Basın ve Fatih Terim

Güncelleme Tarihi:

Basın ve Fatih Terim
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Fenerbahçe maçlarını diğerlerinden fazla önemsemediğim için, izlemek için özel bir tertibat almadım. Maç saatinden önce, Foça'da ‘‘Küçük Deniz’’' kenarında ‘‘Sempatik Deniz’’ restoranda oturuyordum.

Enfes bir kalamar-ahtapot, Barbunya-Levrek kombinezonu üzerinde kuyumcu titizliğiyle çalışıyor, bir yandan da buzlu rakımı yudumluyordum.

Derken ilerideki lokantada ‘‘goool’’ diye bir bağırtı koptu. Gayri ihtiyari kafamı kaldırıp baktım. O lokantada TV vardı ve insanlar TV'nin önüne yağılmış maç izliyorlardı.

O anda maçı bizim oynadığımızı hatırladım. ‘‘Garanti Fener bize gol atmıştır.’’ diye düşündüm. TV'nin yanına bile kalkıp gitmedim, şef garson Metin'e ‘‘golü kim attı’’ diye sordum. Gidip baktı ve ‘‘Fenerbahçe’’ cevabını verdi.

Üzüldü isem de aldırmadım; içkimden büyücek bir yudum almakla yetindim.

Sonraki dakikalarda arasıra ‘‘gol’’ sesleri gene duyuldu. Keyfimi bozmamak için bu kez aynı soruyu sormaya bile kalkmadım.

Derken TV karşısındakiler bir alkış kopardılar. Merak ettim ve kalkıp TV'nin yanına gittim.

O zaman öğrendim ki, 4-1 Galatasaray galip durumdadır ve alkış, sayılmayan beşinci gol için patlamıştır.

Masama dönerek, bizim çocukların şerefine bir kadeh daha kaldırdım.

HHH HHH

Bundan sonra uzun boylu ahkam kesecek değilim. Sadece izlemediğim ancak yorumlarını okuduğum maçın bende uyandırdığı esintileri yazacağım.

Üzerine basarak söyleyeyim ki, geçen yılki şampiyonlukta Galatasaray taraftarı yazarların büyük payları vardır. Fatih Terim'le kopan kavga ‘‘eleştiri-destek'' ilişkisini getirmiş, Galatasaraylı yazarlar, karşı tarafın moralini de ustalıkla bozmuşlardır. Bu ayrı bir analiz konusudur. Ancak, gerçek şudur ki, geçen yıl şampiyonluk yarışı adeta yazarlar arasında geçmiştir. Bu yarışı biz kazandık.

Bu yıl, ‘‘eleştiri-destek’’ ilişkisi, ‘‘dostluk-destek-eleştiri’’ ilişkisine dönüşmelidir. Özellikle herhangi istenmeyen bir durumda bile, Fatih Terim'le kişisel kavgaya girmenin asla yararı olmayacaktır. Terim'in de bunu bilmesi ve kabullenmesi gereklidir.

Madem ki hepimiz Galatasaray'ın Avrupa başarısını istiyoruz, bunun için elimizden geleni akıl-yürek bileşkesiyle yapacağız. Öneriler ortaya koyacak, eleştirilerde bulunacağız. Ancak eleştirilere hak verilmez ve kulak asılmazsa bunu kişisel kavga şekline sokmayacağız.

Fener maçından sonra benim düşüncem, Galatasaray'da ille de şöhretli isimlerin yer almasının karşısında durmaktır. Terim bu maçı yabancılar olmadan kazandı. Oysa Fenerbahçe, Uche, Högh, Baliç, Boliç, Moshoeu, Sergio, Moldovan isimlerinden oluşan yedi yabancı ile oynuyordu. Yenilgisinin temel nedeni de bence buydu. Ama Fenerliler bunu görmememekle kalmıyorlar, Okocha adlı bir sekizinci yabancılarını arıyorlardı. Arayadursunlar!..

Yabancı futbolcu alımı bence serbest bırakılmalıdır ama bu iş akıllıca ve yerli futbolcudaki rekabet duygusunu körükleyecek biçimde yapılmalıdır. Galatasaray da bunu yapmaktadır ve yapmaya devam etmelidir.

Benim temel felsefem, futbolcu kayırmaktan kesinlikle vazgeçilmesi ve bu konuda kararın teknik direktöre bırakılmasıdır. Galatasaray'da hazırlık maçlarında gördüğüm gençler, çok yakın zamanda takımda rahatça oynayabilecek durumdaydılar. Geçen yılki kadrodan çok kişi de kendilerini aştılar. İşte geleceğin Galatasaray'ı bunlarla kurulacaktır.

Emeğimiz bu yeni büyük kuruluşa geçmelidir; yıkıma asla...






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!