Bayram değil seyran değil

KÖŞE yazarlarının klişeler diyarından taşıyıp taşıyıp kullandıkları bir kalıp vardır: ‘Türkiye’de gazetecilik çok kolay. Olaysız gün geçmiyor. Mesela İzlandalı bir gazeteci hadise bekler, bizde hadiseden geçilmez...’

Normal gelişmeler (Artık ne kadar normal denir, kararı size bırakayım) dışında bir de ‘Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?’ kontenjanından gündeme dank diye düşen konular var.

Mesela, Ecevit’in köşe yazarlarının bir haftasını kurtaran ‘Vahideddin hain miydi, değil miydi?’ tartışması. Mesela, ‘Başbakan’la görüşen heyete aydın mı denmeli yoksa başka bir isim mi verilmeli?’ gibi.

Bu ‘aydın demeyelim ama ne diyelim’ tartışmasına ‘Onlara UFO’dan hareketle UGO (Unknown Görüşmeci Object) diyelim’ şeklinde katılmayı düşündüm bir ara ama hemencecik vazgeçtim.

Bu kontenjandan son olarak Abdullah Cevdet girdi gündeme. Malum, Ankara’da adını taşıyan bir sokak varmış. ‘Irkın ıslahı için Batı’dan damızlık erkek getirtmek gerek’ demiş olduğu için adı sokaktan silinmiş.

Abdullah Cevdet’in ölüm tarihinin 1932 olduğunu ve bu tartışmanın ölümünden 73 sene sonra yapıldığını affınıza sığınarak hatırlatmak ve Ankara Belediyesi Meclisi Üyeleri’ne ‘Günaydın meclis’ demek isterim.

Doğan Hızlan’ın yazısı ve ‘Değerlerimizi olumsuz söylentilerle anımsamak alışkanlığımızın yeni bir örneği’ tespiti harikaydı.

Abdullah Cevdet’le ilgili kısıtlı bilgi sahibi biri olarak (Weber ve Gustave Le Bon çevirmiş, İttihat ve Terakkici. Bir de Türklerin Bahailik’i benimsemesi gerektiğini söylediğini bilirim) bu tartışma ortamından bir okur olarak kárlı çıkmamı sağladı Doğan Bey. Bu vesileyle kendisine teşekkür ederim.

Ancak bütün yazılar böyle bilgi verici olmadığından bu tür konuları ‘tartışılmasa da olurdu’ şeklinde görmeyi sürdüreceğim.

***

Bir de önümüzdeki günler, aylar, yıllar için ‘sıkıntı anında açılacak tartışma konuları’ başlıklı liste hazırladım. Çam sakızı çoban armağanı...

Atatürk aslında Manchester United’ı tutuyordu. Bu konuyu zenginleştirmek için, Çanakkale’de ölen bir İngiliz askerinin son nefesinde ‘Paşam, gördüğünüz üzere ben gidiyorum ama sizden ricam Manchester United’ı tutunuz’ dediği öne sürülebilir.

Kızılderililer Türk asıllıydı ama Siyu yerlileri Kürt’tü. Siyular’ın da karda yürürken ‘kart kurt’ şeklinde ses çıkardığına dair Mohikanlar’ın yazılı kaynaklarına başvurulabilir.

Reha Muhtar aslında Göcek’te değil; Mehmet Barlas’ın komşusunda gizleniyor.

Press Bey, Media’yı Güllü’yle mi aldatıyor? Sabit’in manitası kapanmadan önce krupiye miydi?

Beyzbol Türk oyunudur. İlk olarak Vahideddin tarafından Çırağan Sarayı’nda oynanmıştı. Oyunu ABD’ye dönemin Amerika elçisi götürdü.

Seda Sayan’dan birden fazla mı üretilmişti? Aynı anda bu kadar çok yerde birden olmasını nasıl açıklayacağız?

Haçlı Seferleri’ni örgütleyen Aziz Piyer’in asıl hedefi Kudüs veya bazı kaynaklarda belirtildiği üzere karabiber değildi. Aziz Piyer aslında Tahtakale’de döviz bürosu kapatmak derdindeydi.

‘Yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtadan?’ tartışmasını, Türkiye’yi halkın kafasını karıştırmak suretiyle bölmek isteyen dış mihraklar yaymıştı.
Yazarın Tüm Yazıları