Basiret ihtiyacı...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Hemen sanmayalım ki bu iş karakolda biter. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst düzeydeki komutanlarının dün akşam yayınladıkları ‘‘Duyuru’’ başlıklı bildiriyi hafife alacak kadar ahmaklık da yapılmamalıdır.

Cumhuriyet tarihimiz boyunca Silahlı Kuvvetler'in duyarlı olduğu konularda nasıl tepkiler verdiğinin az örneğini görmedik.

Bunlardan ciddi bir sebebe ve gerekçeye dayanmadığı halde sırf birtakım iktidar heveslilerinin tertibi ürünü olan 22 Şubat 1962; 21 Mayıs 1963 ve 12 Mart 1971 türü müdahalelere de tanık olduk.

Ama esaslı bir değerlendirme yapınca karşımıza çıkan gerçek şudur:

Türk Silahlı Kuvvetleri, üzerinde uzun süre düşünmeden, atacağı adımların sonuçlarını görmeden görüş açıklamaz ve harekete geçmez.

Bir başka deyişle, eğer görüş açıkladıysa o, kendi açısından, tartışılacak bir husus değil, tebliğ edilen bir husustur.

Dün akşamki ‘‘Duyuru’’yu bu bilgiler ışığında inceleyince bizim görebildiklerimizi şöyle özetleyebiliriz:

Bildiri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin son günlerdeki tartışmalardan son derece rahatsız olduğunu, en açık bir dille ortaya koymaktadır. Sadece onunla kalmamakta, Silahlı Kuvvetler'in daha önce açıklanmış tutum ve davranışlarından geri adım atmasının beklenmemesi gerektiğini de net bir dille ifade etmektedir.

Duyurunun asıl mesaj içeren bölümleri, kolaylıkla görüleceği gibi:

‘‘(....) Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa ve yasaların kendisine verdiği görevleri, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da eksiksiz olarak yerine getirmeye devam edecektir. Bu hususta kesin kararlıdır ve bunu yaparken de hiçbir kimsenin bu görevi hatırlatmasına ihtiyacı yoktur.

4- Türk Silahlı Kuvvetleri, yüce milletimizin güvenine mazhar olan bütün Cumhuriyet hükümetlerine bağlıdır, saygı duyar ve başarılarını mutlulukla karşılar.

Ancak; makamı, konumu ve görevi ne olursa olsun, hiç kimse kişisel menfaatleri ve siyasi ihtirasları uğruna, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yasal görevi olan ülke güvenliğine yönelik bölücü ve irticai gelişmelere karşı mücadele azminden vazgeçirecek, zayıflatacak, tereddüde düşürecek veya kararlılığını gölgeleyecek hiçbir tavır, tutum, beyan ve telkinlerde bulunamaz.

Türk Silahlı Kuvvetleri ayrıca, bu tarz tartışmaların devamının ülkenin demokratik yapısına ve milli menfaatlerine son derece zararlı olduğu düşüncesini taşımaktadır’’ demektedir.

Bu mesajın muhatabı Başbakan Mesut Yılmaz'dan başkası değildir.

Böyle bir durumda Yılmaz'a düşen, gerginliği tırmandırmak değil basiretle hareket etmektir. Çünkü basiret, uygun zamanda uygun çözümlere olanak sağlar, ama tırmandırmak, olayların kontrolden çıkmasına yol açabilir.













Yazarın Tüm Yazıları