BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak’la yaptığımız sohbetin bir bölümü bu sorunun etrafında geçti. Aldığımız yanıtlar, çok arzulu görünmese de, BDP’nin başkanlık sisteminin görüşülmesine kapıyı açık tuttuğunu gösteriyor. Bu partinin tutumunu Kışanak’ın açıklamaları çerçevesinde irdeleyelim:
Kışanak, söze “Biz aslında 2010 ve 2011 yıllarında akademisyenlerle birlikte bir anayasa hazırlık çalışması yürüttük. Bu çalışmada başkanlık sistemini de değerlendirdik. Açıkçası şu kanaate vardık, parlamenter sistem de, başkanlık sistemi de konuşulabilir. Her ikisi de olabilir, yeter ki demokratik mekanizmalar doğru bir şekilde yerine oturtulsun” diye girdi.
BDP’li siyasetçi, ardından başkanlık modelini değerlendirdi: “Aslında Türkiye’de yürütülen tartışmayı yanlış ve eksik buluyoruz. Başkanlık sisteminin kendisi kötü bir sistem değildir ama şu koşullarla: güçler ayrılığı iyi tarif edilirse, denge mekanizmaları güçlü olursa, merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin yetki paylaşımı demokratik bir şekilde yapılırsa...”
Kışanak, bu çalışma sonunda eğilimin parlamenter sisteme döndüğünü şöyle anlattı: “Her ülke kendi geçmişini, tarihini, geleneklerini, kurumlarını dikkate alarak kendi modelini geliştirebilir. Ancak biz yürüttüğümüz çalışmada bu faktörler açısından baktığımızda, Türkiye’nin realitesi açısından parlamenter sistemin daha uygun olacağına kanaat getirdik. Bu kadar büyük problemleri olan bir ülkede köklü bir sistem değişikliği kolay değil. Kuvvetlerin ayrıştırılabilmesi açısından zaman yok. İkincisi, kuvvetler ayrılığı konusunda Türkiye’nin tarihsel arka planı yok. İngiltere’nin demokrasi geleneği 500 yıl geriye gidiyor. Ama Türkiye’deki siyasal sistemin bu tür bir tecrübesi bulunmuyor”.

* * *

Haberin Devamı

Kışanak, şekillenen bu tercihin İmralı ile diyalog sürecinin başlamasından önce TBMM’deki Anayasa Uzlaşı Komisyonu’nda BDP’nin parti görüşü olarak dile getirildiğini de belirtti.
Gelgelelim tercih parlamenter sistemden yana olmakla birlikte, Kışanak’ın başkanlık modelinin tartışılmasına kapıyı kapalı tutmaması dikkat çekti. Bir meslektaşımız, “Ama pazarlığa da esnek duruyorsunuz?” diye sorduğunda Kışanak “Hiç tartışmayalım demek de doğru değil. Bu konuyu sadece AKP karşıtlığı üzerinden tartışamayız” karşılığını verdi.
Kışanak’ın şu sözleri, BDP’nin yeni anayasanın öngöreceği siyasi modele, müzakerelerin Kürt sorununun çözümüne “ne getireceği” kriterinden yaklaşacağını gösteriyor: “Bir süreç başlayacaksa, demokratik bir yönetim biçimi olsun, onun içinde Kürtler haklarını kullansınlar. Buna hangi yolla gidebiliriz, mesele burada... Ancak biz demokrat felsefesi olmayan, özgürlükçü olmayan bir anayasaya ‘Evet’ demeyiz. Çünkü böyle bir anayasa zaten Kürt sorununu çözemez...”

* * *

Haberin Devamı

Anayasa komisyonunda resmi tutumu önce parlamenter sistemden yana koysa da BDP’nin sonradan geliştirdiği daha esnek tutumda, Abdullah Öcalan’ın başkanlık konusuna, Milliyet’te yayımlanan tutanaklarda ortaya çıktığı üzere, sıcak yaklaşmasının önemli bir etkisi olduğunu hesaba katmamız gerekiyor.
Söz konusu tutanaklarda Öcalan şöyle diyor: “Başkanlık sistemi düşünebiliriz. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına gidebiliriz. Yalnız başkanlık ABD’deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi bir senato, ikincisi bir de halklar meclisi...”
Sonuçta, Öcalan’ın müzakere süreci içinde bu başlıkta sergileyeceği iradenin BDP’nin tutumunun şekillenmesinde belirleyici bir etkisi olacağını söylemek hata olmaz. O irade başkanlığa dönük görünüyor.

Yazarın Tüm Yazıları