Bazı gözlemler bazı sorular

BİLANÇO oyunları yapıldığı ortaya çıktı. Amerikan sermaye piyasası kaynıyor.

Şirketlerin durumlarını olduğundan daha iyi göstermek için yaptıkları bilanço oyunları yatırımcıları Amerikan sermaye piyasasından kaçırıyor.

New York'ta borsa endeksi uzun süre 10,000 civarında salınırken, bilanço oyunların ortaya çıkmasıyla güven kayboldu ve 9000'in altına geriledi. Dolar/Euro paritesi 0.85'e kadar gerilemişken neredeyse bire bir duruma geldi. Yabancı mali sermayenin en yoğun olduğu Amerika'dan şimdi sermaye kaçışı başladı.

Yaşananların faizler üzerinde olumsuz etkiler yapması kaçınılmaz. Çok yakında Amerikan Merkez Bankası bir faiz artışına gidecektir.

Bizde de bilanço oyunları yapılır. Ama, bilançoların üzerinde oyun oynandığı herkesçe bilindiğinden, yapılan oyunların bir haber değeri yoktur. Yıllarca, bankaların ekonomideki en karlı kuruluşlar olduğunu düşünmedik mi? Devlet dahi öyle düşündü. Ne zaman paraya ihtiyacı olsa, ilk vergilendirilen kesim bankacılık oldu.

* * *

Politik gelişmeler, Türkiye ekonomisinin en az zararla içinde yaşanan karmaşadan çıkabileceği yönünde insanı umutlandırıyor. Yaşananların elbette olumsuz bir etkisi olacak. Bazı maliyetleri yükleneceğiz. Ama, en azından, ekonomide elde edilen bazı kazanımların kaybedilme riski azalıyor.

Bu arada kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisinin görünümünü negatife çevirmiş olması bizler için bir talihsizliktir. Ama, o kuruluşlar da, ziyafetin en keyifli aşamasında masadaki içki şişelerini kaldıran ev sahibine benzerler. Düzelme umutlarının yeşerdiği bir dönemde geçmişin faturasını çıkarırlar. Bu kez bu kuruluşların görünümü negatife çevirmesinin marjinal etkisi az olacaktır. Çünkü, zaten yabancı yatırımcılar açısından daha kötü bir durumda olmamız mümkün değildir.

* * *

Hazine faizleri yüzde 50'lerdeyken de, şimdi yüzde 75'lere fırlamışken de Merkez Bankası'nın günlük para piyasasında bankalardan aldığı borçlara uyguladığı faiz aynı kaldı. Buna karşılık, Merkez Bankası mevduat munzam karşılıkları adı altında bankalardan aldığı paralara verdiği faizi yükseltti.

İçinde yaşanan belirsizlik ortamında, belli bir enflasyonu hedefleyen bir merkez bankası kısa vadeli faizleri artırmalı mı? Yoksa, zaten çok yükselen Hazine'nin borçlanma maliyetinin daha da artmaması için Merkez Bankası faizlerle oynamamalı mı?

Para politikası enflasyonu mu hedeflemeli, yoksa Hazine borçlarının sorunsuzca idare edilebilmesine mi odaklanmalı? Ya da, her ikisine belli dönemlerde belli ağırlıklar vererek mi para politikası götürülmeli?

Merkez Bankası faizlerle oynamadığına göre, mevduat munzam karşılıklarına uygulanan faizlerin artırılması aynı zamanda para politikasının bankalara kaynak aktarmayı da mı hedeflediğini gösteriyor? Sorular çok. Cevaplar o kadar basit değil.

Böyle dönemlerde para politikasının hedefinin ne olduğunu anlatmak ve göstermek çok daha önemli oluyor. Kredibiliteyi tesis etmek için böyle dönemler büyük fırsatlar sunuyor.
Yazarın Tüm Yazıları