Baykal’ın karşısına neden çıkamıyor?

ÇIKAMIYOR çünkü...

2002’de "masumiyet çağı"nı yaşıyordu... Önü kesilmişti, haksızlıklara maruz kalmıştı, mağdur edilmişti, mazlum olmuştu... 2008’de ise "masumiyet", müzeye kaldırıldı...

Çıkamıyor çünkü...

"Şiir okuduğu için mahpus damlarında günler tüketen adam" imajından, "önüne gelene posta koyan adam" imajına savruldu...

Çıkamıyor çünkü...

Dik durmak yerine diklenmeyi tercih ediyor epey bir süredir...

Çıkamıyor çünkü...

"Bizim Çalık" tanımlaması üzerinden formüle edilmesi muhtemel hain sorulara verecek okkalı yanıtları yok... Kodu mu oturtması pek ihtimal dahilinde gözükmüyor yani...

Çıkamıyor çünkü...

İçinden "damat" falan geçen "yandaş medya" konusunda zorlu bir sıkışıklık yaşıyor...

Çıkamıyor çünkü...

Artık sınavlarda "Türbanlı kızlar üniversitelere girsin mi?" şeklinde "kolay yer"den sorular sorulmuyor... Bunun yerine, "Kemal Abi’nin kızının kurduğu ampul şirketinin devletten kaç para tokatlamayı planladığı"na dair zor ve kazık sorular soruluyor...

Çıkamıyor çünkü...

"Tanımıyorum" dediği kişilerin tanıdık çıkması söz konusu...

Çıkamıyor çünkü...

Köprülerin altından çok su aktı...

Çıkamıyor çünkü...

Karşısındaki "Sadece benim dokunulmazlığımı kaldırmana bile razıyım" diyerek, insanı kıl eden tarzda meydan okuyor... Buna mukabil "Ne münasebet! Benim de dokunulmazlığım kalksın... Neden korkacakmışım ki?" diyemiyor.

Çıkamıyor çünkü...

Yıllardır iktidar yüzü görmemiş Deniz Baykal’a, "Mal beyanını eksiksiz verdin mi?" ya da "Eşin mal beyanını eksiksiz verdi mi?" dışında soracak sorusu yok... Yani bir parça "malzemesizlik" sıkıntısı çekiyor.

Çıkamıyor çünkü...

"O rafineriyi ona, bu rafineriyi sana veriyorum" şeklinde özetlenen işlere heves ediyor... "Rafineri dağıtım işini sen mi yapıyorsun?" şeklinde sorulacak bir soruya da verecek bir yanıtı yok...

Levent Kırca özlemi

TAMAM... O biçim mizahın devri geçti gibi...

Tamam... Yaptığı sarhoş taklitleri hakikaten baydı...

Tamam... Kendisini pek yenileyemedi...

Hepsine tamam da...

Lütfen söyler misiniz?

Bugünler tam da Levent Kırca’lık günler değil mi?

* * *

Hadi gözünüzün önüne getirin bakalım:

Levent Kırca, Meclis’teki meşhur "düello"nun parodisini yapıyor...

Diyelim ki Kemal Kılıçdaroğlu rolüne soyunmuş...

Şöyle her tarafından belgeler fışkıran, sözünü kesen Uğur Dündar için bile belge çıkarmaktan kaçınmayan bir Kemal Kılıçdaroğlu tiplemesinin, sizce de güldürme potansiyeli hayli yüksek değil mi?

Ya da...

Her haliyle dersine çalışmamış, arka sıraların haylaz ve keyfine düşkün talebelerini andıran Dengir Mir Mehmet Fırat’ın, uzatılan her belgeye gözlüğünün üzerinden uzun uzun bakıp, "Şunun bir fotokopisini çekin" demesinden yola çıkılarak enfes espriler patlatılamaz mı?

Peki ya Tayyip Bey’in, partisinin İstanbul ilçe kongrelerini bir tür "ayar verme" mekanlarına dönüştürmesi üzerinden yapılacak skeçlere ne demeli?

Köşe yazarlarıyla neredeyse isim isim polemiğe girmeler...

Her iddiayı "öyle değilse şerefsizsin" diye karşılamalar...

"Şeker değil Ramazan" diyerek racon kesmeler...

Bütün bunlar parodilerin vaatkar malzemeleri olmaz mı?

Ve Levent Kırca tam da bu işler için biçilmiş kaftan değil mi?

* * *

Madem Levent Kırca’yı devreye sokmak, televizyon yöneticilerimizin aklına gelmiyor...

Belki vakit çok geç olmadan bu işe Uğur Dündar el atar...

Belki Star Ana Haber’de Levent Kırca’ya bir bölüm açar da...

Biz de "Yahu ortam tam da Levent Kırca’lık" diye geyik çevirmekten kurtuluruz...
Yazarın Tüm Yazıları