Battığı yerde çıktı Kasımpaşaspor

Güncelleme Tarihi:

Battığı yerde çıktı Kasımpaşaspor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 10, 2007 00:00

Kasımpaşa Spor Kulübü, 43 yıl önce, İzmir’de Karşıyaka’ya yenilerek düştüğü Türkiye Süper Ligi’ne bu kez bir başka İzmir takımı Altay’ı yenerek geri döndü. Apaçiler, bir zamanlar vahim bir yol kazasıyla kaybettikleri itibarlarını yeniden kazandı.

Bazıları, Kasımpaşa’da doğup büyümüş Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve çevresinin desteği ve itelemesiyle Süper Lig’e yerleştiğini öne sürdü. Oysa tam 86 yıllık bir geçmişe sahip bu takım, bir zamanlar, güreşten hentbole, cimnastikten küreğe kadar birçok spor dalında muazzam başarılar elde etmiş, madalyalar ve kupalar kazanmıştı. Bu yüzden olsa gerek Kasımpaşa semtini süsleyen pankartlarda en çok "efsane geri döndü" ibaresi var.

İstanbul’un Kasımpaşa semtinde futbolun tarihi 20. yüzyılın başına kadar uzanıyor. Beyoğlu’nun hemen altında denize doğru uzanan bu kadim semtin gençleri, yukarıdaki Frenk çocuklarından öğreniyor futbol denilen bu acayip oyunu. Bir görünüp bir kaybolan küçük takımlar kuruyorlar önce. Ama bugün Kasımpaşaspor diye anılan takım, 1918-1922 arasındaki "mütareke" yıllarında ana rahmine düşüyor. İngiliz ve Fransız işgal askerleri, maç yapacağı Türk takımları arıyor. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş ile maç yapıyorlar zaman zaman. Ama bu takımlar güçlü, işgal ordularının ekiplerine kök söktürüyor.

O sıralarda Kasımpaşa’da iki küçük mahalle takımı var: Altıntuğ Kulübü ve Kasımpaşa Terbiye-i Bedeniye Kulübü. Bu iki kulüp işgalden birkaç ay sonra kuruluyor: İstanbul’u işgal eden İtilaf Devletleri’nin başkomutanlığı sıkıyönetim ilan etmiş ve üç kişinin bir araya gelmesini yasaklamış. Düğünlerde, derneklerde bile uygulanan bu yasak sadece din adamları ve sporcular için geçerli değildi. Kasımpaşalı gençler de, o devirde gizlice kurulan Karakol Cemiyeti’nin teşvikiyle iki ayrı kulübün etrafında toplanıyor.

İKİ TAKIM BİRLEŞTİ

Bu iki kulübe kayıtlı gençler en çok geceleri ya da gün doğarken takım halinde yapılan maratonlara katılmak için can atıyor. Kasımpaşa’da başlayan maraton, tersanenin arkasındaki toprak yoldan Aynalıkavak ve Hasköy’e ulaşıyor, Sütlüce’ye varıp Sünnet Köprüsü’nü geçerek Eyüp’te son buluyor. Bazı gençler, bacak adalelerini kuvvetlendirmek için sırtlarında 10-15 kiloluk kum torbalarıyla koşuyor.

Kasımpaşalıların söz konusu koşulara merakının nedeni sonradan anlaşılıyor: Sporcular ne zaman koşuya çıksa Sütlüce, Silahtarağa ve Eyüp’teki silah ve mühimmat depolarındaki malzemeler birer ikişer kayboluyor. Bu depolardan çalınan savaş malzemeleri, gençlerin sırtındaki kum torbalarıyla Eyüp ve Kasımpaşa’daki teknelere yükleniyor, Anadolu’ya gönderiliyor...

İngilizler, zaman zaman bu iki semt takımıyla maçlar yapıyor, iki takım da her maçta bir torba dolusu gol yiyip mahallelerine dönüyor. İngilizlerin ve muhitlerindeki komşularının alayından kurtulmanın çaresini aramaya başlıyorlar. 1921’in baharında İngilizler maç teklifinde bulununca Kasımpaşalılar kafa kafaya verip bir çare buluyor: Maça bir ay kala, kulüplerini tek çatı altında toplayıp idmana başlıyorlar. Tüm Kasımpaşalılar kilerlerinde ne varsa bu gençlere taşıyor. Ballar, pekmezler, cevizler, yoğurtlar, taze sütler, peynirler, kaymaklar... Tatavla, yani bugünkü Kurtuluş semtinin sahasındaki maçta lacivert-beyaz formalı Kasımpaşalılar İngilizleri 11-4 yeniyor. Saha kenarını panayır yerine çevirerek maçı izleyen Kasımpaşalılar, muzaffer takımı tahtırevanlarla taa Kasımpaşa’ya kadar taşıyor.

