Baskın basanındır, ama, basanı da basıverirler!

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

Refah Partisi'nin değerli mensupları meclisi çalıştırmamaya çalışıyor. İstedikleri kadar konuşsunlar, gülhaklarıdır. Temsil ettikleri seçmen kitlesinin isteklerini istedikleri şekilde dile getirirler.

Ama, zıpırın biri çıkıp bayan muhabirlere ‘‘uzaktan kumandalı orospular'' derse, orada azıcık dur bakalım!

Ama, birkaç başka zıpır dellenir, sayısal üstünlüklerine güvenip adam tartaklamaya, dövmeye kalkışırsa, hoooppppp, destuuurrrr!

O meclis senin meclisin, o meclis benim meclisim...

O yüzde 18-20'lik oy oranına başka şey de yaparlar.

* * *

Eskiye gidiyorum... TİP meclisteydi.

Süleyman Demirel, AP'nin başıydı.

‘‘Tahammülsüzlük'' son kertedeydi.

Biraz eski kitaplara, tarih kitaplarına bakalım...

* * *

‘‘TİP'in meclisteki mevcûdiyeti, meclisteki muhafazakâr milletvekilleri ve partiler arasında gerginlik ve tepkilere yol açtı. Hükümet programının eleştirilmesi sırasında Mehmet Ali Aybar'ın TİP adına konuşurken, Amerikan üslerini eleştirmek için, ‘otuz beş milyon metrekare' toprağımızın ‘yabancı işgali' altında olduğunu söylemesi üzerine, ilk kavgalar kopmuştu. Meclis dönemi boyunca benzer bir gerginlik devam etti, AP milletvekilleri fiziksel saldırıya geçerek Meclis toplantı salonu içinde TİP'li milletvekillerini dövdüler. Örneğin Yunus Koçak tabanca kabzasıyla vurularak yaralandı...''

* * *

Yine tarih...

‘‘1965-69 yılları arasında Adalet Partisi hükümetinin İçişleri Bakanlığı'nı üstlenen Faruk Sükan, bakanlığı sırasında, sağ örgütlere destek oldu. Sükan, 6 Mayıs 1966 gecesi, TBMM'ye polis baskını düzenleyerek muhalefet gruplarının odalarında arama yaptırıp yasadışı bildirilerin basılıp basılmadığını anlamak için daktilo ve teksir makinelerini kontrol ettirmişti. Cumhuriyet Halk Partisi lideri İsmet İnönü'nün ‘eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz' sözü bu olay üzerine söylenmiştir...''

* * *

20 Şubat 1968...

‘‘Yirminci mecliste, içişleri bakanı Sükan TİP'e hücum etti. Her zamanki gibi... Ama, bu sefer durum kızıştı ve TİP'liler, özellikle Yunus Koçak ve Çetin Altan, AP'liler tarafından ağır şekilde yine dövüldüler...''

* * *

‘‘Demokrasi'', çoğunluğun azınlığa ‘‘tahakküm'' etmesi için değil, ‘‘tahammül'' etmesi için geliştirilmiş bir sistemdir.

Mahalle zorbalığı yemez!

Yedirmezler!

8 yıllık eğitimi istemiyorsan, engelle! Engellediğin yere kadar!

Sonra meclisin kararına uy!

Ama, demokratik haklarını kullananların anasına avradına, soyuna sopuna sövmeye başlarsan, iş çok değişir!

Kör testerenin, kasap bıçağının, pompalı tüfeğin karşısına ‘‘başka silahlar'' çıkıverir.

Tank, geritepmesiz top falan filan...

Yapmayın, bu meclise hepimizin ihtiyacı var.

Özgür konuşabileceğimiz bir tek orası var.

Meclis konuşmazsa, konuşturulmazsa, sokak bağırır.

Sokaklar elbette ‘‘yürüyerek aşınmaz'', ama, tank paletlerinin ezdiği asfaltları hiç gördünüz mü?

Ben çok gördüm.

Oydukları çukurlara, açtıkları oluklara, çentiklere çok düştüm...

Yazarın Tüm Yazıları