Bayraktar’ın yatırımı ve gazetecilik

Güncelleme Tarihi:

Bayraktar’ın yatırımı ve gazetecilik
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2015 02:08

“MUHTEŞEM dönüşüm” manşeti ile verilen haberde, eski bakan Erdoğan Bayraktar ve ailesinin 10 dönümlük arsasının, üzerindeki tek bina gerekçe gösterilerek kentsel dönüşüme sokulduğu anlatılıyordu.

Haberin Devamı

Bayraktar ve ailesinin iki yıl önce 42 milyon liraya aldığı bu arsada yapılacak inşaattan payına 114.4 milyon lira düşeceği belirtiliyordu.
Bayraktar, yazılı bir açıklama yaparak, haberin doğru olmadığını savundu. İtirazları özetle şu noktalarda toplanıyordu: “1- Bu arsanın kentsel dönüşüme sokulması yanlıştır, hatta suçtur. 2- Kentsel dönüşümün Bayraktar İnşaata sağlayacağı bir muafiyet ve ek gelir yoktur. 3- Kentsel dönüşüm kararının bakanlığım sırasında alındığı iması yanlış ve kasıtlı ithamdır.”
Bu açıklama, kimi internet sitelerinde Hürriyet’in haberinin yanlış çıktığı şeklinde duyuruldu. Sosyal medyada da bu yönde eleştiriler geldi habere. Bunun üzerine Bayraktar’ın itirazlarını, haberi yazan Gülistan Alagöz’e sordum:
“Bayraktar, dönüşüm için kendilerinin başvurmadığını söyledi. Oysa 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’nun 3. maddesinde ‘Riskli yapıların tespitinin yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından yaptırılacağı’ belirtiliyor. Bu projeyi müteahhit firma yapsa bile kanuni temsilci hâlâ arsa sahibi Bayraktar İnşaat. Dolayısıyla Bayraktar İnşaat’ın başvurması gerek ya da müteahhit şirkete vekalet vermesi.
Haberde eleştirilen ikinci konu ise vergi muafiyetleri. Ofton İnşaat yaptığı açıklamada KDV’nin kentsel dönüşüm projesi oldukları için yüzde 18 yerine yüzde 1 olacağını doğruladı.
KDV indirimi tüketicinin değil, tamamen şirketin yararına. Yan yana iki konut projesi düşünelim; biri kentsel dönüşüm projesi, diğeri değil. Normal konut projesinde yüzde 18 KDV ile satış yapılıyor. Kentsel dönüşüm projesinde ise yüzde 1 KDV ile. Firma, fiyatları düşürmeden bölge ortalamasında satış yaptığı için yüzde 17’lik avantajı oluyor. Ayrıca kentsel dönüşüm ile vergi avantajı ve KDV, tapu harcı gibi muafiyetler de sağlanıyor.”
Ben de haber ve açıklamaları inceledim. Haber zaten ağırlıklı olarak Ofton İnşaat yetkilisinin sözlerine dayanıyordu. Gördüğüm kadarıyla bu haberin temel unsurlarından biri, arsanın üzerinde tek bina olmasına rağmen kentsel dönüşüme sokulması. Haberdeki bu bilgiyi, Bayraktar ve Ofton İnşaat’ın açıklamaları doğruluyor. Bayraktar’ın, “dönüşümün yanlış ve de suç olduğunu” söylemesi de bu bilginin kamuoyuna sunulmaya değer olduğunun kanıtı.
Haberin ikinci unsuru Bayraktar’ın çok kârlı bir yatırım yapmış olması. Bu da haber değeri taşıyor. Zira Bayraktar bir siyasetçi. Üstelik de yakın bir zaman öncesine kadar, devletin inşaat sektöründeki eli konumundaki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koltuğunda oturan bir isim. Arsa da bakan olduğu dönemde satın alınmış. 42 milyon lira olan bedelinin 16 milyon lirası borç, 10 milyon lirası Ziraat Bankası’ndan kredi ile ödenmiş. Kentsel dönüşüm, Bayraktar ailesinin bu yatırımını daha da kazançlı hale getiriyor. Çünkü Bayraktar İnşaat, Ofton İnşaat ile “hasılat paylaşımı” anlaşması yapmış. Kentsel dönüşüm, vergileri düşürerek toplam hasılatı artıracağına göre Bayraktar ailesinin payı da artmış olacak.
Haber, tümüyle gerçeği yansıtıyor. Bayraktar’ın dediği gibi, “kentsel dönüşüm işleminin kendisinin bakanlığı döneminde yapıldığı iması” da yok haberde. Sadece bu modeli kendisinin uygulamaya koyduğu vurgulanıyor. Ancak Bayraktar ailesinin elde edeceği kâr miktarında sorun var. Kaba bir hesap yapılmasına rağmen “iki yıllık net kârları” denilmiş. Oysa 72.4 milyon liralık kâr, inşaatın bitip, satışların tamamlanmasından sonra elde edilecek; yani 2 yıl içinde ceplerine girmedi. Şirketin ödeyeceği gelir vergisi de hesaba katılmamış. Net kâr, bütün giderler çıkarılarak hesaplanabilir.
Bir de kentsel dönüşüm olmasaydı Bayraktar ailesinin kârının ne kadar olacağı açıkça yazılmamış. Başkaca problem göremedim doğrusu. Siyasetçi tepki gösterebilir ama okur da böyle haberlerle bilgileniyor ülkeyi yönetenlerin mali durumundaki değişimden...

