Bayram soruları...

Referans gazetesinin en sevdiği yanlarından biri, Batı’daki bir çok örneğinde olduğu gibi haftasonları, yani cumartesi-pazar günleri tek nüsha olarak çıkması, Bayram günlerinde ise hiç çıkmaması. Böylece, yazı yazmaya ara verebiliyoruz; zihnimiz de bir nebze nefes alabiliyor.

Haberin Devamı

Bayrama, haftabaşında Kandil dağına yönelik hava saldırıları ve Kuzey Irak sınırı içindeki “sınırlı operasyon”un üzerine yaratılmak istenen “ulusal efori” içinde girdik. Türk medyasına bakarsanız, sanki, Dumlupınar Meydan Muharebesi gibi bir “zafer” kazanılmış gibi. Böyle bir durum söz konusu değil.

Dikkat ederseniz, bu köşede, söz konusu “operasyonlar” ile ilgili olarak, konunun “siyasi anlamı”na vurgu yaptık. Yorumlarımızı, konunun “siyasi yönü” üzerinde odaklaştırdık. “Askeri sonuçları” üzerinde ahkam kesmedik. Çünkü, 1) Hem “siyasi yön” daha önemli idi; 2) Hem de “askeri sonuçlar” konusunda elimizde somut bilgiler yok.

Türk medyası ise bilmediği “askeri sonuçları” şişirdi. Oysa, o da “operasyonlar” sonucunda, “teknik anlamda” ne olup-bittiğini açıklayamadı. Zira, bu tür “veriler” yok, ayrıca Türk medyasına da verilmediği gibi, “bağımsız kaynaklar” tarafından bile açıklanmadı.

Haberin Devamı

Bayrama girdiğimiz şu günlerde, “operasyonlar”ın “siyasi işba noktası”nı aşmaması temenni edilir, çünkü bizim medyamızda estirilen “zafer çığlıkları”, giderek, “uluslararası medya”da bir “bumerang” etkisi yapmaya başlamış görünüyor.

 

***        ***      ***

 

Örnek mi istiyorsunuz?

Dünyanın her köşesinde milyonlarca insanın elinin değdiği saygın International Herald Tribune gazetesinin dünkü başyazısı:

“Türkiye, 50’den fazla savaş uçağını kuzey Irak’taki hedefleri bombalamak için Pazar günü gönderdiğinde yanlış nedenlerden ötürü yanlış şeyi yaptı. Amaç, güneydoğu Türkiye’de gerilla saldırıları yürüten Kürt asileri, PKK’ın savaşılarını öldürmekti. Bombardıman ve topçu ateşi en az iki sivil ve beş PKK üyesini öldürdü, bu arada Irak Kürt çiftliklerini ve köylerini ateşe verdi. Ama bir stratejik hamle olarak, Türkiye’in baskını yararsız olmanın ötesinde kötüydü...”

IHT başyazısı bu minvalde devam ediyor. “Yanlış yargılar”da bulunuyor olabilir; ama dış dünyada milyonlarca insanın olan-bitene ilişkin bu “bakış açısı” ile donandığını görmeliyiz. Bu, bizim, Türk medyasında estirilen hava ile yüzseksen derece zıt.

Haberin Devamı

Bir Alman gazetesi Tagesschau ise “Türklerin, hemen hemen kimse öldürülmediği ve değer taşıyan bir hedefin vurulduğuna ilişkin hiçbir kanıt ortaya konmadığı halde, niçin ‘güçlü darbeler’ indirildi diye çılgın bir başarı sarhoşluğuna kendilerini kaptırdıkları”nı soruyor ve ortaya Amerikalıların “ikili oynadığı”na ilişkin kafa karıştırıcı sorular atıyor:

“Amerika’nın Türkiye’ye sağladığı istihbarat bilgileri kötü müydü? Acaba, haftalardır Türkiye’den gelen uyarılar sonucu, PKK, yerini terketmiş miydi? ABD, her iki tarafı da memnn etmek ve durumu kurtarmak için, acaba PKK’ya tiyö mü vermişti? Şu an, bunları cevaplamak zor. PKK’nın Kandil’den dağılmamış olması pek az ihtimal... Türkiye’nin sınırlı baskınları ve hava saldırıları sürdükçe, retorik ile gerçek başarı orantısını ölçmek, ilginç olacak. Şu an, ilkinin ikincisinden çok daha fazla olduğu gözüküyor.”

