Bay bulut...

BEN yağmur ya da kar vermeyen bulutlara kızarım.Bir gri battaniye gibi kentin üzerini örten, ama bir damla olsun bir şey aşağıya göndermeyen bulutlar varsa, içim sıkılır.Görevini yapmayan bir memur gibi.Öyle orada boşuna oturur.İşte; iri-görkemli, dağları masa yapmış, üzerine abanmış, yayılmış, iri kafalı, ama bir damla olsun işe yaramaz.Şube müdürü...Birazdan şimşeklerden imzasını çakacak, işe yarayacak gibi gelir insana.Ne var ki yaralı parmağa işemez.Ne bir damla yağmur, ne bir kar tanesi?..Üretime katkı sağlamak, bereket getirmek yerine, işini yapmayarak benim canımı sıkar, o kadar.*Oysa güneydeki bulutlar öyle değil.Haberlere göre; Akdeniz üzerinden gelip, peş peşe yıldırım imzalar atıp, insanoğluna ders veriyor bulutlar.Ders...Siz Güney Bölgesi'nde tam 72 gölü kurutup, yerlerini köylülere tarla olarak dağıtırsanız, kimi göl çukurlarına kooperatif evleri yaparsanız, böyle olur.İnsanlar dere yataklarına da evler yaptılar.Ne kadar vadi-su havzası varsa gecekondularla doldurdular.Çirkin beton binaları dikip, onların hafriyatını dere yataklarına döktüler.Dağların eteklerindeki tüm ağaçları kestiler, ormanı yok ettiler, meşelikleri biçtiler.Ama doğa, kendisine karşı işlenmiş suçları asla affetmez.İşte bakın...Göllerde birikmesi gereken su, ağaçsız-meşesiz çıplak dağlardan aşağı doğru hızla boşalıp, içine gecekondular yapılmış, çirkin beton binalar dikilmiş derelerden geçerek, önüne çıkan her şeyi götürüyor.Evleri yıkıyor, arabaları sürüklüyor.Bulut bey, aslında görevini yapıyor.Bay bulut, doğa yasalarına karşı gelenleri cezalandırıyor.İnsanoğlu, doğanın yasalarını tanıyıp, onun düzenine saygı gösterinceye kadar bu önlenemez.Ağaçları kesmişseniz, o yine de yeniden yeşermeleri için hırsla suyunu boşaltır.Bulutlar; dere yataklarını geri alırlar.Gölleri kuruttuysanız, kentin meydanını göl yapar bulut.Ta ki insanoğlu doğaya saygı duyana dek...