Haberin Devamı

Okurdan kısa kısa

Haberin Devamı

-MÜGE Kendirci: Bir karar verseniz, Demet Akalın’ın Bakırköy Kadın Cezaevi’nde konser verdiği sırada Deniz Seki neredeydi? 10 Mart’ta magazin sayfasında çıkan “Cezaevinde moral konseri” haberinize göre Seki, konser sırasında cezaevindeydi ve Demet Akalın onunla yakından ilgilendi. Ama bugün aynı sayfada yayınladığınız “Hastanede vedalaştılar” haberine göre de Deniz Seki, hastaneden cezaevine dün, yani 11 Mart’ta gitti. Bu nasıl oluyor?
Not: 10 Mart’taki haber yanlış. Seki, konser sırasında hastanedeydi.
-Birgül Ergev: 4 Mart’ta gazetenizde “Ağrı’daki mahalleye Kürt isyancı adı” haberi vardı. Aynı başlığın altına “2 Türk bayrağı indirildi” ara başlığıyla başka bir haber eklenmişti. Ana başlıkla bu haberin birbiriyle hiç ilgisi yok. Oysa iki haber de Kürtlerle ilgiliymiş gibi anlaşılıyor. Bu okuyucuyu yanıltmak değil mi?
-Suphi Bediz: 2 Mart’ta başlık, “Kanaryalar Yeşilyurt’a acımadı”. Otobüs kazalarında firma adının buzlanmasını yazmaktan bıkmayan okurunuz gibi ben de sporda “acıma” konulu başlıkları yazmaktan bıkmayacağım.
-Metin Susan: 1 Mart’ta gazetemizde yer alan, Meltem Özgenç imzalı, “SGK’yı beyin felci vurdu” başlıklı haberde o hastalık bu defa da “seresral palsi” kisvesine bürünerek arz-ı endam etmiş.
Not:Bu hastalığın adı, daha önce de yanlış yazılmıştı. Tekrarlıyorum, bu hastalığın adı “Serebral palsi”.
-Miray Demirkan: İçişleri Bakanı Ala’nın konuşması ile ilgili haberiniz internette ‘Anayasa’yı tanımıyorum’ başlığıyla verilmiş. Haber okunduğunda bakanın böyle bir beyanı olmadığı anlaşılıyor. Bakan, Anayasa’yı eleştirmeye engel varsa o engeli tanımadığı hususunda açıklama yapmış.
Not: Okur haklı. Ala’nın o cümlesi şöyle: “Bu Anayasa’nın kötü bir anayasa olduğunu söylememize engel bir durum yok, olsa da tanımıyoruz.”
-Pekin Çapçı: 5 Mart’ta ilk sayfadaki uçak kazası haberinde “Tribhuwan Havalimanı’na tecrübeli pilotların uçmasına izin veriliyor” denmiş. Tecrübesiz pilotlar hangi havalimanlarına uçuyor? Keşke “en tecrübeli pilotlar” denseydi.
-Hasan Köse: “TSK’da intiharlar ve mobing” konulu sempozyum, T. Barolar Birliği ve T. Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) işbirliği ile düzenlendi. Sempozyumda TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser de bir konuşma yaptı. Ama Hürriyet’teki haberde astsubaylardan ve TEMAD’dan tek kelime ile dahi bahsedilmiyor. Bu mudur habercilik? Bu mudur eşitlik?
-C. Özcan Çorlu: 3 Mart’ta spor sayfasında “Spor Ekranı” bölümünde Adanaspor-Samsunspor maçının TRT Spor kanalında 18.40’ta oynanacağı verilmiş. Oysa bu maç, bir gün önce oynandı ve Adanaspor maçı 2-1 kazandı.
-Onur Kızılırmak: İnternette (Kim Kardashian Adanalı Mert’i meşhur etti) haberinde, fotoğraf çektiren kişinin durumunu “fotoğraf çekinmek” olarak ifade etmesi yanlış. Lütfen Türkçemizi, en azından bu ödüllü haber sitesi korusun.
-Cevdet Özcan: 23 Şubat’ta bir haberde “Çiğbörek ziyafeti”nden bahsediliyor. Haber Eskişehir’le ilgili olduğuna göre “Çi börek” olarak yazılmalıydı. Tatarca’da ‘çi’, “lezzetli, mükemmel” anlamına geliyor. Ama “çiğ” diye yazılınca pişmemiş börek anlamı çıkıyor. Bu yanlış.
-Hakan Tekin: 7 Mart akşamı internette, derbi maçıyla ilgili haberlere takıldım. Galatasaraylı bir oyuncunun ağzından başlık verilmiş; “Fenerbahçeli oyuncuların bacaklarını kırmalıyız”. Habere tıklıyoruz, bu kez başlık “Taraftara kalsa bacaklarını kırmalıyız”. Linç kültürü mü oluşturulmak isteniyor?
-Aydın Bostancı: Sitenizdeki bir haberi okumak istediğimde olur olmaz bir zamanda, olmayacak bir yerde video ve yüksek sesle reklam başlıyor. Böyle olmaz. Bir görüntüyü izleyip izlememe, dilediğim yerde izleme hakkım olmalı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!