Haberin Devamı

Hadi bunu da bir yana bırakalım. Ve, iyisi mi, saygın ve etkili The Economist’de çıkan “siyasi yorum”a bakalım; asıl “kafa karıştırıcı” sonuçları orada bulabiliriz:

“Amerika’nın hava saldırılarını onayı, önemli bir NATO müttefiki olan Türkiye ile ilişkileri kurtarmayı amaçlıyor. Ama Amerika, karadan müdahalenin bundan daha fazla boyutlarda olmamasını umuyor olmalı; Iraklı Kürtler böylesine bir müdahalenin PKK’yı yenmek değil, kendi yarı-bağımsız devletçiklerinin imha edilmesi olduğuna takıntılılar.

Hava saldırıları için Amerikan desteği ve Iraklı Kürtlerin PKK’ya karşı harekete geçmeleri söz karşılığında, Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Başkan George Bush’a söz verdiği sanılıyor; Irak Kürtlerinin bölgesel hükümetini tanımak ve PKK’lılar için yeni bir af yasası hazıramak. Sadece yoldaşlarını ihbar edeceklere uygulanacak olan daha önceki af yasası işlemedi, geçen hafta Türk hükümeti yasa üzerinde değişiklik tasarladığını açıkladı. Yenisinin herhangi bir şiddet eylemine doğrudan karışmamış olan tüm PKK’lıları kapsaması umuluyor. Asilere karşı yirmi yıldan fazla süren savaşın ardından, Türkiye’nin generalleri ve siyasetçileri, Kürt sorunlarını sadece askeri önlemlerin çözemeyeceğini kabulleniyorlar.”

 

Haberin Devamı

***          ***         ***

 

Acaba?

Öyle mi? Bilemiyoruz.

DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, Bayram arifesinde niye tutuklandı?

Hiç kimse, “askere gitmemek için sahte çürük raporu” almakla suçlandığı için demesin. Tutuklama, “delilleri yok etme” ve “kaçmaihtimali” söz konusu olduğunda bir sanık için uygulanır. Burada, yok edilecek bir delil söz konusu değil. Demirtaş ise, bırakın “kaçma ihtimali”ni yurt dışında iken Türkiye’ye dönüyor.

Bu tutuklamanın “mantığı” ne acaba?

Hem bu tutuklamanın, “Şemdinli sanıkları”nın Askeri Mahkeme tarafından serbest bırakılması ve neredeyse “kahraman muamelesi” gördükleri bir sırada söz konusu olması, neyin nesi?

Haberin Devamı

Bu arada, CHP ve MHP’nin yanısıra, Ak Parti’nin de DTP ile “bayramlaşmaya gitmeyeceği” duyuruldu. İşin “siyasi ayıp” tarafı bir yana, bunun “toplumsal gerginlik”in beslenmesinden öte, neye katkısı olabilir dersiniz?

Böyle bir ortamda, PKK’nın bertaraf edilerek, “Kürt sorununun çözümü” noktasında Ak Parti iktidarının doğru adımlar atmakta olduğuna güvenebilir miyiz?

Ragıp Duran şöyle yazmış:

Harekat ve yankıları sayesinde AKP hükümeti ile Genel Kurmay arasındaki ilişkileri de yeniden değerlendirmek gerekiyor. AKP ile ordu arasında Kürt meselesi konusunda herhangi bir çelişki var mı? Elini veren kolunu kaptırmaz mı?

...Tüm çekincelere rağmen, harekatın TSK ve medyanın öne sürdüğü gibi yüzde yüz başarılı olduğunu  kabul etsek bile, bu durum Kürt meselesinin çözümü açısından olumlu bir gelişme olarak kabul edilebilir mi? Bugün kaç kişi Azadi ya da Hoybun örgütünün adını hatırlıyor?”

Bayram’a bu ve benzer sorularla giriyoruz.

İyi Bayramlar!

Yazarın Tüm Yazıları