Bazen Çankaya’ya çağırılmamak çağırılmaktan daha iyidir…

Genelkurmay’ın medyaya ve siyasete dönük “akreditasyon listeleri” ile yeniden gündeme gelen Cumhurbaşkanlığı’nın “davetli listeleri”, bana hep Nasrettin Hoca ile hanımı arasındaki diyalogu hatırlatır.

Haberin Devamı

Hoca’nın hanımı hem güzel değilmiş, hem de sevimsizmiş.

Evlendikleri günün gecesi, hanımı Hoca’ya “Kime çıkayım, kime çıkmayayım” diye evdeki kaç-göçün kurallarını sormuş.

Hoca şöyle bir bakmış hanımının yüzüne:

- Bana çıkma, kime çıkarsan çık, demiş.

İnsanların kamuya dönük sorumlulukları yoksa, görüşmek istedikleri insanlarla görüşürler, hoşlanmadıkları kişilerle de görüşmezler.

Fakat sadece hoşlandığı insanlarla görüşmek de, mirasyedilere özgü bir lükstür. Geçim sorununuz ve bir işiniz yoksa, yaşamınızı canınızın istediği gibi şekillendirebilirsiniz.

 

Çevreyi seçebilmek

 

Ama hayatınızı çalışarak kazanıyorsanız, çevrenizi seçemezsiniz. Çünkü neticede günlük yaşamda çalıştığınız iş yerinde de hiç hoşlanmadığınız insanlar vardır. Hatta yöneticilerinizden de hoşlanmayabilirsiniz. Ama bu insanlarla da iyi geçinmeye, her gün beraber olmaya mecbursunuzdur.

Haberin Devamı

Kamu görevi ise, çevre seçme konusundaki iradenizi adeta yok eder.

Eğer demokratik bir ülkenin kamu görevlisi değilseniz, kara listeler oluşturabilirsiniz. Dar kadrocu siyaset yapabilirsiniz. Ancak demokratik bir ülkede, her kişiye, her kesime ve her görüşe açık olmanız gerekir.

Tabii ki bizim yarım demokrasimizde bu böyle olmuyor.

Kurumlar adına karar veren fonksiyonerler, ayırımcılık yapabiliyorlar. Kamusal alanlar, bazı kesimlere, bazı kişilere ve bazı görüşlerin temsilcilerine kapatılabiliyor.

Bunun daha da kötüsü “partizanlık” değil mi? Bir iktidar her ehil kişiye açık olması gereken makamları ve imkanları sadece yandaşlarına açık tuttuğu zaman, buna “partizanlık” deyip, tepki göstermiyor muyuz?

 

Sezer içe dönüktü

 

Eski Cumhurbaşkanı Sezer, Çankaya’nın davetli listeleri konusunda, pek demokratik bir duruş içinde değildi. Çankaya resepsiyonlarında bazı milletvekilleri eşli, bazıları eşsiz çağırılırdı. Sezer’le aynı siyasi görüşü paylaşmayan ama kamuya mal olmuş sanatçılar bile liste dışında tutulurdu.

Haberin Devamı

Önce Özal’la sonra da Demirel’le her kesime ve her görüşe açılan Çankaya, Sezer’le bir dar çevreye dönük olarak kapanmıştı.

Şimdi yeni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile, Çankaya yine kapılarını toplumun her kesiminin temsilcilerine açıyor.

 

Demokrasinin gereği

 

Daha doğrusu, bunun böyle olacağı yolunda işaretler var.

Dileriz bu gerçek olur. Demokrasinin gereği budur çünkü.

Açıkçası Çankaya’daki bir davete katılmak Ankara’da yaşamayan insanlar için bir nevi külfettir. Ama “devlet”in konuğu olmak onuru uğruna, insanlar bu külfeti nimet olarak değerlendirirler.

Eğer kendilerini devletin sahibi ve vatandaşları da “bizimkiler” ve ötekiler” olarak gören anlayış iş başındaysa, çoğu insan “Beni çağırmasın da kimi çağırırsa çağırsın” diyerek,olaya Nasrettin Hoca’nın hanımına baktığı gibi bakarlar.

 

 

ŞAKA

Anlayana sivrisinek saz…

Haberin Devamı

Aynı odadaki iki kişiden birini sivrisinekler ısırırken, diğerine yaklaşmazlar bile. Meğer bunun sebebi, bazı insanların bedenindeki farklı ter kokularıymış. Meğer sivrisinekler de köpekler gibi burunları ile arar ve bulurlarmış.Terlerinde karbondioksit, oktenol ve diğer bazı maddeler bulunan insanlar, sivrisineklerin öncelikli hedefi oluyormuş.

Bu durumda sivrisineklerin nezle olması, insanları rahatlatabilir.

Ama bilim adamları sivrisineklerin nezle olmasını beklemek yerine, onların burunlarını bloke edecek yeni nesil bir sinek ilacı geliştirmeye çalışıyorlarmış.

Acaba sivrisinekleri öldürmek, onların burunları ile uğraşmaktan daha az mı bilimsel olurdu?

 

Haberin Devamı

 

 

Süleymaniye’de Amerikan Üniversitesi

Kuzey Irak’ın Süleymaniye’sinden yazan International Herald Tribune muhabiri Dexter Filkins, bu kente yapımına başlanılan “Amerikan Üniversitesi” hakkında bilgiler veriyordu. Buna göre bir bölümü (10.5 milyon dolar) Amerikan Kongresi tarafından bağışlanan 40 milyon dolar, Kürt bölgesindeki Amerikan Üniversitesi’nin başlangıç fonunu oluşturmaktaydı. Bu miktarın 90 milyon dolara ulaşması hedefleniyordu.

Bu haberden ne çıkar derseniz?

Ortadoğu’da ABD-Kürt işbirliği belli ki uzun vadeli bir stratejinin parçasıdır. Bunu bilmek gerekir.

 

Yazarın Tüm Yazıları