Kasımpaşa, 1923-1924 sezonundaki İstanbul Ligi maçlarına, evraklarını tamamlanamadığı için Altıntuğ adıyla çıkıyor. Bir yıl sonra Kasımpaşa adıyla sezona başlıyor. Bu sezon sonunda İstanbul 2. kümeye düşen futbol takımı, 1938’de tekrar 1. kümeye yükseliyor. 1942’de bugünkü ismi Kasımpaşa Spor Kulübü adını alıyor. 1946’ya kadar iki küme arasında mekik dokuyor. O sezon sonunda tekrar 1. kümeye çıkıyor. O yıl, hem futbolda hem de güreşte tarihlerine altın harflerle yazılıyor.

Bu yılın hikayesi için geçmişe kısa bir yolculuk yapalım: Kasımpaşa sadece futbol kulübü değil. Kürek, boks, güreş, okçuluk, hentbol, atletizm ve cimnastik şubeleri de mevcut. Atletizm ve kürekte hem kadın hem de erkek takımları var. Okçuluk, kürek ve atletizmde büyük başarılar kazanmış.

1930’ların sonunda kurulan güreş şubesi ise Gazanfer Bilge gibi efsaneler çıkarıyor. 1925 doğumlu Gazanfer Bilge, kulübe 1942’de katılıyor. 1946’da Stockholm’de Avrupa şampiyonu oluyor. Ama esas büyük başarıyı 1948’de geliyor. Londra Olimpiyatları’ndan Türk güreşçileri 6 altın, 4 gümüş ve bir bronz madalyayla geri dönüyor. Altın madalyalılardan Gazanfer Bilge, Mersinli Ahmet (Kireççi), Celal Atik ve Mehmet Oktav’ı, Kasımpaşa Spor Kulübü yetiştiriyor. Bu başarıdan dolayı Bakanlar Kurulu, kulübün o tarihten itibaren armasında ay-yıldız kullanmasına karar veriyor.

Kasımpaşa, 1952’de kurulan İstanbul Profesyonel Futbol Ligi’nde ve 1959’da kurulan Türkiye Ligi’nde de yer aldı. 1963-64 sezonu tam bir hüsrandı. Küme düşmesi kesinleşen Kasımpaşa’nın iki futbolcusunun, İzmir’deki Karşıyaka maçında şike yaptığı tespit edildi. 1948’de ay-yıldızlı arma kararına cumhurbaşkanı olarak imza atan İsmet İnönü bu kez Meclis kürsüsünde, "Bunu yapanlar cezasız kalmamalı" diye haykırdı. Ve ceza kesildi: Kasımpaşa mahalli lige sürgün edildi.

Bu utanç karşısında Kasımpaşalılar, futbolcuları semte sokmadı, evlerini günlerce ablukaya aldı. Ve işin vahimi, kulüp binasını ateşe verme girişiminde bulundular ama başaramadılar. 1974’te kulüp binası yangın geçirdi ve kupalar, takdirnameler, madalyalar alevlerin arasında yok olup gitti.

Fakat Kasımpaşalılar futbol oynamaya devam etti. Aziz Kemal Hızıroğlu’nun, "Tek Odalı Beş Çocuklu Bir Kasımpaşa Evinde Bir Salı Akşamı Pazarlığı" başlıklı şiiri sokaklarda çar naçar top koşturma gayreti içinde olan çocukları çok güzel anlatıyor: "Tamam, bugün de geciktim ama bu son anne! / Gol kralı oldum, inanmazsan sor arkadaşlara / Beş maçta tam yirmi golle!"

FB’NİN ARKA BAHÇESİYDİ

Kasımpaşa’nın eski milli futbolcularından Özkan Şendir son noktayı oyuyor: "Küllerimizden doğduk, battığımız yerden yani İzmir’den çıktık. Arnavut Niyazi, Tenekeci Hazım ve Keçi Mehmet... Şimdi yattıkları yerde rahat uyuyorlardır. Bir zamanlar Kasımpaşa, Fenerbahçe’nin arka bahçesi gibiydi. Futbolcular, Kasımpaşa’da pişer Fenerbahçe’ye düşerdi. Futbolcuların çoğu üniversitede okurdu. Kaleci Saip, heykeltıraştı. 1966-1972 döneminden Beyhan, adli tıp uzmanı bir psikiyatrdı. Aynı dönemden Gündüz İTÜ’de profesör oldu. Misbah Ongan, milletvekili seçildi. Kasımpaşalı UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Boğaziçi’nden mezun oldu. Eski futbolcu, hakemlerimizden Doğan Babacan, Antrenörler Derneği Başkanı Çetin Noyan ve oğlum gazeteci Özay Şendir bu sokaklarda top koşturdu. Kuşkusuz Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın destekleri oldu. İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın ve şimdiki kulüp başkanımız Hasan Hilmi Öksüz’ün gayretlerini unutmamak lazım. Ama bu takım, daha biz doğmadan vardı. Kasımpaşalılar oldukça da bu takım hep var olacak, ayakta kalacak..."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!