Bayramda küçük Kremlin’deydim

Büyük Himini Gülce "İlle de Kenan Doğulu, ille de Kenan Doğulu" deyince bayram rotamızı Antalya Kremlin Palace’a çevirdik.

Daha rotamızı çevirirken metrekareye sen de elli ben diyeyim altmış kişinin düştüğü bir ortama gittiğimizi biliyorduk.

Gittik... Sonuç beklentilere uygun. Kremlin’de Candan Erçetin, Kenan Doğulu ve Özdemir Erdoğan’ı dinlemeye gelen iki bin kişiye "her şey dahil" kapalı mekanlarda hiçbir yer yetmedi. Örneğin küçük himini bowling oynamak istedi. Sıraya yazıldığımızda önümüzde elli kişilik bir isim listesi vardı (tahminen bazıları hala sıradadır). Mağazaların bulunduğu lobide sandalye koltuk bir şey bulup da, iki laflamak istesen bir önceki geceden lobide uyumak gerekiyordu.

Açık mekanlarda sorun yok, ama oraya da hava kararmaya başladığında sıkıysa çık. Hava soğukluğu Rusya’dan dekor niyetine birkaç günlüğüne getirilmiş gibiydi.

Şikayet etmeye hakkım olmadığını biliyorum. Kremlin havuzu, denizi, restoranları, kayıntı köşeleri ile yazın mükemmel bir tatil ortamı. Ama kışın iki bin kişiye aynı anda tatil yaptırmak için kapalı mekanları yeterli değil. Kapalı havuzdan çıkıp odana gidene kadar da şifayı kapmazsan bil ki şerbetlisin!

Şikayet etmeye hakkım olan bir şey var, o da yemekler. Ne yazık ki, ne çeşit ne de lezzet kesinlikle tatmin edici değildi. Bayram kalabalığı kaldırır diye Kremlinli aşçıların yemeklere fazla özenmediklerini düşünüyorum. Ama iki bin kişi bu tatilden sonra Kremlin’in mutfağı ile ilgili hiç de iyi şeyler yaymayacaklar. Değer miydi? Bence değmezdi.

Kremlin’de iyi olan şeylerin başında çalışanlar geliyor. "Her şey dahil" bir hizmette oflamafan, puflamadan ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar. Eğer bir isteğinizi hissetmişlerse, daha siz uyarmadan yanınızda bitiveriyorlar. Yüzlerinde gülümseme eksik olmadan... Kuaför de tam not aldı. Benim bu notu veremeyeceğim gün gibi ortada. Bu not fön canavarı Çisil’e ait.

Türkler göbek havası sever

Konserlere gelirsek... MNG bu tür konserli-eğlenceler yapabilmek için inanılmaz büyük bir salon yapmış. Kutlamak lazım. Aynı anda iki bin kişi hem yemek yiyor içiyor, hem konser dinliyor hem de göbek atabiliyor. MNG’nin iş zekası müthiş.

İlk gece Candan Erçetin sahne aldı. Yine yalınayak... İlk giydiği kırmızı elbise, arkasının açıklığıyla oldukça cesur bir elbise idi. Candan Erçetin günün bayram günü olması nedeniyle daha çok eğlenceli şarkıları söylemeyi tercih etti. Son albümü Aman Doktor’dan söyledi, 60’lardan, 70’lerden söyledi, 80’lerden söyledi, bira ara baktım o bildiğimiz hüzün kadını gitti yerine göbek atan ve attıran şen şakrak başka bir Candan Erçetin geldi. Coştuça çoştu, çoşturdukça coşturdu ama asla Galatasaraylı aristokrat tavrından taviz vermedi, izleyicilerle arasındaki mesafeyi korudu. Sallasana Sallasana’yı söylerken önlerindeki beyaz peçeteleri kapıp havada uçuşturanların oluşturduğu tablo görülmeye değerdi.

İkinci gece sırada Kenan Doğulu vardı. Çok zayıflamış. İyi de olmuş. Giydiği kıyafet de çok yakışmıştı. Kenan Doğulu’nun orkestrası sıkı bir orkestra idi. Cihan Okan, Ozan Doğulu... Bir de neredeyse 100 desibele kadar ulaşan ses yüksekliği... Sanırım salonun yarısı konserin ortalarına doğru duyma yeteneğini kaybetmişti. Diğer yarısının da hala kulaklarındaki zonklamanın geçtiğini sanmıyorum. Ama sahnedeki Kenan Doğulu o kadar pozitif enerjiye sahip ve o kadar şekerdi ki çoğunluk o gürültüye rağmen ortamı terk etmedi.

Doğulu, batılı bir şekilde hemen hemen bildik bütün şarkılarını seslendirdi. Arasıra ortam bayram eğlencesini geçip hafiften rock bar atmosferine dönüşse de Doğulu, anında bir bilek hareketiyle doğulu hale geçip, göbek havasına yönelmeyi de bildi! "Sixty, seventy, eighty, ninety, a hundreeeed... Swim in the air, swim in the land" diyerek göbek havasının İngilizce versiyonun çıkarması salondakiler mest etti! Son parçası ise çoğu zaman yaptığı gibi babasının bir bestesi idi: Elveda meyhaneci... Tam bir doğu-batı sentezi.

İki gece üst üste Candan Erçetin’i ve Kenan Doğulu’yu dinleyen insanlardan çıkardığım sonuç şu: İster cazcı olsun ister rockçı, ister türkücü olsun ister Türk sanat müzikçisi, Türkiye’de herkes göbek atmayı da attırmayı da bilecek. Türkler göbek havası seviyor, bu havadan başkasıyla da havasını bulamıyor!

CUMA TAKINTISI

Antalya’da, Lara bölgesinde hemen Adonis Otel’in yanında Ayşe Bacı isminde bir gözlemeciyi öneriyorum bu hafta. Gözlemeler süper, mantılar harikaÖ Antalya’nın güneşini, denizini içinize çekerek kahvaltı yapacağınız mükemmel bir yer. Kesinlikle gidin. Duvarlardaki yazılara da dikkat! Sahibi hafiften Atıf Hoca meraklısı, bütün duvarları benim çekirgeliklerle doldurmuş. Hoşuma gitti...
Yazarın Tüm Yazıları